ya hiç unutmuyorum dersteyiz millette bi hareketlilik, yan sırada ayılanlar bayılanlar. meksika dalgası gibi yayılıyor da yayılıyor. en son hoca fark etti bu koku ne yine hanginiz pırt yaptı dedi. salak karı git bi bak bu adam pırt yapmış olsa kırk koca dakika ciğerimiz delinir mi, . baktık koku gittikçe artıyor dayanamadı karı sınıfın sürekli bu tür işlerinde kullandırdığı garibanını tuttu milletin poposunu koklatmaya başladı. bu ayrı bi mevzu ama neyse işte. çocuk daha ikinci sıraya gelmeden hocam ataberk sıçmış diye kaçtı sıradan. artık gördüğü karşısında nasıl dehşete düştüyse zavallı. sonra zaten bi anda ders beden eğitimi ilan edildi. sınıfa bir gün giremedik. allah belanı versin ataberk. üçüncü sınıf olmuşun hala altına sıçıyon ataberk.
23 nisan da erkeklerle kizlar sacma sapan bir sarki calarken dans edicekti. Gosteri baska bir sinifin hocasi tarafidan hazirlandi ve malesef tum 4. Siniflar gosteriye dahil edildi. 23 nisan gunu geldi ve erkekler siyah gomlek siyah pantolon, kizlar cingene etegi ve siyah bluzla dans edicekti. Fakat bu gosteryi duzenleyen sinif ogretmeninin ogrencilerinden biri kumas pantolon giydigi icin ogretmen azarlamaya basladi. Az sonra cigliklar yukseldi ve ogretmen cocuga kafa goz dalarken cocugun velisi gelip kadin ogretmeni tutmaya o benim oglum yapmayin etmeyin demeye basladi. Kadin oyle bir sakinlesmisti. Veliler ogretmeni protesto amacli cocuklarini alip gitmisti. Bizde salak sacma dans etmekten kurtulmustuk. Dayak yiyen cocuga gelince cocugu tanimiyordum, sonra duyduguma gore apartman gorevlisi cocuguymus ve gosteriye bir gun kala kiyafet lazim bana demis ailesine. Evde pantolon olmadigindan cocuga kumas giydirmis ailesi. Bayaga uzulmustum o donem. Simdi daha da cok uzuluyorum.
6.sınıfta kusmuştum ama hiç utanmamıştım hastaydım hemen tuvalete götürdü üstüne biraz kusmuk sıçrattığım arkadaş(vienetta1994)olduğundan şüpheliyim kimsede yadırgamadı o zaman.bir keresinde de arkadaşımız sürpriz yumurtalardan çıkan oyuncağı yutmuştu kusmuştu doktora falan götürmüşlerdi bunlar hep kusmuk anılarım.
istiklal marşı okuma yarışması için türkçe öğretmenimiz öğrenci seçecektir ve dersi bizim sınıfla olduğu için diğer sınıflardan aday olan öğrencilerde bizim sınıfa gelmiştir.
alt sınıflardan bir öğrenci ne yapsa, ne etse istiklal marşı'na bir türlü giriş yapamamaktadır, bir arkadaş dalga geçme amacıyla besmele çek sonra başla demiştir ve bi anda zavallı kızcağızı haykıra haykıra bismillahirrahmanirrahim korkma ! diye bağırırken bulmuşuzdur, önce bütün sınıf kitlenmiş durumda duruyoruz ardından gelen ise dayanamayıp ritmik şekilde attığımız kahkahalar tabiki...
edit : bu ne lan, ilkokulda kompozisyon yazar gibi anlatmışım olayı...
ilkokul 3. sınıftaydım. öğretmenler günü nedeniyle öğretmenimize hediyelerimizi vereli bir hafta olmuştu. öğretmenimiz bayandı, hediyeyi de annem seçmişti, bir bayan çorabı. derste öğretmenim her yanımdan geçtikçe , ben büyük bir merakla, giydiği
çorabın benimki olup olmadığını incelemekteydim. aldığım çorabı giydiyse çok mutlu olacaktım. çocukluk işte. giydiği çorabın da
benimki olup olmadığına bir türlü karar veremiyordum. bir gün derste daha yakından görmek için sıranın kenarından eğilmiş, burnumu neredeyse bacağına değdirecek kadar yakınlaşmıştım. aniden arkaya dönen öğretmenin şaplağı sağ kulağımın üstünde patladı. neye uğradığımı saşırdım. suçüstü yakalanmıştım. öğretmenim ''yarın velin gelsin !'' dedi. sınıftakiler de ne olduğunu anlamadıkları için çok şaşkındılar. teneffüste ne olduğunu sordular, ben utancımdan hiçbir şey söylemedim, hep ağlamaklı oldum.
