başarılı başarısız diye sıraları ayırmalar. tahtaya çıkarıp cetvelle vurmalar. ve daha nicelerini yaşadık.
cezanın ne olduğu önemli değil. karşındaki sana karşılık veremeyecek kadar küçükse öğretmen aciz, acınacak haldedir.
şimdiki aklım olsa asla sessiz kalmazdım dediğim cezalardır.
soruya cevap veremeyenin kafasında sınıfın saatini parçalama. sonra tabi öğrenci, kafasında kırılan cam nedeniyle hastaneye götürüldü. elbette benim başıma hiç helmedi böyle bir ceza, zekamız normalin üzerindeydi çok şükür. beni severdi hocam ya, hatırladım şimdi gözlerim doldu. kimbilir napıyor şimdi. yaşlanmıştır kadın.
4.sınıfta beni tuvalete göndermemişti...
son ders bütün sınıfın önünde sıraya vura vura patır patır diye zıçmak nedir bilirmisiniz. yazar kardeşlerim...
tamam dayağa karşıyız ama herkes kendine baksın önce;
hep öğretmenler suclu öğrencilerin ve onu terbiye eden(edemeyen) ailelerin hiç kabahatı yok zaten.
ilkokul yıllarım size göre, aslında yaşadığımız türkiyeye göre çok eski. adalet hocam vardı. pek yaramaz talebe değildim. aslında uslu durmak ne demek onu bile bilmiyordum. uslu dur maszn dendiğini hatırlamıyorum. usluyu bilmeyen haylazlığı da bilmezdi elbet. öğretinin diyalektiği. her şeyi zıddıyla bilmek bağlamı.
çocuktuk, çocukluk yapardık bütün çocuklar gibi. masumiyet yılları. saygıda kusur etmezdik. saygısızlık görmemiştik. evde okulda çok neşeli, gırgır değildi belki hayatımız, ama minik şeylerden mutlu olurduk çocuksu. konik çikolatalar vardı, baston saplı. bazı sabahlar yatağın bir köşesinde, unutulmuş güya. koşarak, zıplayarak giderdim okula, hatıralar.
kavga gürültü yok ya, aşka vakit kalırdı çokça. aşk dediğim masum, çocukça.
yakan top oynardık teneffüslerde. kızın biri usulca atardı topu, yakmamacasına, hani devr-i saadette mendil düşürürdü ya kadınlar, kızlar masumca, fettan; tıpkı onun gibi aşık oluverirdim kıza. günler geceler kukumav kuşu.
ta ki, bir başka kız, sırada sana göz ucuyla bakana kadar. hayda yeni bir aşk başlar, yakan top hatıra.
çocuğuz ama büyümeye mahkum. yıllar yılları kovaladı, masumiyet şimdi müzelik.
--spoiler--
beden eğitimi sırasında futbol maçı yaptıran ve kendi de gaza gelmiş şekilde oynayan hoca, maçtaki iki öğrencinin el pişirmece oynadığını görüp kızarak yanlarına gider. "ne yapıyorsunuz?" deyip birini karşısına alır, "hadi nasıl oynuyorsun göster?" diye sorar. çocukcağız hocayla da oynayacağını sanıp oyunu göstermeye çalışır, ama hoca oyun gereği eline vurmaya çalışacağını sanıp kendini ona göre hazırlayan çocuğa feyk atıp çocuğun yanağına hayvani bir şamar atar.
--spoiler--
önce teneffüs cezası veriyordu tenefüste dışarıya çıkmamız yasaktı, hadi onu anlarım, bir haylazlık etmişizdir, verdiği ödevi yapamışızdır tamam, ama nöbetçi öğretmen geldiğinde, "siz niye tenefüse çıkmıyorsunuz?" iye sorduğunda "cezalıyız" dedim, vay sen misin diyen, yok "biz ders çalışıyoruz", yok "canım istemiyor" diyecekmişim ama "öğretmen bize ceza verdi" demeyecek mişim, bir araba dayak yedim...
şimdi seneler sonra buraya yazıyorum, "o gün bizim teneffüs hakkımızı ceza adı altında elimizden almış, gasp etmiştir..."
yazmak için sol elini kullanan öğrencilerin sol kolunu arkadan bağlamak ve tepesine kontrol etmek için sebahat tuncel'in ilkokuldaki haline benzeyen bir kız dikmek. böyle bir eziyet olamaz. burhanettin hoca yaşıyorsan götüne koymayı borç bilirim.
(bkz: büyük e yaz samet) hiç bir ceza bu samet'e yapılan kadar ağır olamaz. akp hükümetinin yaptğı değişikliklerle eğitim sistemi zıvadan çıktı.hayvan bakıcısı ücretli öğretmen olursa bu ülkede herşey olur.http://www.personelmeb.ne...-sinif-ogretmeni-oldu.htm . eski elleri ayakları öpülesi öğretmenleri şimdilerde çok arar olduk. hergün ceza verse razıyım.