ilkokulda statü farkı yaratan nesneler

entry846 galeri19
    199.
  1. 200.
  2. ışıkları yanan ayakkabılar,
    beslenme çantasının tıka basa dolu olması,
    her tenefüste kantinden bir şeyler almak..
    2 ...
  3. 201.
  4. patates. nasıl olur demeyin, anlatayım.

    resim dersinde, picasso yetiştirmek için çok özel eğitim aldığımız dönemdeydik.
    öyle ki ip, patates, soğan gerekli malzemelerdi. sanki mumbar yapacağız mınakoyim.

    öğretmen verdi emrini,
    ustam,masayı donatalım!

    bakıyorsun her masada patates yok. kimisi getirmiş bir poşet. kimisi mahçup, bakışları yerde.
    tabi o zaman anlayamıyorsun.
    ''aa tembel öğrenci bu, zaten matematikten bir almıştı'' diyorsun. yaş, bir bir artınca anlıyorsun ne demekmiş ''patates yoktu bizde.''

    burda, resim dersine ve saçma sapan çubuklara, abaküslere bilmem nelere giydirme yapmaktı amacım. ulan herkes alamıyor işte büyük boy resim dosyası. verkese ver ondan sonra döv, kendini ilah sanan öğretmen.
    2 ...
  5. 202.
  6. plastik kaplı kıvrılabilen kalitesiz kalem, kokulu ve ya plastik kabı olan silgi, atlas yerine küre, hazır kaplık, içinde kalem, silgi ve kalemtraşın bulunduğu bir set, haritametod (büyük boy defter), ışıklı ayakkabılar, araba şeklinde kalem kutusu...
    saymakla bitmez yani.
    3 ...
  7. 203.
  8. birbirinden akıllı telefonlar, taygır'lar, ne idüğü belirsiz oyun konsolları vesaireler vesaireler...
    1 ...
  9. 204.
  10. -kırık kol veya bacak fark etmez bir organınızda alçı bulunsun yeter.
    -tekerlekli çanta
    -siyah üstten fermuarlı resim çantaları
    -resim defteri yerine tek tek resim kağıdı
    -monami pastel boya seti
    -36lı faber castel kuru kalem seti
    -mavi ve beyaz renkli(mavi kısım tükenmez kalemi, beyaz kısım kurşun kalemi siliyor) faber castel silgi
    -kırmızı kalem yerine mavi veya kırmızı pilot kalem
    -atlas uçlu kalem yerine rotring uçlu kalem
    2 ...
  11. 205.
  12. Renkli peçeteler, annelerin ördüğü muazzam şekilli dantel yakalar, içi camla kaplı, oldukça ağır ve butona bastığında otomatik açılan suluklar ve daha nice örnekler verilesi bir konudur.
    1 ...
  13. 206.
  14. ilk okulu karedenizin küçük bir ilçesinde okudum, babamın memuriyetinden. çok şükür hiçbir zaman maddi sıkıntı yaşamadık.* neyse efendim 4. ve 5. sınıfı lojman dışında okudum. bu neden önemli, yani ilçenin her yerinden, her statüden öğrenci vardı. ben de bizim sınıfın '' iyi giyinen '' öğrencilerindendim. velhasıl o zamanlar renkli ödev defterleri yei çıkıyordu piyasaya. annem de bana bi tane pembe almış. getirdim hemen okula işte bir arkadaşımın ismini ilk sayfaya yazdım ki neden hatırlamıyorum herhalde telefon numarasını da yazacaktım. neyse bir iki gün sonra ben o defteri kaybettim. çok aradım ama öyle böyle değil ucuz bi şey değildi çünkü. sonra arka sırada oturan bi arkadaşımda aynısından gördüm, bi işkillendim bakayım dedim. ilk sayfası yırtılmış belliydi. net hatırlamasam da çocuğa söylendim herhalde sen aldın diye ki almış yani belli. söylemedi tabi..

    şimdi düşünüyorum da ne gerek vardı ki öyle kızmama aslında, annem bi tane daha almıştı bana nasıl olsa. belli ki imrenmiş alamayacak çocuk aklı işte almış gizlice. şimdi masumca geliyor tabii ama o zaman kızıyor insan ister istemez, kolay mı 10 yaşındaki bir çocuğun evrensel ahlak yasasına uygun düşünebilmesi. şimdi anlıyor insan arkadaşlarımın aslında bana ne kadar özendiğini. yani onca sözün özeti, bir ödev defteri de statü farkı yaratırdı vakt-i zamanında..
    7 ...
  15. 207.
  16. kesinlikle ışıklı ayakkabıdır. ışığı bozuldukça yenisi için ağlardık, ne günlerdi.
    3 ...
  17. 208.
  18. -alet çantası görünümlü monami 24lü pastel boya (üzerinde vikinglerin çizgi filmindeki viky'e benzeyen bi tip vardı)
    -jump ayakkabı
    -tabanında kaymasın diye demiri olan bot
    -kocaman resim defteri
    -yamaha blok flüt
    -beslenme dersi için sucuklu tost
    -önündekini arkasına koyunca önü uzayan kalem
    4 ...
  19. 209.
  20. *en nadide taso'ya sahip olmak. ( yada o zaman ne modaysa )
    *sabun boyutunda devasa silgi. ( kısa süreli yoğun ilgi sağlar )
    4 ...
  21. 210.
  22. beden eğitimi derslerine kaptanlık pazubandı getirmek mesela.
    o zamanlar imrenirdim lan.*
    2 ...
  23. 211.
  24. bizim çocukluğumuz da rotring kalem farklı bir olaydı.

