hiç hoş olmayan hatıralardır. ilkokul öğretmenim-ziraat mühendisi- matematikten beş almayanları beden eğitimi dersine çıkartmayıp bizi karanlık sınıfta bekletmişti. birde beni 2.sınıfta yanağımdan öpen furkan adlı çocuğu bahçeye gönderip bak bakalım nasıl eğleniyorlar yaa demişti.
(bkz: kartal duruşu)
adı bu muydu net hatırlamıyorum da gerçi. tenisteki temel duruşa benziyor aslen. sırtın dümdüz olması gerekiyor. eller de yere paralel şekilde iki yandan arkaya doğru sarkıtılıyor. küçükken pek güzel yapardım, orta okulda filan. yarım saat boyunca mal gibi böyle beklediğimi biliyorum ya insafsız kadın(hoca). çok korkuyordum kadından, yeni doğum yapmıştı, sinirliydi.
Beden eğitimi dersinin 3. Ve 4. ders olması tam bir izdihamdır . Kızlar külotlu çoraplarını çıkarsalar zaman kaybı . Çıkarmasalar üstüne şortlarını giyseler ; şortun ağ kısmının büzüşmesi tam bir çile olur . Son iki ders beden eğitimiyse işte ozaman mutluluk çok yakındır .
Birde beden eğitimi dersin de giyecek kıyafeti olmayan arkadaşlarım vardı , çocuktuk anlamazdık ama şimdi anlıyor ve üzülüyorum . Kıyafeti olmayanlar nöbetçi olurdu . Dışarı çıkmazlardı .
beden öğretmeninin sadece dönem başlarında yaptırdığı sağa dön, sola dön hareketleri, sonra da bütün yıl bizi serbest bırakıp yan gelip yatması, sinirlendiği zaman bahçedeki çöpleri toplatması ve zaten işlemediği derse kıyafetsiz gelen öğrenciye bağırıp çağırması.
nisan-mayıs aylarında 19 mayıs'a hazırlık olarak yapılan süpersonik(!) el kol hareketlerinin bitmek bilmez provaları esnasında bir hareketi hatalı yapınca şerefsiz bedencinin kız arkadaşlarının ortasında "oğlum sünnetli misin" diye hakaret etmesi...
evet büyüdüm üniversiteyi bitirdim öğretmen oldum ama hala bedencilere gıcığımdır ve öğretmenleri -cı, -ci ekiyle sıfatlandıranlara kızarım ama hala inadına bedenci!
edit: ilkokulmuş yazıyormuş ya. o sinirle bunu bile fark etmeden lise hatıramı yazmışım. nası bi bedenciyse haaamınaaaaa