evet kalemlerdi rotring, faber castell falan ama hepsi mi çalınırdı kalemlerin bu kalem yürüten insanlar şuan banka falan soyuyorlardır heralde adam ilkokulda hırsızlık yapıyorsa büyüyünce neler yapmaz.
nesne değil ama olsun . okuma yarışı bunlardan birisidir . 1. sınıfın son günlerinde ben ve 1 arkadaşım dakikada 170 okurken okumaya geçmeyenler veya dakikada 8 okuyanlar vardı .
Ne ışıklı ayakkabı ne beslenme çantasından çıkan salam. caran d'ache marka pastel boyayı tek geçerim. Sınıf arkadaşlarınızı bırakın, hocayla bile statü farkı yaratıyordu aranızda.
böyle açıp sıranın altına koyarsın da hocanın her lafına biliyomuş gibi atlarsın.
bi keresinde hoca kitapta yazan bi bilgiyi yanlış söylemişti, beşinci sınıfım o zamanlar sözlük. dedim öğretmenim öyle değil böyle. iddialaştık sonra, tabi beni hakir gördü. * ben de çıkardım kitabı dedim bak burada yazmışlar. sonra hee sen bütün sene oradan mı okuyodun dedi. yeni yakalığımla atacağım hava boğazımda kaldı sözlük.
Erzurum'da Atatürk Üniversitesi yerleşkesi içerisinde kalan Sabancı ilköğretim Okulunda ki öğretmenim için babalarımızın unvanları yani babalarımız birer nesne idi...
Ben sınıftaki tek Araştırma Görevlisinin oğlu olmanın ezikliği yaşadım; yaşamak zorunda bırakıldım dersek daha doğru olur.
Beşik uleması misali davranıyordu Fevziye Tanay... Mesela sıra arkadaşım Profesördü.
ilkokul üçe gidiyordum ama dekan nedir rektör nedir çok iyi biliyordum.