muhtemelen hepsi paket oldu...ortaolkul öğretmenimle aynı semtte oturuyoruz bin yıldır. dede olmasına rağmen rutin sabah koşucusu bu adam.
hiç sevmedim onları, halen de sevmem.
isimleri ve fotoğrafları aklımda hepsinin...
sınıfın hepsi içten içe gıcık alır ama dıştan sever yağcılık yapardı. bende en arka sırada sessizce oturur sınıftaki kızına sınavlarda ve derslerde daha çok üzerine düşmesini izler çocuk aklıyla gıcıklanırdım. hiçbir öğretmen çocuğunu ders verdiği sınıfa düşmesini sağlamamalı. hem kendi çocuğuna hem de diğer öğrencilere zarar. öğretmen ne kadar adil olmaya çalışsa bile bunu başaramaz her zaman. bizimki hep başardığını söyler ama hiç başaramazdı o ayrı.
Hem okumayı, yazmayı hem karakterli ve saygılı biri olmayı öğretmiş unutulmaz insan.
Bana çok şey katmıştı. Bu yılın başında vefat ettiğini öğrendim. Huzur içinde uyusun.
şansım mı diyeyim şanssızlığım mı biledim.
peder de matematik ruhlu bir adamdı. ilkokul öğretmenim de.
aga günde 5 ders vardı. 5 dersin 5 i de matematikti.
böyle bişey olabilir mi?
anlatmayı sevdiğim bir anım var kendisiyle ilgili.
şimdi bunun kırtasiyesi var. bizim dükkanda yakınında. ben arada gidiyorum hiç bişey demeden kırtasiyeye giriyorum. kitaplara bakıyorum sonra çıkıyorum. o da biiey konuşmuyor. önünde bişeyler okuyor falan.
bi gün gene gittim. ortaokul çocuğuna ders veriyor. çocuğu tanıyorum. orta ikiye gidiyor. biz 4 deyiz o zaman ilkokul 4.
çocuğa bi soru verdi. çocuk çözmeye calışıyor.
bana al sen de çöz dedi.
soru denklemle falan çözülebilecek bi soru. biz denklem bilmiyoruz daha.
okudum soruyu havuz problemi tarzında bişey ama tam havuz problemi mi hatırlamıyorum.
başladım ilkokul problem çözme tekniği ile çözmeye. bişey çıkarttım ama emin değilim. dedim ki çözemedim.
baktı. çözmüşün dedi.
o kadar ileri bir matematik kafası oluşturmuştu ki bizde muhakeme yeteneğimizle çok karışık problemleri çözebiliyorduk.
bi tek ben değl sınıfın en az yarısı böyleydi.
gene diyorum günde 5 saat ders var 5 i de matematik. diğer dersleri eve ödev verirdi. sosyalden şu konuyu okuyun. fenden şu konuyu okuyun. o kadar. okurduk. o kadar da dürüsttük ve de öğrenirdik. çünkü o derslerin sınavlarından aldığımız notlar da çok iyiydi.
geçenlerde internette bir resmine denk geldim. yeminle yüzünden zeka fışkıran bir insan. bakarken saygı duyasım geldi.
anne baba'dan sonra öğrettiği şeyler ve size olan davranışı ile gelecek bir döneme kadar hayatınıza yön vermiş olacak önemli kişidir. benim ilk ilkokul öğretmenim beni okuldan soğutmuştu. 1 senemi onun yüzünden heba etmiştim. o bana değil aslında aileme takmıştı. sanki ne varsa kurban olsun. hakkımı helal etmiyorum demiyorum, allah'a havale ediyorum. ama ikinci öğretmenim melek gibiydi. onun sayesinde okulu sevmiştim. eğer hayatta ise ki en son aldığım bilgiye göre hayatta, allah uzun ömür versin.
Ders çalışmadığım için hemen hemen her gün döverdi lan.. kesinlikle yaramazlıktan değildi.. aralıksız 5 yıl. küçük çocuk sürekli dövülür mü lan! hey gidi. ilkokul öğretmeni çok önemli beyler. 25 yaşındayım ama halen etkilerini görebiliyorum hayatımda. Sanırım bu etkiler yıllar boyu devam edecek gibi görünüyor..
önce allah rahmet eylesin sonra da öğretmenim fırtına gibi bişeydin sen.
sivaslı ki sivas la ilginç bir bağım vardır. dedem sivas divriği ince minare medresesinden mezun eski bir mektep hocası. osmanlıdan maaşlı falan. kayıtlı kuyutlu.
neyse yani sülalenin eğitim öğretim hayatında sivas ın büyülü bir yeri var.
bi misal daha vereyim. bir yakınım sivas cumhuriyet üniversitesi de okudu neyse.
gelelim hikmet öğretmenime.
duruş ciddi mi ciddi ama itici değil.
okula başlaycağım sene. anneannemin yanındayım ve anneannem beni çok sevdiği için geç göndermiş istanbul a. o yüzden uzaktaki bir ilkokulda başladım. ilk sene orda geçti.
