olayın püf noktası 6. sınıf itibariyle taktırılan kravattır. öğrencinin kravat takıp ceket giymesi ile götü kalkar ve kendisini fasulye gibi nimetten saymaya başlar. ayrıca her derse farklı öğretmenin geliyor olması, arkadaş uyumu-uyumsuzluğu ve daha neler neler....
her türlü götümüze giren gerçekliktir. hala kravatı götüne kadar çeken tayfadan olduğumdan, özellikle de 6. sınıfın feci koymasından ötürü iyi hatırlarım ben ilk günlerini. türkçe öğretmenimiz yüzünden samimi söylüyorum depresyona girmiş, başarısız intihar girişimlerinde bulunmuştum. her çocuk o tip şeylere kalkışır elbet, fakat benim girişimimi gerçekten bunalmış çocuk hareketi olarak görenin alnını karışlarım, yazsam roman olur abi; kırtasiyenin camından bakıp "böyle mi geçecek hayat?" dediğimi hatırlarım. az ibne değilmişim ama o zaman da ha, artist artist laflar falan.
sebebi herşeyin kökten değişmesidir, dersler de 5. sınıfın tekrarı falan denilir ama apayrıdır. yedinci sınıfta olay tamamen göte kaçar, sekizinci sınıfta toparlanılıp liseye geçiş yapılır. lise fındık bokuyla geçilir, gerisini bilmem ben.
kesinlikle göt,baş oynama durumudur. Boyunda kravatla kendini kral zannedersin,hocaların gelsin biri gitsin biri sikicem gelmişi geçmişi. * bu durumdan olsa gerek, 6.sınıf yani diğer adıyla orta bir pek başarısız,uyumsuz olur genel üzerinde. kendini bozmayan hiç bozmaz zaten efendim,onlar hayatta başarılı olanlardır.
6. sınıfın değil de 7. sınıfın zorluğu ve 8. sınıfın sbs hazırlıkları nedeniyle olan zorluğu artık varolandır. 6. sınıf yeni sınıf, kendini bir şey sanma, büyüdüğünü düşünme dönemidir sadece.
ilkokulun 5 sene sürdüğü ve sonraki sınıfların ilköğretim ismi altında değerlendirildiği gerçeği göz önüne alınıp, üstüne bir de "en zor sınıf henüz tecrübe edilmemiş olandır" yaklaşımının sosunu eklediğiniz zaman son derece doğru olan önerme.