güneşin aralarından yüzünü yavaş yavaş gösterdiği tepeler, bacasından dumanı tüten evler, olmazsa olmaz dereler, evin etrafını saran çitler, bahçedeki koyunlar, bahçede oynayan çocuklar.
aslında bizim en masum zamanlarımız. hayallerimizin en güzel örnekleri lakin büyüdük ve kenarında derelerin aktığı bacası tüten evlerin olmadığı gerçeği yüzümüze tokat gibi vuruldu ve biz hayal kurmayı o an bıraktık.
Tıpkı hayat gibi kapalı ,Pencereleri çarpı şeklinde bir ev..
Evin yanında hep aynı tip çizilen soğuk bir ağaç..
Birkaç küçük bulut ve ağlamayan yada gülmeyen çiçekler..
Farklı birşeyler cizdiginizde o öyle olmaz denilmeler..
En önemlisi de bu ruhsuzluğun parçası olmadığınızda verilen düşük notlar..
Tamam resim yeteneğim pek yok belki resimden bu yüzden düşük notlar alırdım ama hiçbir zaman tek tip bir resim yapıp hayalsizliği benimsemedim..
ilkokulda resim dersine ait unutulmayan anilaridir..
japonya' da hiroşima ve nagazaki' Ye atılan iki atom bombası konulu okulun düzenlediği resim yarışmasına katılmıştım, ödül almıştım.. güzel bir anıdır benim için..
Eğitim hayatım boyunca beni hep arızaların bulduğunu hatırlatan başlık. Sınıfın ortasında öğretmenimden tokat yemiş olmamdan ötürü hiç sevemedim. Varsa da içimde biraz şevk,beceri o tokatla kaybolmuş olduğu kesin.
El kadar bebeden Picasso eseri bekleyen yarım akıllı kadın kim bilir neredesin?
ilkokul ikideyim. Suluboya çalışacaktık o gün. Fırçamı evde unuttuğumu farkettim. Hocaya çaktırmadan herkes gibi başladım yapmaya gömüldüm deftere. Tabi fırçam yok düşündüm nasıl yapsam diye. Parmağımla yapmak zorundaydım. Yaptım bitirdim çaktırmadan. Hoca geldi resimleri kontrol ediyor. Bende durdu. Baktı baktı. "Bu resmi nasıl yaptın?" Dedi. Eyvah dedim sıçtım şimdi... Bide yalan söyleyemiyorum. Parmağımla yaptığımı söyledim. Sonra beni yanına çağırdı masasına. Korkudan ölüyorum ama giderken. Sonra bana, çok yetenekli olduğumu, resim kursuna gitmek isteyip istemediğimi sordu. Masrafları o üstlenecekmiş. isterim dedim tabi ki. Çünkü resim yapmaya bayılıyordum. Ama sonra başka sıkıntılardan ötürü gidememiştim. Aradan 18 yıl falan geçti sanırım. Yıllarda başka bölüm okuyarak hayatımın içine sıçtım. Kader işte. Ama şuan resim öğretmenliği son sınıf öğrencisiyim. O adam benim için unutulmaz bir insandı. Zaten çok severdim kendisini. Toprağın bol olsun Şerafettin Kiraz...