90'lı yıllar... ilkokuldayız. cuma günü gelmiş, öğretmen sıraların üzerine serilen masa örtülerini yıkatmak için sınıfa soruyor:
-evinde çamaşır makinesi olanlar parmak kaldırsın.
sınıfın çoğu parmak kaldırıyor, fakat aradan bir çocuğun sesi duyuluyor:
-öğretmenim ama bizim makinamız otomatik.
ve acı son. evinde merdaneli çamaşır makinesi olan eziklerin, garibanların parmakları usulca iniveriyor...
mavi önlüktür. o yıllarda siyah önlükten maviye geçiliyordu ve ben ilk okul son sınıftaydım herkes maviyken ben siyahtım neden mi? memur maaşıyla bir sene için mavi önlük almayalım seneye nasılsa formaya geçilecek onun için. ulan bir tek ben mi seneye ortaokula geçecektim bizim sınıftaki herkes geçecekti niye sadece ben siyahtım peki. (bkz: süleyman hep başbakan başbakan hep süleyman)
barbie li okul çantası ,kalemi ,silgisi falan filan barbie li olan herşey pek modaydı o zamanlar. winks miş ,bratz mış yoktu öyle tikyy karakterler. barbie ken e yürekten bağlıydı ,tek eşliydi.
bizim zamanımızda muz ile diğer meyveler arasındaki fiyat farkı, günümüze göre daha fazlaydı. beslenme çantasında muz olan çocuk, şak diye iki adım öne çıkardı sınıfta.
zaman zaman pek de masum olmadan statu farki yaratabilen, insani yaralayabilen neslerdir. basmali kalem kutusu, isikli spor ayakkabi, yaka kanimca ilk siralarda. mesela en yakin arkadasimi bi gun siniftaki bir acimasiz fakirsin sen butun yakalarin dantel onlugunu de annen dikmis deyip assagilamisti. tabi o gunden sonra annem zaten ezilmis olan kizin sosyal yardim aliyormus hissi yaratip daha da ezmemek icin ablasindan bana yaka ormesini rica etmis, kizcagiza da gidip bir kac carsi isi yaka almisti.