    bir de kinetix ayakkabı. fenaydı yani hatırlarım.
    2 ...
  25. 212.
  26. araba şeklindeki teneke kalemlik, spor ayakkabı, kot pantolon, beyaz sayfalı defter. o vakitler kimse kot giyemezdi hele çocuklar hiç, herkesin defteri sarı yağlı kağıttan falandı. babam bana her yurt dısı seyahatine gittiğinde kırtasiye, oyuncak ve kıyafet getirirdi. çok çeşitli kalemlerim, çantalarım, kotlarım vardı. havalıydık lan! saçları da dikerdim sarı sarı.
    3 ...
  27. 213.
  28. beslenme çantasından çıkan muz, kalemliğinden her hangi bir uçlu kalem ya da kokulu silgi çıkmasıydı bizim zamanımızda.
    3 ...
  29. 214.
  30. bir zamanlar eğilip bükülebilen yeşil renkli kalemler vardı. statü olmasa da hava katıyordu.

    -bak olum benim kalemim kırılmıyor.
    +oha nasıl oldu o !
    çat
    +ahaha mal.
    -ühühühü.anneeee.

    not: hakkaten fena hava katıyormuş düşününce.
    2 ...
  31. 215.
  32. monami pastel boya. büyüklüğüne göe statü de değişir...
    2 ...
  33. 216.
  34. 217.
  35. 218.
  36. 1990 ilkokul 5, sınıfımıza (adana'da küçük bir ilçe), ısparta'dan bir bebe geldi, beni ve en yajın arkadaşımın yanına oturtuldu bu bebe, zira bizler öğretmen bebesiydik ve haliyle daha farklı muamele görüyorduk, (öğretmenin de babanın ilkokul arkadaşı olunca). tanıştık kaynaştık, elamanını durumu bizden çok çok iyi tertemiz önlük, ulan biz de temizdik ama, bebe o kadar güzel kokardı ki hala burnuma böyle temiz insan kokusu gelince o eleman gelir aklıma.

    samimi olduk tabiki, evine götürdü, ev mi? saray ulan saray, öylesini siyah beyaz tv'de gördük ancak biz, anne baba işe gitmiş tabi elemanın. neyse bu yatak odasına gitti, sonra çağırdı beni ve arkadaşı yardım edin diye, gittik bir de ne görelim, elaman klavye falan çıkartıyor, "ulan bu ne" dedik, "atari" dedi, haskkk, "bildiğin atari mi lan", "aynen". diğer arkadaşla sevinçli bakışlarımızı görmeniz lazım, malum bir jeton parası buldun mu dünyanın yolunu yürüyüp gider onu da 40 saniyede harcardık sonra gerisin geri eve. anne babası eve gelinceye kadar oynadık, gizli gizli tabi, her zaman izin vermiyorlarmış.

    düşünün artık 1990 yılında böyle bir aleti olan bir çocuk sizin gözünüzde ne olur.

    en iyi arkadaşımız oldu tabiki. ama çok güzel kokuyordu lan. hiç öyle kokamadım.
    9 ...
  37. 219.
  38. digimon çantası. okula patlaması göze alınarak getirilen futbol topuda ' champions league' topu olunca kralsın.
    2 ...
  39. 220.
  40. ucunda silgi tozlarını süpürmek için ufak bir fırça taşıyan ve diğer ucunda da sildikçe sayfayı karartıp sonunda yırtmaya yarayan en alt kalite bir silgisi olan kalem açacağı. nelerle uğraşıyormuşuz, insanları ne kadar anlamsız kategorilere alıyormuşuz diye düşündüm şunu yazarken. hey gidi çocukluk işte.
    3 ...
  41. 221.
  42. (bkz: muz)

    kesinlikle budur, delirtmeyin beni.
    6 ...
  43. 222.
  44. hep vardır ve o yıllarda daha bir kıskançlık ve kendini gösterme çabasından mıdır nedir, o nesnelerden birine sahip olamayınca minik yürek çok üzülür. hep o nesnelere sahip arkadaşlarını gözünde yüceltir ve zenginlik fakirlik sıkıntısı hep o yaşlarda daha baskındır.
    3 ...
  45. 223.
  46. hiç şüphesiz plastik hazır defter kabı. hani şu defterin ön ve arka kapaklarını yanlardan içine soktuğumuz.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük