Temizlik kolu.salak gibi cop toplar dururduk.hizmetli bize talimat verirdi üstelik.sonra kütüphane kolu oldum olmaz olaydım kitabın üstüne yatanları kovalamakla geçti o yılımda.
Sanırım kendi kolumdum. Serbest kol; Tahtadan zincirli Nunchaku, tenekeden ezerek Bumerang hatta eski ayakkabımın altına tekerlek takıp paten bile yapmışlığım var (bu başarısız olmuştu)
trafik kolunun başkanı idim. bir keresinde öğretmen ve kolumun diğer üyeleriyle birlikte trafiği daha iyi anlamak için dışarıda küçük bi gezintiye çıkmıştık. bi kaç ciddi ezilme tehlikesi atlattıktan sonra bunun trafik polisi memur beyle sınıfta yapmanın daha faydalı ve güvenli olacağına sayın öğretmenimle birlikte yaptığımız bir toplantı sonucu karar vermiştik. ne güzel günlerdi.
Kızılay, iletişim, fen ve teknoloji, edebiyat, gezi-tanıtım, satranç, spor ve sivil savunma kulüpleridir. Hepsini denemek için her sene farklı kulübe girmiştik arkadaşlarımla.
Spor koluydum. Tek faaliyetim;spor dersinde milleti sıraya sokmaktı. Düzgün sıraya geçmeleri için bir albay edasıyla bağırmak, beni güçlü şirin kadar havalı yapabiliyordu. Tabii ki sınıfın en güzel kızı bu tarz tavırlarımla ilgilenmeyip matematik derslerinde başarılı olan Ahmet'le ilgileniyordu. Ama spor kolu bendim. Albay, güçlü şirin, Ali ağaoğlu, gibi gereksiz hava bana bahşedilmişti. Bu fırsatı kaçırmamak için çok uğraştım. Bir organizatör gibi turnuvalar düzenledim. iyi bir sporcu olduğumdan, hepsinde başarılı oldum. Ama o, hep uyuz olduğum, aynı zaman da kızılay kolu olan Ahmet'e ilgi duydu.
kütüphane kolu ile doğdum kütüphane kolu ile büyüdüm lisede değiştireyim dedim gittim gezi olur diye çevre bişey bişey koluna üye oldum sonuç ne oldu hüsran. dersin ortasında aldılar okulun bahçesini bal döküp yalattılar çöp topladım arkadaş.
En son hangi kolda açık kaldıysa o koldan olurdum. Her halükarda yatacaktım zaten. Lisede kütüphane kolundan olurdum ama. Tasnif işi çok olduğundan gönüllü olup kütüphanedeyim diye dersten kaçar omeglede muhabbet ederdim bilgisayarda.