hoşlandığım çocuğun sınıfından sınıf defterini almayı, öğretmen defteri imzalarken onunla bakışmayı o kadar özledim ki...
boynumdaki nöbetçi öğrenci kartı ile okulun en cooluydum, hey gidi... umutcan umarım bu entryi görüyorsundur...
Egonun ilk kendini tatmin ettiği yıllara denk gelen karizmadır. Kırmızı zemin üzerine beyaz yazıyla n.ö. yazan kolluklar takardık biz. O gün nöbetçi olup, kolluğu taktın mı artık Alman nazi subayları gibi terör estirirdin koridorda, bahçede. Ah bir de o hoşlanılan kız da geçiyorsa oradan, daha bir gerilir daha bir agresifleşiverirdin bir gözün kıza bakarak. Üstünde bir mağrur eda, bir hava sormayın gitsin. Ders sonu zili çalana kadar sürerdi saltanatın, "Bir günlük beylik beyliktir" diyerekten.
giriş - çıkış kapıları gibi yerlerde değil de, müdür ve müdür yardımcıları yakınlarında nöbetçi olunduğunda tavan yapan karizmadır. küçük işlerle oyalanılmaz orada. müdürün sağ kolusundur sanki. öğretmenden öğretmene dosya, duyuru felan götürülür. hele ki duyuru yapmak ya da birilerini dersten çağırmak için sınıfları gezmek! ne karizmadır o! sanarsın ki sınıfın kapısından girip kanuni'nin fermanını okuyorsun. sınıfta bir sessizlik. dün beraber derse girdiğin arkadaşların ve öğretmenin pür dikkat seni dinliyorlar. alt tarafı nöbetçisin lem. sanki bir günde rütbe değiştirip öğretmen falan oldun. eğer duyuru öğretmene özelse o daha bir hoştur. sınıfın meraklı gözleri arasında kağıt öğretmene götürülüp bırakılır. düşünsene! sadece müdür, öğretmen ve senin bildiğin bir bilgi.. nöbetçi görevini tamamladıktan sonra iyi dersler diler ve öğretmen teşekkür eder. saçlarını, eteğini savuttura savuttura çıkar sınıftan. bir mission impossible'ın daha sonunda geldik...
bu zevki tadanlar kendileriyle hep gurur duymuşlardır ama bunun yanında tadamamış olanlar da vardır.bizim okulda 4 ve 5 leri nöbetçi yaparlardı ve ben o sınıfa gelene kadar ortaokul oldu bizim okul ve artık bu görevi onlara vermeye başladılar. biz sadece sınıf nöbetçisi oluyorduk onda da tek görev çöp boşaltmaydı. ama yinede önemli bulurduk görevi kimse bir diğerine bırakmazdı. bu yüzden bi kovayı iki kişi götürürdük. o zamanlar birinci sınıfta derste oyun oynarken kafamı yardığımda ilk pansumanımı yapan nöbetçi sebebiyle kendilerinin daima karizmatik bir cankurtaran olduklarını düşünmüşümdür ve bu yüzden o kadar aklımda yer etmiş nöbetçi olamamam için kaderin ördüğü ağlar (bkz: kader,kahpe kader cilven yerinde yine maşallah)
-gelen ziyaretçilerin isimlerini alırken ciddileşip, sanki şirket sekreteriymiş gibi davranmalar.
-gelen arkadaşlara kapıyı açmamalar, açarken ne var şeklinde sorular sormalar.
-ziyaretçi defterine isim + sevgilinin ismi gibi mühürler yapmalar.
vs.vs.
20 dakikalık yemek arası veren okullarda bu tip öğrenciler okul kapısında durur ve öğrencileri içeri almazlar. bunun nedenini araştıran (bkz: iskoç bilim adamları) hala somut bir olguya ulaşamamışlardır.
teneffüs başlangıç ve bitiş saatlerini ayarlayabilmeniz sayesinde edinilen karizmadır. zira ben ilkokuldayken nöbetçi öğrenci çalardı zili işte 20 sene falan önce. şimdi nasıl bilmiyorum.
zira teneffüs zilini bir iki dakika erken çalmışlığım vardır. acayip karizmaydım o zamanlar...
her sınıfın bir görev alanı vardı. kimi 1. katta kimi dış kapıda kimi de müdür odasının olduğu yerde görevliydi.. eşek gibi kullanırlardı nöbetçi öğrencileri..