genelde bu şeref payesi bir kıza ait olur. nedendir bilinmez ben hep böyle gördüm. bizim sınıfın çalışkanı da aynur diye bir kızdı. tatlı bir rekabet halindeydik kızla. törenlerde bayrağı falan ona taşıtırdı hoca. yarışmalara onu çağırırdı. doğal olarak başkan da o olurdu. ben de yardımcı olurdum. işte öyle de yardımsever bir ruhum vardı...güzel de kızdı hani. ama 3-4 yıl önce memlekete gittiğimde kızı görünce harbiden şok geçirdim. bakın son derece ciddiyim. kız manyak kilo almış ve gözlük takmıştı. o güzeller güzeli sınıf birincisi kız gitmiş yerine bambaşka biri gelmişti. sonra düşündüm de çetin hayat şartları insanı ne hale getiriyor.
aynı zamanda ön sıralarda oturmak, öğretmenin ve müdürün gözdesi olmaktır. hatta annenizin de sınıf annesi olmasıdır.
en çalışkan olmak, güvenilir olmak anlamına da gelir ve öğretmen sınıfta olmadığında sorumluluk da bu en çalışkan kişiye ait olur. yani sınıf başkanıdır...
öğretmen yokken konuşanların ismini tahtaya yazar, fazla konuşanların isminin yanına çarpı atar. öğretmene ne kadar saygılıysanız ona da o kadar saygılı olmanız gerekir.
ama birgün biri gelir ve en çalışkan sıfatını elinizden alırsa işte o zaman yandınız. eğer çalışkan olduğun kadar akıllıysan birinciliği kaptırma sakın...
Henüz çocukluktan ve oyuncaklardan kurtulunamadığı için genelde hemen hemen herkes çalışkandır. ama öyle birisi vardır ki defterler ataçlı,düzgün yazılı...o zamanlar bütün bunlar göze büyük bir başarıymış gibi gelirdi. **
herşeyde başı çekmeyi, en önde oturmayı, kimsenin bilemediği soruları kahraman edasıyla cevaplamayı gerektiren durumdur.
- turuncukolik! bugün pek dalgın görünüyorsun derse hiç katılmadın nedense.
+ eee geçen dersten bi soru kafama takıldı da onu düşünüyorum hala öğretmenim.
- ahhh nasıl da düşünemedim tabi ya sınıfımızın göz bebeği. seni olimpiyatlarda görmek istiyoruz böyle devam et.
+ (iç ses) ulan akşam maçı izledik konuya çalışmadık g.t gibi kaldık hocanın karşısında...
ayrı ayrı derecelendirme yapılır:
(bkz: erkeklerin en çalışkanı)
(bkz: kızların en çalışkanı)
ve genelde bu ikisini öğretmen yanyana oturtur. fakat en öne oturtulmaz bunlar. valla bizim biricik öğretmenimiz kimseye ayrımcılık olmasın diye her hafta bi sıra geriye kaydırırdı sıramızı yani dönüşümlü oturuyoduk. şimdi nası bilmem..
ödül olarak sadece öğretmeninizin sizi dövememesi olabiliyor bazı okullarda. umarım artık böyle bir ödüle ihtiyaç duymuyordur çocuklar. o o.* çocuğu ilkokul öğretmeninin adam kayırmaca ve zeka ile sınıf ayrımcılığı yapmasına tanıklık etmiş çocuktur bu. cam kenarında öğretmenin gözü önünde oturur. ilgi alaka eksik olmaz, fakat diğer arkadaşları tokat yerken o sadece seyreder, aslında o da geç kalmıştır, sınıfta top oynamıştır ya da o sopayı hakedecek(?!) şeyi yapmıştır ama o çalışkandır. ileriki yaşlarda üniversiteyi kazanacağı kesindir. o orta okul veya lisedeki çocuklar gibi çok da inek olmayan çocuktur. sonuçta ilkokul orası sana gereknm tek şey biraz zeka, makina gibi yüleme yapılacak bir robot beyin değil.
ilkokulda bir sınıfta hem sınıfın en çalışkan kızı hem de en çalışkan oğlanı olması birbirleriyle tatlı bir rekabete tutuşmalarına yol açmaktadır.sınıftaki diğer bireyler tarafından da birbirlerine yakıştırılmaları nedense hiç engellenemez. * (bkz: ilkokulda aşk)