ama arkamda oturan ve her şeyi bilen ayşe olalyı ballandıra ballandıra herkese anlattı. gülmeler, alay etmeler, dalga geçmeler gırla
gitti...
eve gidince anne ve babama durumu anlattım. babam, ben gitmem deyip okula annemi gönderdi. öğretmen sınıfta durumu açıklayıp beni akladı. her şey yoluna girdi. bir daha da öğretmenler günü hediyesi olarak çorap almadım. fakat beni asıl dumur eden şey 5. sınıfa geldiğimde öğretmenler gününde gerçekleşti. öğretmenime güzel bir tükenmez kalem aldım. kalemi çok beğendi
kalemin tepesiyle oynadığı zaman kalemden çıkan ''çıt çıt çıt !'' sesini ta oturduğum yerden duyardım ve ne zaman ayşe bana bakıp gülümsese, içimde de başka bir ''çıt çıt çıt !'' sesi duyar gibiydim...
arkadaşla edilen kavga sonrasında öğretmene hesap verirken kavga edilen arkadaşın konuşmaya başlamasıyla öğretmene dönülüp "öğretmenim şunu ya siz susturun ya da ben .mına koyacağım" denilmesi. Ardından evde komaya sokulmak istercesine dayak yemek.
ilkokul zaten başlı başına dumur bir olaydır. hatta okul denen şeyin kendisi saçma sapan sistemler silsilesidir.
neydi o tipini sktimin iki kardeşi vardı... hah; tanjant kotanjant, sinüs kosinüs. kendileri gitti akıllardan adları kaldı yadigâr...
ulan herkes mühendis mi olacak ki herkese aynı bokları öğretirsin be eğitim sistemi.
tabi lise de vardı bu dersler sanırım. ilokulda havuz problemleriyle beynimizi eritmişlerdi. o cebi delinesıca ali'nin kuruyemiş maceraları, bitmek bilmeyen lanet parası, durmadan müsrif harcamalarda bulunur, bizler ise muhasebesini tutardık hatırlayacağınız gibi...
yani banane ali'nin cebindeki kahrolası paralardan, havuzlar dolmasın isterse, ev ekonomisinde yaptırılan aşçı önlükleri olmaz olsun, herkesin velisine yaptırdığı el işi kağıtlarından yapılan mutsuzluklar hiç tekrarlanmasın.
haaaa şimdi hala ilkokulda yaşanmış en dumur olaylar'ı sormakta ısrarcıysanız kardeşlerim, evet bende ısrarcıyım; ilkokul ve devamındaki diğer sevimsiz sınıflarıyla hepsi başlı başına dumurdur. *
ayşe'nin dersin ortasında altına yapmasıydı herhalde. o ayşe şimdi taş gibi olmuş. kim derdi sidikli ayşe'yi görünce "meteor yağıyor" diyerek kaçacağımı.
ilkokulda yanlış hatırlamıyorsam buse adında sınıfın en havalı kızı, öğretmene sınıftaki bir kaç erkeğin ona pandik attığını söylemesi.
Üstüne arka sıralarda oturan sınıfın en iyi niyetli grubu olan bizim aramızda geçen diyalog:
- pandik ne demek ki?
