ilkokulda bir sınıfta hem sınıfın en çalışkan kızı hem de en çalışkan oğlanı olması birbirleriyle tatlı bir rekabete tutuşmalarına yol açmaktadır.sınıftaki diğer bireyler tarafından da birbirlerine yakıştırılmaları nedense hiç engellenemez. * (bkz: ilkokulda aşk)
ödül olarak sadece öğretmeninizin sizi dövememesi olabiliyor bazı okullarda. umarım artık böyle bir ödüle ihtiyaç duymuyordur çocuklar. o o.* çocuğu ilkokul öğretmeninin adam kayırmaca ve zeka ile sınıf ayrımcılığı yapmasına tanıklık etmiş çocuktur bu. cam kenarında öğretmenin gözü önünde oturur. ilgi alaka eksik olmaz, fakat diğer arkadaşları tokat yerken o sadece seyreder, aslında o da geç kalmıştır, sınıfta top oynamıştır ya da o sopayı hakedecek(?!) şeyi yapmıştır ama o çalışkandır. ileriki yaşlarda üniversiteyi kazanacağı kesindir. o orta okul veya lisedeki çocuklar gibi çok da inek olmayan çocuktur. sonuçta ilkokul orası sana gereknm tek şey biraz zeka, makina gibi yüleme yapılacak bir robot beyin değil.
ayrı ayrı derecelendirme yapılır:
(bkz: erkeklerin en çalışkanı)
(bkz: kızların en çalışkanı)
ve genelde bu ikisini öğretmen yanyana oturtur. fakat en öne oturtulmaz bunlar. valla bizim biricik öğretmenimiz kimseye ayrımcılık olmasın diye her hafta bi sıra geriye kaydırırdı sıramızı yani dönüşümlü oturuyoduk. şimdi nası bilmem..
herşeyde başı çekmeyi, en önde oturmayı, kimsenin bilemediği soruları kahraman edasıyla cevaplamayı gerektiren durumdur.
- turuncukolik! bugün pek dalgın görünüyorsun derse hiç katılmadın nedense.
+ eee geçen dersten bi soru kafama takıldı da onu düşünüyorum hala öğretmenim.
- ahhh nasıl da düşünemedim tabi ya sınıfımızın göz bebeği. seni olimpiyatlarda görmek istiyoruz böyle devam et.
+ (iç ses) ulan akşam maçı izledik konuya çalışmadık g.t gibi kaldık hocanın karşısında...