29 ekim konulu resim cizmek, sigararanin zararlarini anlatan resim cizmek, parkta oynayan cocuklari cizmek, m seklindeki martilar, iki dag arasindan akan dereler vb.*
lise hocalarının zekaları gereği reismde misal bir dağ bir güneşi farklı renklere boyayamazdınız hoca kızardı, onlara göre herşey olduğu gibi çizilmeliymiş, salaklar nerden bilsinler resim akımlarını ünlü ressamları yada bize yansıtmayı.
2000 yılının resmini çizmemizi isterlerdi bizden. küçüğüz tabii sorgulamıyoruz " yılın resmi çizilir mi " diye. gerçi çizebilsek yılın resmi olacak o ayrı. * istisnasız hepimiz de füze falan resmi çizerdik; muasır medeniyetlere ulaşmadan önce uzaya ulaşacağız temalı ...
bir de sebze meyveyle yapılan resimler vardır, tabi kızların eline yakışırdı ama rezilane bir durum olduğunu düşündüğüm bir çalışmaydı, patatesle resim mi olur muş?
kendini sanırım picasso zanneden öğretmenin ağzından:
- bir ışık huzmesi çizeceksiniz çocuklar...
şimdi, ulan dörtgöz gerizekalı, şu aziz-mubarek örtmenler gününde beni kötü konuşturan dangalak karı, bir ışık huzmesi ne demek lan? tanımlanamaz bir şeyi nasıl çizeyim ben moron? zaten fizik dünyası birbirine girmiş ışık dalga mıdır parçacık mıdır diye... (buna sorsan dalga der, 3 senelik orta okul hayatımda bir kere erkek arkadaşı olduğunu görmedim. kesin dalga der. hatta zenci dalgası der. evet ışık zenci dalgasıdır) sen de kalkıyorsun minicik çocukların beyinlerini direk iptal ediyorsun...
uzunca bi ipi sulu boyayla farklı farklı renklere boyayıp sonra ipi kağıda değişik şekiller yaparak koyup, kağıdı ikiye katlamak. Açtıktan sonra "allahım mükemmelim"i hissetmek.
sarı gülen güneş çizmektir,bulut mavi çizilmekdir o yüzden gecenin resmi çizilemezdir hep gündüzdür,e odun kömür soba nesli olarak baca çizmektir evlere bol dumanlısından yazın bile tüten,mutluluğun resmini çizmektir hep büyüdükçe mutsuzlaşsakta.
ille de çöp adam olmalıdır. hatta elele tutuşturulmalıdır. aradan bi yerlerden de sapsarı güneş parlamalı, kaşsız ama mutlaka gözleri, gülen çizgi ağzı ile çöp adamlara bakmalıdır. kenarda köşede çizgilerin dışına taşırarak boyanmış alakasız renklerde ağaç, çiçek, böcek, m şeklinde kuşlar vesaireler olabilmektedir.
cumhuriyet bayramı çizdirirlerdi genelde. sokakta tabela bayraklar yuruyus yapan cocuklar.
ben de hep resim sevincindeki tablolara benzer şeyler çizmeye kasar yanına bayrak filan eklerdirm. öğretmen olmamıs bu ne fln diye sorunca bu köy yerinde doğa yerinde bayram derdim.:)ha bir de altı pastelle renklendirilmiş üste siyah guajla kapatılmış sayfaları kazıtarak birşey yaptırırlardı.
(bkz: patates baskısı)
sulu boya yapılacaksa görevli iki öğrenci kovalarla lavobadan su getirip tahtanın kenarına yerleştirirdi. herkes sırayla kalkıp suluboya yapmak için gereken suyunu alırdı.ve nedendir bilinmez bu resim dersleri hep son saatte olduğu için, zil çalıp da öğretmen sınıftan çıkınca, biz kovalarda kalan suyla birbirimizi ıslatırdık.eşofmanlarla eve giden çocuklar beden eğitimi dersinden çıkmışsa, ıslak kafayla eve giden çocuklar da resim dersinden çıkmıştı işte.
dağlar, akan dere, derenin ortasındaki köprü,ev,evin tepesinde anten,dağların arasından çıkan güneş, elma ağacı, ve yanında ip atlayan çöp bebekler...
not:8 yıllık ilköğretim hayatım boyunca bunu çizdim başkada birşey yapamadım ama gelin görün ki şirinlik yaparakta resim dersim hep ''5'' düştü...