öğretmeninle el ele resmini cizersin. konuşma balonuna en çok ustayı seviyorum yazarsın. anlamayacak kalın kafalilarar için kişilerin yanına öğretmen ve usta diye açıklama yazarsın. bunu hatırlar hatırlar gülersin.
cin ali candır canandır. adam çiz derlerdi cin ali çizerdik. at çiz derlerdi "cin at" çizerdik böyle ali gibi çıbık çıbık. başkada klişe bilmem zaten sıfır yetenek.
Dağ uzanır aradan güneş görünür. Gökyüzünde bulutlar. Bacası tüten bir ev , tam tarafta akan dere , üstünde köprü , ağaçlar, çiçekler, bir kaç tane koyun
Ben hep böyle yapardım
M şeklinde çizilen martıların aslında hiç de martıya benzememesi hatta hiç bir uçan hayvana benzememesi ve hiçbir yerde görülmeyen beyaz gökyüzü ve mavi bulutların gösterdiği geniş hayal dünyası. *
dağ çizersin bi kere, bu tarz resimlerin olmazsa olmazı içinde balıklar yüzen dere ile birlikte. ev çizilir bir tane de bacası tüten, evin yanında da evden daha büyük görünen kargacık burgacık çocuk.
En klişe olanı iki adet dağ, ortasindan akan bir nehir, belkide bu nehrin üzerinde şirin bir köprü. Olmazsa olmazımız perspektiften yoksun iki pencereli bacası her daim tüten bir ev. Bonus olarak evin önune bir ağaç.
eğer sınıfta o ders suluboya ile resim yapılıyorsa muhtemelen sınıfın kapısı o ders boyunca açık kalır ve her öğrenci istisnasız 3-4 defa tuvalete koşar ve minnacık kaptaki suyunu değiştirirdi. bir de o suluboya ile kıvam tutturamazsın resim vıcık vıcık olurdu.