çocukları tek tek kaldırıp "baban ne iş yapıyor" diye sorarak statü farkının kralına sebep olduğunun farkında olmayan nesneler de dahildir, özne sınıfına dahil edemiycem.
büyük, içi işe yarayan/yaramayan bütün ders kitaplarıyla dolu bir çanta. böyle hamallık yapınca iyi bir şey yaptığımızı sanıyorduk.
bir de, sabah, karga bokunu yemeden, okula 'en birinci' kim gidecek yarışı vardı amk. lan şimdi 5 dakikanın bile hesabını yapıyorum. kafama sçayım. ne malaklıkmış.
her tarafında düğmeler olan ve her düğmeye basıldığında isviçre çakısı gibi sağından solundan bilumum kırtasiye malzemesi fırlayan kalemlikler.
içinde makası, yapıştırıcısı, bantı, cetveli bile vardı.
müzik kolu başkanı olmak: müzik derslerin hoca masasına kurulur ve sınıfı başkana emanet eder. söylet söyletebildiğin şarkıyı, ver coşkuyu...
kızılay kolu başkanı olmak: biri düşer hiç kimse onu yerden kaldıramaz bir kızılay kolu başkanından daha iyi şekilde. hem görev hem sevap artı artı bonuslar.
kooperatif kolu başkanı olmak: dükkanın vardır bildiğin. babalar gibidir, tekeldir, okulun tek kantini senindir. ilkokulda ticarete atılmışsındır ve dolayısıyla geleceği parlak hesap uzmanı görüntün vardır.
sınıf başkanı olmak: daha da önünde durabilen olmaz. o sınıfta 1 hoca 2 sınıf başkanı ötesi yoktur.
çok fonksiyonlu plastik ve mekanik kalem kutuları. hani bir düğmesine basınca bir gözü açılıyor, başka düğmesine basınca yandan kalemtraş çıkıyor falan.