-galiba pendik diyor. Pendik' de buluşalım demiştir.
ilkokuldaki bir çocuk pandik ne demek nerden biliyor? Hala anlamış değilim.
berkceyhan1234* henüz 13 yaşındadır. sabah kalkmış ve bir milyon kafayla bir yandan haber bülteni izleyip, bir yandan da kahvaltı etmektedir. bir haber görür, ve o haberdeki ölen kimsenin adı ve siması öğretmenlerine çok benzemektedir. o kafayla, o kimsenin öğretmenleri olduğunu zanneder berkceyhan1234**... okula gelir bu yazar kişisi. bütün sınıfı öğretmenin öldüğüne ve derse gelmeyeceğine inandırır ister istemez. 2-3 kişiyle öğretmenler odasına gidilir, ve öğretmen yoktur. o 2-3 gariban da böylece olaya inanır. fakat kimse bilmez ki öğretmen öldüğünden değil, çay almaya gittiğinden ötürü öğretmenler odasında değildir. neyse, ders zili çalar. berkceyhan1234 ve arkadaşları ne olur ne olmaz(!) diye sınıfa giderler. öldüğü sanılan ve yası tutulan öğretmen sapasağlam içeri girer. ve birisi arkadan bağırır:
"hortlak örtmen geldi lan". yanındaki kankası kulağına eğilir ve : "sorsak mı acaba hocam siz ölmemiş miydiniz diye?" der kinayeli bir biçimde. berkceyhan1234 kaçacak delik arar. tüm sınıf ona bakmaktadır. o ise bakışlarını kaçırmaya çalışmaktadır ve halen daha bu olayı da mıh gibi aklında tutmaktadır. o günden sonra ne bir dedikoduyu merak etmiş, ne de üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokmuştur. en azından yapmamaya özen göstermiştir.
edit: imla.
17 ekim 2005 izmir depremi nin sabah saat 7 de olan değilde 12 de olan kısmında öğretmenin deprem oluyor lan diye kaçıp kapıyı üzerimize kapaması bizim kapıyı açmak için birbirimizi pataklamamız ve benim unuttuğum çeketimi tek başıma korkarak gidip almam.
1. sınıfta öğretmen yerli malı haftasını anlatırken ben sıraya silgi sürterek silgi tozu elde etmeye gibi önemli ve ulvi bir görevle uğraştığımdan dolayı olayın sadece son cümlesini duymam ( bla bla evet çocuklar gelirken çatak bardak ve tabak getirmeyi unutmayın ) ve ertesi gün herkes elinde çeşit çeşit hamur işleriyle öğretmeni beklerken benim elimde sadece plastik bardak, çatal ve tabak olması.
1. Sinifta Sinif arkadasinın evlenme teklifi etmesi senin asırı ciddiye alıp :
- üzgünüm üniversiteden önce olmaz demen.
Ve o arkadasın da
- hehe şakaydı ciddiye aldı demesi .
ilkokul 2. sınıfta kadın öğretmenin müdürle kavga edip sınıfta sık sık ağlaması ve sakinleşmek için müdürün odasından getirtilen kolonyayı suya sıkıp içmesi.
beden dersinde takla atmama yardım eden hocanın kafasına ayakkabımı yemesi.
öğle yemeğinden sonra aşı için gelen hemşirelerin arka sıramdaki çocuğa aşı yapmalarının ardından çocuğun saçlarıma kusması.
tenefüste evcilik oynarken okulun dibindeki evin bahçesinden alınan yeşil biberi doğrarken zil çalar oyun bırakılır ellerin göze sürülmesiyle geçici körlük ve feci yanma akabinde derse girememe.
öğretmenin *sümüğünü masanın altına sürerken görmek. (bkz: başkasının ayıbına utanmak)
olay sonrası, tüm eğitim öğretim hayatım süresince öğretmenin tuttuğu tebeşiri bile ellemememe sebebiyet veren durumdur.
ilk dersti. hoca ödevleri kontrol etti. sınıfta ödevini yapmayan 20 kişi vardı(ben bunlardan biri değildim)hoca onları tahtaya kaldırdı. sonra bana seslendi(sınıf başkanıydım) kbbs bunları müdür yardımcısının yanına götür dedi. ödev yapmadıklarını söylememi istedi. en önden gidiyorum arkadan takip ediyorlar. içeri girdik. "hocam dedim ödevleri yapmamışlar" dedim. "neeeeeeeeeee"dedi "ödevi mi yapmadın" iki faulümü hayvan gibi yukarı çekti sonra şaaaaaaaaaaaaaaak diye iki taraftan tokadı çaktı suratıma. oruspu çocuğu ne vuruyon lan ben başkanım. sonra yok hocam falan dedim. ben değil bunlar. sonra sınıfa geri geldim. yanına kar kaldı herifin. bu da böyle bi hikaye. tgarip şeyler bunlar.