ilkokul hocalarının yaratıcılıklarına göre çokta değişmeyen standart keşke bütün cezalar böyle olsun denilen cezalardır.
boyu 30 cm yi geçmeyen tahta bir cetvel ile sıra dayağı başta olmak üzere
(sırayı savdıktan sonra öğrencilerin birbirine benim ki acımadı hoca beni seviyo ondan yavaş vurdu sohbetlerine yol açması muhtemeldir.), sakız çiğneyen zeki ve haylaz bir o kadar da asi çocuğun ağzındaki sakızın saça yapıştırılması, tenefüs yasağı bunların başlıcalarıdır.
bir anlamda çocuğun geleceğini, piskolojisini etkileyen cezalardır.
birkaç örnek:
- sıra dayağı.
- beş parmağı bir araya toplatıp flütle vurmak.
- okul bittiği halde sınıftan çıkartmamak.
- bilmem kaç kere bir kelimeyi ardı ardına yazdırtmak.
- tek ayak üstünde bekletmek.
- oklava dayağı.
baş parmak,işaret parmak ve orta parmağı birbirlerine yapıştırarak tuhaf bir şekil oluşturulur ve cetvelle bu 3 parmağın birleştiği yere vurulur ve inanılmasz bir acı hissedilir.
bunlardan en orjinali herhalde toplama işleminde eldeyi unuttu diye 3.sınıf öğrencisinin eline"yarım dayak atacağım sana" diyerek parmak uçlarını bir araya getirip cetveli geçirmesidir.
kulak çekmekte üstlerine yoktur efendim.
mesela bir keresinde hiç unutmam ilkokul 2.sınıftayken bir heyecanla matematikte 4 işlem problemini çözmenin vermiş olduğu bi heyecanla o koşuşla öğretmen masasına dayanmıştım. arkadan gelen 2.model pıtırcık arkadaşlarım ise fazla ittirmiş olacaklar ki kabak benim başıma patladı ve öğretmen benim ittirdiğimi sandı. o güne kadar babamdan bile yemediğim bi nevi cezayı ilkokul öğretmenimden yemiştim. şimdi kim bilir napıyor ama bilsin ki öteki tarafta 2 elim de yakasında olacak! *
elini suya sabuna dokundurmayan bir öğretmenimiz vardı. arıza çıkaran iki öğrenciyi çağırır yakalarından birbirine gemici düğümü ile bağlardı. sonra yerlerine otuttururdu. niye her öğretmen gibi silleyi çakıp bağırmadığına çocukluk halimizle bir anlam veremezdik. psikopat olduğunu anlamamız mezuniyet yıllarına rastladı.
sınıfa rezil etmek, üstelik yüze tükürmeli.
bir anımdır:
ödev vermişti öğretmenim bri gün, e tabi yapmadım. ertesi sabah aksi gibi beni kaldırdı ve ödevi yapıp yapmadığımı sordu, yapmamak gibi bir lüksümüz yok elbet, işin sonunda dayak olduğunu bildiğimden yaptım dedim şeytana uyup, bunun üzerine okumamı istedi. ben de defteri açtım kemküm ediyorum haliyle. çakal hoca çaktı davayı yanıma geldi ve defteri elimdem alıp baktı ki meğersem yapmamışım. yalancıyım! kalk dedi ayağa kalktım, beni itin götüne sokan söylemlerde bulundu tüm sınıf içinde ve sıra aralarında dolaştırarak yüzüme tükürülmesini istedi sınıftan, ibneler de dünden razı mına koduklarım tükürdüler kızlı erkekli. onların ağzına sçayım...