öğretmenlerin " siz " ilkokuldayken yaptıkları salaklıklardır.
-el kadar öğrencileri dövmek,
-öğrenci velilerinden hediyelik eşya isteme ( cüzdan, kemer vs)
-sırayla kaldırıp baba mesleği sormak,
-babasın zengin olan öğrencileri kayırmak.
-erkek öğrencilere tekme tokat girişirken, kızlara dokunmamak ( girişiyosan ona da giriş di mi)
-sıra dayağı. toplu intikam. ahmet yaramazlık mı yaptı? ayşegül' ü de döv.
-sözlüye kaldırıp kendince komik esprilerle sizi aşağılaması.
-ingilizce dersinde -I am a girl diye hata yapan erkek öğrencinin saçına toka takıp ders boyunca dalga geçmek.
liste uzar gider. amma psikopat ilkokulmuş meğerse bizim ki yav.
çakal arkadaşınızın bileğinizi kırmızı kalemle çizmesi, sonra 'senin damarın patlamış' demesi, akabinde sizin eve 'damarım patlamış' diye ağlaya ağlaya gitmeniz.
sınıflar arası tebe$ir sava$ı,kızları acımadan tokatlamak tekme tokat allah ne verdiyse giri$mek,teneffüste diğer arkadaşın kafaya tahta silgi atmak suretiyle kafasını yarmak ve akabinde arkadaşın kafaya 8 dikiş atılması... (ki o zaman bizim silgilar tahtadandı) ve daha bunun gibi saçmalıklar.
huzurlu bir aile ortami yaratmak maksadiyla okul bahcesinin en kuytu ve sakin kosesinde evcilik oynamak bir de her tenefuste arkasi yarin gibi kalinan yerden devam etmek.
3-5 kişi kol kola girerek 'önümüze gelene bir tekme' nidalarıyla sağa sola tekme savurmak.
çocukluk mocukluk diyoruz, olacak o kadar diyoruz ama şöyle bir düşündümde cidden normal bir davranış değil.
tenefüse çıkıp dansa davet oynamak. o yaşta o boyda ne diye dans edilir ki?
bir de şöyle bir durum olur hoşlandığın kişi tarafından dansa davet edilmeyen çocuk mızıkçılık yapıp oyunu terk eder.
tenefuslerde çamasır ipiyle üçgen olusturup ,bir kisinin iplere degmeden üzerinden atlamaya
calısırken level atladıkça ayak bileginden dize, dizden bele yükseltilen iplerin betül ün kübra ya gore
cok uzun olan boyu dolayısıyle ipin aynı çizgide olmaması , oradan donmekte zorlanılmasından mütevellit
oyundan atılması, ipin indirilmesi için delice edilen kavgalar..
öğretmenin çekmecesini karıştırken, bir defter bulunur. defter snıftaki herkesin kişiliğini, duruşunu aile yapısını, anlatmaktadır. yani dosyamızdır. tenefüste birkaç arkadaşa bir şey buldum, ama kimseye söylemeyin denir. bütün sınıf toplanır ardından, en piç arkadaş sesli şekilde okunmaya başlar. ve sıra ufuk a gelir ufuk; beyin özürlüdür, ancak ilkokulu bitirmesine engel değildir. bu rahatsızlığı nedeniyle bazı derslerde kolaylık gösterilmektedir v.s. ufuk okunanları duymuş ve onunla dalga geçilmiştir. oradan ağlayarak uzaklaşmıştır. ve bir daha bizimle konuşmamıştır. *
sınıfın en çalışkan elemanının yanında oturuyordum. her sınavda yüksek not almamı sağlıyordu. ama ben istemesem bile gösteriyordu o derece efendi bir çocuktu. sonra bir kız geldi, cilveli cilveli "şey biz senle sıra arkadaşı olsak ya beraber otursak" dedi, çocuğu 2 dakikada sattım, 2-3 hafta kızın sıra arkadaşı oldum.
sonra birkaç sınav olduk e tabi ben kötü notlar almaya başlayınca, kızın da "hişşt kağıdını göstersene" tekliflerine bomboş kağıtla karşılık verince kızın gerçek niyetini anlamış oldum. hey gidi günler hey.
bilgi yarışmasında okulu temsil edecek öğrencileri seçmek için yapılan ve seçilmiş(!) öğrencilerin katıldığı test sınavında "aşağıdakilerden hangisi x'in alabileceği en büyük değerdir?" tarzındaki tüm sorulara şıklar arasındaki en büyük olanı işaretlemek. işin acı tarafı yıllar sonra farkettim ne kadar gerizakalı olduğumu.
Aklımda ki en net manzara özel günlerde boğazında ki damarlar patlayana dek bağırarak anlamını bilmediğin sözlerle dolu şiir okumak ve okurken ağlamak , öğretmenin bunu görüp duygulanması ve ağlama seremonisi oluşması daha da vahimdir..
Hep bunlar ne yapıyor acaba diye bakakaldığım birkaç kez öğretmenin gözüne girmek için denesemde ağlayamadığım aptal durumdur.