-yaz kış, tüten bacalar. kombi, doğalgaz falan yok tabi.
-m harfinden kuş.
-hep bi'gecekondu dikme çabası. çok katlı yerleşimin tercih edilmemesi.
-kaya gibi kocaman kar taneleri.
-eksi otuz beden çöp adamlar.
-çizilen hatunların hep sarışın olması.
-bütün insanların cepheden poz vermesi.
-elma ağaçlarının yoğunluğundan, elmaya olan talebin çokluğunun kolayca anlaşılması.
-hatunlarda hep bi' etek merakı.
-ve izometrik hatalar.
tepede küçücük ışıklar saçan bir güneş, altında bir ev, bacasında bir duman, evin boyunda bir veya bir kaç insan , pofuduk bir ağaç, ağaç boyunda çiçekler...
genelde bir boka benzemezler.
orantısız ağaç gövdeleri, eşşek kadar ev çatıları, iki boyutlu bile olmayan ırmaklar, kürdan kalınlığında bacağa kocaman ayakkabılar, pöti böre'e benzeyen bulutlar, aha en komiği de budur.
koyun yünü gibi bulut. gök bilimciler görse ağlar.
kötülüklerden uzak bir dünyada sürekli gülen insanların, yoksulluğun fakirliğin olmadığı bir dünyada sürekli bacası tüten evlerin, yalnızlığın olmadığı bir dünyada hep bir arada olan insanların bulunduğu resimlerdir. çocukluğun getirdiği saflığın, duruluğun resimleridir.
ejderha kafası. ben çizmişim. nasıl bir hayal gücüm varmış şu an hatırlayamıyorum, ama çizmişim. hala da durur. çok çirkin bir şey, biraz da şirin sanki. büyükçe. işte öyle bir şey.
derste serbest çalışılacak olsa bile ısrarla tematik olacağı düşünülüp ona göre çizilen resimlerdir. en klasiklerinden biri ise 23 nisan konulu resim ödevi olduğu zaman, dünyanın etrafına el ele tutuşmuş vaziyette çizilen dünya çocuklarıdır.
Kızıl ordunun berlini ele geçirmesi. parlemento binasının çatısında kızıl bayrağın dalgalanmasını resmeden şu fotoğrafı çizmeye çalışmıştım. http://www.haberden.com/photos/6d94d6a9fc.jpg
kolları ve bacakları kafasından çıkan, saçlarını mavi pastel boyayla çizdiğim garip bir adam. ilk çizdiğim resimdi eğitim hayatımda. görenler gülmüştü hani gövdesi nerede diye fakat ben bir fark görememiştim aynı lan işte normal insandan ne farkı var diye düşünmüştüm.
Ben bazen farkli olarak; kapisi acik bir ev, eve dogru kosan bir cocuk, cocugun arkasinda elinde bicak olan bir katil cizerdim. Bunlar surekli bir hareket icinde olurdu, cocugu kurtarmak icin yeni cop adamlar ekler surekli silip silip resmi yenilerdim. Resim icinde oyun oynardim ben. Bu yuzden gunlerce ayni resim ustunde cizimler yaptigimi bilirim. Oyle de bir psikopattim iste.
kıyıya paralel uzanan dağlar, dağların arasından aşağıya doğru ırmak ve ırmağın üstüne de o meşhur asma köprü, ev ile aynı boyda ağaçlar, dikdörtgen vücutlu adamlar...