Militarizm toplumun fertlerini asker gibi görür. 80 sonrası temel eğitim alan benim de içinde olduğum nesil, sıra dayağı kavramının militarist bağlantısını pek görmek istemez.
Asker mantığında bireyler yoktur. Askerler toplu hareket etmelidir ki ezici bir güç olabilsin.
Bu nedenle bireysel ceza yoktur orduda. Sıra dayağı çekilen kuşak askere gidince de toplu ceza yer. Mantık aynı.
ismini tam hatırlayamadığım müdür yardımcısı tarafından şiir gibi atılmış sopalardır. hala tadı damağımda. adam öyle yaratıcı döverdi ki böyle yan yana dizip ağlasak mı alkışlasak mı bilemezdik..
bende bir seferinde bu efsane nesile dahil oldum. sonrası bu ısrarla öğretmene dik giden arkadaşla küstük falan.
yıllar geçti askere geldik, uygun adım yürürken hasta bir askerin sesi gür çıkmıyor diye dikenlerin içinde istikamet yeyince anladım ki, boş işler bunlar.
Öğretmen masasının önünde tek sıraya giren nesildir.
Parmaklarımızı uçlarını birleştirip dik pozisyona getirirdik.
Öğretmen paaatt diye cetveli indirirdi.
Tırnakları uzun olanların canı daha fazla yanardı. Cetvel darbesiyle kırılırdı tırnak.
Çok bağıran olursa bir tane daha yerdi.
sınıfın yaramazları yüzünden nasibimizi aldığımız olay. yalnız sınıfın gözde öğrencilerinden olduğum için sıra bana geldiğinde hoca vuruyomuş gibi yapıp vurmuyodu aslında bunu da burada itiraf edeyim.
içinde bulunduğum nesil. 90lı yıllarda öğrenci olup da dayak yemeyen ve ya dayak atmayan öğretmen var mıydı ki? ebeveynlerde "eti senin kemiği benim" mantığı hasıl olduğundan biz öğrenciler en ufak bir yaramazlıkta dahi dayak yerdik. kulakları çınlasın, remzi biçen diye bir öğretmenimiz vardı. soyadının hakkını layıkıyla yerine getiriyordu. biçip geçiyordu bizi.
Sıra dayağıni bırak, öğretmen tarafından 75 santimetre yükseklikteki mahzene atılıp boğulmamak için sırayla Küçük pencereden nefes almaya çalıştığımız bütün bir sınıfın cezalandırıldığı oldu. Suçumuz mu öğrencinin biri köyde bir pencereye taş atmış. Kim mi atmış? Onu hiçbir zaman öğrenemedik...
sıra bana gelecek korkusuyla, acı eşiğimi nasıl yüksek tutarım düşüncesine kapılırdım. çaktırmadan arkaya geçerdim. nejla hoca affetsin, nejla hocam okuyorsan da senin ben am* na koyayım.