ilköğretim 3. Sınıfta iken bir Zehra hocamız vardı. Sürekli telefonda konuşurdu nişanlı idi. Dersi bana anlattırıyordu. Böyle hiç unutmam bir gün sınıfı süslüyor 29 Ekim için falan, bana hayat bilgisi anlat dersini anlattırıyordu. Atatürk ün hayatını anlatırken Atatürk ün doğduğu şehir bugün hangi ülkede diye sordum diye kadın bravo demek için sıranın üstünde döneyim derken yere düşmüştü.
ilkokul da hep arkadaşlarımla ogretmenimizi korkuturduk. Kapinin yanına sirayla dizilir öğretmen girince aniden bağırırdık. Birgun biz yine bunu yapalım dedik dizildik kapının yanına öğretmen yok yarım saattir gelmiyor. sonra aniden bı girdi sınıfa herkes korktu filan kapıya bakarken dalan arkadaşım aniden işemeye başladı sonra işte sınıf çiş koktu oda parfümü filan herşeyi dayadık öğretmen çocuğa sövdü içinden ama dışına da duyuluyordu öğretmen manyak bir öğretmendi zaten 1. Sınıfta sıra dayağı yemek nedir işte sonra çocuğun annesi babası da dövdü çocuka acıdım ama haketti bunları işte sıra dayağı muhteşemdi herkes zevk aldı tabi yanaklar kızarınca anneler merak etti ve okula geldiler öğretmenin yanaklarını kızarttılar lafları ile öğretmende akıllandı o günden sonra bı çocuk vardı okuma yazma öğrenemiyordu bir türlü ona bi tokat atmıştı çocuk yere düşmüştü işte birçok anı anlattım.
Beni kahkahalara boğan detaylardır.
ilkokulun ilk zamanları öyle hırçındım ki yeni sünnet olmuş bir çocuğa tekme basıp, sevmediğim bir kızın kafasına da çöp tenekesini geçirmiştim. Bir de sürekli yanımdaki çocuğun matarasındaki meyve suyunu içerdim sesini çıkarmazdı.
Okuduğum okulla evimiz çok yakındı yürüme mesafesinde. Öğle arasında eve gelir zil çalmasına yakın geri giderdim. Bi gün zilin çalmasıyla sınıftan çıktım evin yolunu tuttum. Bi güzel yayıldım eve gelip. Annemin saate bakınca beni uyarmasıyla kafama dank etti tabi. Meğer tenefüs zamanını öğle arası zamanı sanmışım okuldan bi güzel çıkmışım. Dur sen nereye gidiyorsun diyen de yok. Sonra yine okul yolunu tuttum fakat en kötüsü o dalgınlıkla okula terlik giyip gitmişim ve bunu okulda fark etmiştim.
Komik degil de akla gelince gülümseten bir detaydan bahsedeyim.
Okulu zamanında tam gün olanlar anlar, 12 de çıkardım okuldan ev okul arası yürüyerek 15 dakika falan iste. Havanin da yağmurlu olduğunu hatırlıyorum nereseyse hep.
Atkımı bağlar koşa koşa eve gelirdim yolda gelirken annemin patates kizarttigini düşünerek daha da hızlanirdim.
Şimdi aileme 11 saat uzaklıkta oturuyorum ve direkt uçuş yok. Hayat bazen biraz acımasız degil mi.
Allah başımızdan eksik etmesin.
ortaokulda türkçeci ödev olarak "zamanı iyi kullanmak." konulu gazete küpürü bulup getirin diye saçma salak bir ödev vermişti. ben ise içimden koca bir "la bi git." çektim biz 10lu yaşlardaki bebeler gazeteci miyiz ulan nereden bulacağız ?
bizim bebelerse (çok mu mal yoksa çok mu uyanık olduklarından mıdır bilemedim.) nerede gazete küpürü varsa kesip getirmişler, binbir çeşit.
bizde sınıfın ödev kontrolcüsü vardı ve bana da bastı eksiyi, pek çok kişiye ise çatır çutur artıyı.
sonra hoca derste dedi ki "ama ben zamanı iyi değerlendirmek ile ilgili istemiştim."
gel gör ki herkesin artısı da yerinde kaldı, bu da trajikomik bir anımdır.
