can sıkıntısı oldugunda kalemi kalem traşı alıp çöp kutusunun oraya gidip dersin yarısını orda sınıftaki arkadasları izleyip laf atıp türlü şebeklikler yaparak geçirmek..
sınıfımızdaki bir kız, öğretmen tahtaya yazı yazarken çantasını alıp kapıya doğru koşmaya başlaması ve merdivenlere ulaşamadan öğretmen tarafından yakalanması ilkokul a dair hatırladığım bir kaç detaydan biridir. ama güzeldi be sözlük.
- ögretmenin sinifa girince "off yine kokutmussunuz" demesi. *
- gargara yapmak. sinifa getirilen iki büyük kova etrafinda toplanmis 10 civari cocuk, evden getirilen bardaklara ögretmen tarafindan doldurulmus garip sivi ve akebinde bütün sinifin gargara yapip ayni kovaya tükürmesi/cikartmasi. o neydi be öyle iyyhhhh.. aylarca sürmüstü o. kabus!
- bit kontrolü. bi arkadasin annesi tarafindan düzenli araliklarla yapilirdi.
- asi olmak. neresi komik demeyin. sinifa gelen saglik ekibi önceki asinin tutup tutmadigini kontrol ederler. iclerinden sectiklerini tahtaya cikarirlar. tahtaya cikanlar kivranmaktadir korkudan. vee o da ne ! yerlerinde kalanlara asi yapmaya baslarlar. mutluluktan dört küse oluruz. *
- hayat bilgisi dersinde yasinizdan beklenmeyecek uzunluktaki konuyu ve yaziyi sinifin önünde anlatmak. ögretmenin cok begenmesi ve etkilenmesi. diger sinifin hocasini da cagirip hadi bi daha anlat demesi. o kadar uzundu ki, bu talep üzerine kisa süreli bi sok yasadigimi hatirliyorum.
benim için en güzel detay, hep birlikte çöp kutusunun yanına gidip, kalemtraşla kalem açmak dışında her şeyi yaptığımız zamanlardır. en az 6 kişi varız ve hep birlikte konuşuyoruz, öğretmenimizin bize kızmasını bekliyoruz.
kış günleri yaklaşınca çocuk kat ve kat giydirilir. en üste de şişme bir gocuk. atkı çocuğun nefes almasını imkansız hale getirinceye kadar sıkılmıştır. en son kapşonda kafaya geçirilip salınır okula. hareket etmek imkansıza yakın. karşıya geçmeden önce çocuk sağa sola bakmak için toptan döner boyun dönmüyor ki ne yapsın. tek düşüncesi sınıfına varıp üzerindeki lanetten kurtulmaktır. nihayetinde sınıfa ulaşır velet. annesinin tek başına giydirdiği çocuğu * 4 kişi güç bela soyar. bence çok komiktir bu hal.
ilkokulda annemi çok özlerdim. beslenme teneffüsünde annemin mis kokulu tostunu yemek ve koyduğu meyve suyunu içmek biraz olsun rahatlatırdı beni. kötü geçen okul günlerinde ise; beslenme saatlerinde hem ağlar hem de o nefis tostu yerdim... kokusu, tadı hala aklımdadır.
simit oynamak . simiiiiiit diye koşuşturup , nefes yetene kadar birini ebelemek yada ölümüne dayak yemek .
koca bir okul bahçesinden dayak yemek .
çok saçma bir oyundu ama eğlenceliydi lan .
defter sayfalarının kenarları kıvrılmasın diye ataç kullanmak.
günün 2. teneffüs saatinde beslenme saati uygulamak.
abaküs,sayı fasulyesi vb. materyaller ile saymayı öğrenmek.
ali'nin neden ata baktığını bir türlü anlamamak.
-öğretmenin küçük nmut'u tahtaya çıkartıp kafasına yumruk atması.(her gün istisnasız) buna karşılık nmut'un inat edip sene boyu ödev yapmaması.
-6. sınıfa geçerken dayakçı öğretmenden kurtulacağı için sevinirken birden tüm arkadaşların ağladığını görüp kendini sıkarak ağlamaya başlamak.
-arkadaşının kafasına saklanıp taş atmak.(psikopat etmesin allah kimseyi)
-kartopu savaşında kar yerine buz atmak. akabinde karşı takımın yarısının ağlayarak oyunu bırakması ve nmut'un gururlanarak olay yerinden uzaklaşması.
-öğretmenlerin oturduğu sandalyelerden birini çalıp kendi sıranla değiştirmek.
sıra arkadaşıyla şakalaşayım derken onu itmek, yere düşürmek akabinde kafasını nasıl oluyorsa sıranın altındaki parmak kalınlığındaki sıra çivisine sokması.. ilerleyen günlerde de yarılan kafanın bandını çıkarıp içine parmak sokmak..evet inanılması güç ama kişi ve kurumlar gerçektir.
evet abi paso gülüyorduk biz. 5 sene güldük 5! boru değil. ondan ben böyle oldum... diğerleri de çok normal değil geçen sene öss den 1 gün öce toplandık işte stres atma ayağına falan. yine güldük. öyle işte ya. üff...