sonra kitabı; arasında küçük bir not, el ele olduklarını gösteren amatör ama duygu yüklü bir resim yahut çocuksu bir şiirle geri iade edecek olmaktır.
bu tıpkı komşudan gelen yiyecekle dolu bir tabağın boş iade edilmemesi gibi bir şey olsa gerektir.
masumdur, hoştur, erkeğin aslında ne denli duygusal bir mahluk olduğunun ispatıdır..saçları iki yandan ayrık toplanmış kız teneffüste arkadaşlarıyla ip atlarken, bizim evlat herkes okul bahçesinde dalgasını geçerken boş sınıfta ince iş peşindedir..ince işten kasıt o değildir, hemen öyle düşünülmesindir, o daha ilk okuldadır ne gibi bir art niyete sahip olabilir?
işte erkeğin cinsel organı keşfiyle, duygularını kaybetmesinin de alenen delili olandır bu..
erkek aşkı küçükken tadar, yaşar.. iş ergenliğe gelmeden level atlar.
kadınsa aşkı çok sonra keşfetmesi sonucu insanlarda duygusal bir izlenim bırakır.
bunların hepsi birbiriyle bağlantılı şeylerdir, erkekler neden aldatırın cevabı tam da burdadır;
erkek aşkı kadına göre erken keşfettiğinden olaya çok ciddi yaklaşır, kadınsa geç kalandır, 25 yaşında aşk insanı olur çıkar.. erkekler daha çok bağlanır, ama kadın ilk başta dalgasını geçtiğinden, erkek, ergenliğe ulaşmadan aşk adına ilk kazığı çoktan yemiş olur..zaman içinde cinsel organın da verdiği gazla durdurulamaz bir hâl alır..ve artık geri dönüşü olmayan bir yola girilmiştir..
bu sefer erkek geçer dalgasını, kadın 20'ye doğru durulmuş, aşkı hissetmeye anca başlamıştır..ama artık çok geçtir..ne kadar geçmiş olsun desek de geçmiş falan olmaz..hayırlı olsundur..