3 yil ciktigim bi cocuk vardi ve sevgililer gunu yilbasi dogum gunu birbirimize hediyeler alirdik bana gul falan alirdi sadece 1 kere falan el ele tutusmusuzdur. Sarilmadik bile hic. Aq komik ya.
tuvaletten ciktiktan sonra önlügumun arka etegi kilotlu corabimin icine sıkısmıs. tum okulu ogun oyle dolastimda cikista haberim olmustu. ne acilar var ya
Günlerden bir gün öğretmen kızlara ben gelene kadar kimse sınıftan çıkmasın diye talimat verip gitmiş. Bu salaklar 7 kişi kapıya yapıştı kimse açamasın diye. Öğretmen geldi ona da açmıyor beyinsizler. Bizde gittik öğretmen geldi kapıyı açın diye bunları ordan çekmeye çalıştık. Böyle olunca onlar daha sıkı sarıldı kapıya. Sonra öğretmen kapının ardında “eeeh. Sikerler.” Demiş olacak ki bi kaktırdı kapıyı kapı ardınaca açıldı. Sonra hepimizi sıraya dizip cetvelle dövmüştü.
Bu komik değilmiş lan o kadar da yazdıydım. Silmeye kıyamadım belki komik bulan olur.
okulun ilk haftası öğretmenimiz gelmemişti. sınıfın çoğu 'anne beni bırakma' diye hüngür hüngür ağlarken ben 'anne git şuradan herkese beni rezil ettin!' diye ağlamıştım.
Bir gün dersteyiz ben en arkada oturuyorum. Önlerden iki çocuk bir silgiyi birbirine atarken nasıl olduysa benim ayaklarımın dibine düştü silgi. Aldım elime o dedi bana ver o dedi bana ver. Tamam dedim silgiyi çocuğa attım ama önündeki kızın kafasına çarptı. Kız örtmenim biri kafama silgi attııaağağğaııa. Diye ağladı. Ben hatırladıkça gülerim.
bizim öğretmenimiz gazete okuma alışkanlığı kazanalım diye her haftanın belli günleri için en az üç tane gazete küpürü kesip götürmemizi ve sınıf içinde bunları okuyup arkadaşlarla tartışmamızı isterdi.
çok masum ve faydalı bir ödev aslında. fakat ben genelde cinayet ya da ölüm haberleri götürüyordum. çünkü sebebini bilemiyorum.
şimdilerde ruh sağlığım yerinde, problem yok. gazeteyi de bütün olarak okuyorum. fakat gerilim ve korku filmlerini hala çok seviyorum.
selamlar, esenlikler.
Suluğu boyuna asıp taşımak ve suluğun akıtması sonucu önlüğün ıslanması. 5.sınıfa kadar önlüğümün önü hep ıslak gezdim. Her aldığım suluk akıtıyordu. Lanet.
öğretmen sınıfa girdiğinde herkes öğretmenim çok güzelsiniz, hocam harikasınız diye iltifat ederken, ayhan diye bir hırço bokum gibisin dedi.
sınıfta bir an garip bir sessizlik herkes Ayhan'a bakıyor.
hoca garip garip Ayhan'a bakarak oğlum sıçta güzellik yarışmasına gönderelim o zaman dedi.
hoca espri yapmıştı belli ancak kimse anlamadı.
kısa bir sessizlikten sonra hoca konuya girdi ve derse başladı.
yaşım 18 olduğunda ne demek istediğini anladım ve yuvarlanarak güldüm amk!
1. Sınıfta bir kız arkadaşım lavaboya gitmek için parmak kaldırmıştı. Öğretmen de soruyu çözmek istediğini zannederek onu tahtaya almıştı. Ordan sonrası malum zaten. Kız ama öğretmenim dedi ve bıraktı. Bütün sınıfın ortasında olan oldu hatırladıkça güler bayılırım.
