yıllar geçti ama o hocanın zorla aldırdığı helvacıoğlu flüt durur evde. gün gelecek, hocayı bulacam ve o memoli çalınmış flütle dövecem. ölmüşse de mezarına dikecem o flüdü.
not: seni unuttum arada kaynadın sanma resimci...
flüt de çalamıyorsan bi siktir git be kardeşim. bir insan flüt çalamayacak kadar yeteneksiz olabilir mi yahu ? ahahaha.
bir de neymiş çocuk boş bir levhaymış da ne verirsen o yönde eğilirmiş. bunlar bildiğin odun amk !
sanki hocalarınız sizden Chopin'den bir bölüm istiyordu. ulan basacağın 3-4 tane nota be yuh. onu bile yapamayan var. flüt çalamayan çocuk bu kabiliyetsizlikle hayatına devam edebiliyor. bu da çok enteresan bir konu yani.
Müzik öğretmeninin sesi kötü ise gelen gerilimdir. Ben hiç sesi kötü olan müzik öğretmeni görmedim ama eğer öğretmen eksiği varsa ondan kaynaklanabilir. Bir arkadaşımdan duymuştum.
Bizim bir ilkokul öğretmenimiz vardı. Aslında müzik öğretmeniymiş ama sonradan nasıl olduysa sınıf öğretmeni olmuş. Kendini çok çeşitli nedenlerden dolayı pek iyi anamıyorum maalesef. Sürekli bir şeylere sinirlenirdi. O zamanlarda da en yakın resim, beden eğitimi veya müzik derslerinden birini yapmamakla tehdit ederdi. Yani ona göre bu dersleri yapmak sınıfa verilmiş bir ödüldü. Küçücük küçücük çocuklarla uğraşmanın mantığı nedir hala anlam verebilmiş değilim.
Uzun lafın kısası 5 yıl boyunca biz o dersleri yapmadığımızdan- buna müzik de dahil- gerilimini yaşamaya nail olamadım.
ilkokuldaki müzik derslerinde pek gerilim yaşamazdım çünkü, köy okulunda okuduğumdan belki, ben dahil kimse bilmezdi çalmayı. Hoca herkes kafasına göre çalsın derdi, isteyen benim annem güzel annemi ezberleyip onu çalardı falan.
Ama ortaokula şehirde gidince işler zorlaştı benim için çünkü ben hariç herkes nota okumayı biliyordu, ben de notaların altına kaç parmak kapatılacağını yazıp da çalardım.
+ evladım, hadi yağ satarım'ı çal.
- ama hocam olmuyor geçen derste ben çaldım niye bana taktınız?
+ belki güzel çaldığındandır.
Utanir çocuk.
+ hemen şişme geçen ders çaldığın betofın'in senfonisi gibi birşeydi.
sanki her öğrencinin, herhangi bir müzik konusuna ilgisi olması zorunluymuşçasına yıllar boyunca zorla okutulan ders. sevmiyorum arkadaş, sev-mi-yo-rum.
hele ki lisede yazılı sınav formatında olan versiyonları vardır; kesinlikle öğrencilerin içlerinde baştan yoksa bile, sonradan katil içgüdüleri oluşmasına sebep olur.
ayy o lanet flüt nefret ediyorum ya halada başaramadım en son hocam isyan edip sen alkış yap bari demişti napsın kadın acınası durumuma en sonunda pes ettide geçiyim bari müziktende kalmıyım diye solfej yaptırıp geçirmişti... travmatik müzik dersleri hala bilinçaltımın bi köşesinde kötü anılar olarak saklanır......
ayy o lanet flüt nefret ediyorum ya halada başaramadım en son hocam isyan edip sen alkış yap bari demişti napsın kadın acınası durumuma en sonunda pes ettide geçiyim bari müziktende kalmıyım diye solfej yaptırıp geçirmişti... travmatik müzik dersleri hala bilinçaltımın bi köşesinde kötü anılar olarak saklanır......
ilköğretim beşinci sınıfa kadar hatta zaman zaman ortaokul ve liseyi de içine kapsayan gerilimdir.
hele ki müzik derslerinde öğretmen tahtaya çıkartıp zorla şarkı söyletiyorsa ya da hiçbir yeteneğin olmadığı halde flüt çaldırmaya çalışıyorsa bilin ki bu gerilim en değme korku filmlerinde bile yoktur.
ileride erken boşalmaya kadar gidecek olan bu stres özellikle öğretmenin listeden öğrenci seçip şarkı söyletmesi ile tavan yapar. o 40 dakikalık ders olur 40 yıl, geçmek bilmez. ama tuhaf olan şudur ki listede gezinen öğretmen parmağı size isabet edip de tahtaya çıkıp zar zor şarkı söylediğinizde ya da flüt çaldığınızda oldukça rahatlarsınız. 5 dakika önceki gerilimden eser kalmaz. ama gene de bir çok çocuğun ilkokul günlerinde en zor sınavıdır müzik dersi.