2.sene yakındaki okula gidicem. hikmet hoca nın kırtasiye ile bizim dükkan komşu. pederle arkadaşlar ama gayette ciddiler.
peder demiş bizim çocuğu senin sınıfa al. peder esnaf tabi. insan sarrafı. adamı tanımış.
hocam demiş ki kusura bakma durumu iyi değilse alamam. sınıfımın seviyesi hayli yukarıda.
gelsin ayaküstü bi sınav yapıp durumunu göreyim.
neyse peder beni yolladı kırtasiyeye. hoca bi hikaye kitabı tutuşturdu elime. açtı bi yerç oku dedi. peh benim için okumak ne ki. açtım cayır cayır, noktasına virgülüne dikkat ederek okudum.
hikaye bile aklımda. kulağı duymayan bi kız, demiryolunda mantar topluyor ve o ara tren geliyor. kardeşi bağırarak kıza haber vermeye çalışıyor falan. neyse okuduk. sonra bi kaç ufak toplama çıkarma sordu. velhasıl kelam. sınıfına girmeye hak kazandık.
gidiyorum geliyorum okula falan. matematikten yazılı olduk. 5 üzerinden 4 almışım. aneee, peder ağzıma s.car, neden 5 almadın diye. haberi olur çünkü o zaman sınav kağıtlarını götürüp evde velinin imzasını attırıp hocaya geri veriyosun.
parmak kaldırdım. hocam ben 4 almışım, 5 almam lazım diye. dedi ki tamam kalak tahtaya ama bilemezsen 2 veririm. tamam dedim.
kalktım. soruyu yaptım. artık 5 yaptımı hatırlamıyorum ama olayı pedere anlatmış. peder afferin dedi. hep böyle ol. lan bizim pederden aferin almak ne demek. acaip motive oldum.
artık sınıfta hoca ne sorsa ben cevaplıyorum. sorduğu matematik problemlerini hemen çözüp
koşup gidip gösteriyorum. adam bizi yarıştırıyor. ilk çözeni ilan ediyor falanca çözdü diye ve tahtaya kaldırıp ona çözdürüyor. sınıfta bi kız var onla yarışıyoruz. ayıptır söylemesi genelde ben gömçürüyorum kıza.
neyse gel zaman git zaman sınıfın lideri olduk. ayrıca hocanın ne zaman dışarıda işi olsa bana güvendiği için beni gönderiyor.
bigün, 4 sınıf falan galiba. kitaplık için para toplandı. hoca bana dedi ki al bu paraları sende kalsın. getirmeyenler de getirince gidip kitap alıncak. lan şimdi paralar bozuk, ayrıca ya kaybedersem korkusu var. dedim ben almam. kaybeder,m falan. velhasıl almadım.
ben konu kapandı sanıyorum. 5. sınıfta başkan secilecek. ben de aday oldum ve sınıfın baskın adamı olduğum için çoğunluk bana oy verdi çünkü biliyorlar ki vermeyen olursa ya matematik çalıştırmıycam ya kurtarmaç oynarken takımıma almıycam. cezası var yanii zuhahaha. tabi çocukluk işte. belli bi yaştan sonra çok demokratik bir adam oldum. iyi ki de olmuşum.
neyse verilen oylar tahtada belli yani. hoca izliyor karışmıyor hiç. ben seçildim ya sınıf tarafından bekliyorum hoca başkansın desin diye. aneee adam demez mi. sen seçildin ama
seni başkan yapmıycam. benim rakibim olan kızın ismini söyledi. o olacak dedi.
ben tabi bozum bozum bozuğum. korkarak ta olsa ama ben seçildim dedim. adam paaat o parayı almamam konusu söyleyip işine geleni yapıyor, işine gelmeyeni yapmıyorsun ama dedi. ve başkanlığımı bana vermedi.
bu olay ilginçtir. şu açıdan ilginç. bütün iş hayatımda, beni çok seven, takdir eden, kendisine çok faydalı olduğum amirlerim, benim yükselmem söz konusu olduğunda hep taş koydular ama hep. istisnasız. gerçi benim gibi adama koyar mı, çoğunlukla aştım. onları. aşamadığımda, işyeri değiştirdim gene aştım.
mesela müdür yapmıyolardı beni. lan yerine geldiğim adam müdür. adamı kovmuşunuz. ben gelmişim acaip başarılar göstermişim. patronlardan yönetim kurullarından, benim gelmemden sonraki ilerleme ve düzelmelerden dolayı takdir almışınız. o kadar söylediğim halde beni müdür yapmıyosunuz. öyle insanlar öğretti bana sikerim lan işinizi gücünüzü demeyi, gittim başka yerlerde müdür oldum. çok mu iyi yaptım bilmiyorum. zaten daha sonra da maaşlı işleri bıraktım saldım kendimi, iş okyanusuna.
neyse, dönelim hocama, süper adamdı cidden. işimiz gücümüz matematikti. varsa yoksa prpblem çöz.
bigün dükkandayım. arada hocanın kırtasiyesine de gidip yeni hikaye kitabı geldi mi diye bakıyorum. o gün baktım. bi çocuğa özel ders veriyor. ortaokullu. çocuk soruyu yapamıyor.
bana gel dedi. çöz şunu dedi. çözemem o ortaokul sorusu dedi. çöz dedi. aldım kalemi. anee baktım bizim problemler gibi. bişeyler yaptım çözdüm ama yanlış galiba dedim bıraktım. baktı. çözmüşün ya dedi. sonuçtan emin değildim ama olmuş demek.
yani adam bizi o kadar sağlam yetiştirdiydi.
bigün gene sınıfta herkese soruyor ne olacaksın diye. söylüyor millet. rahatca oturyor yerine. bende kalktım rahat bi şekilde pilot olucam dedim. anaaaam sen misin bunu diyen.
pilot olacağına o uçakları yapan mühendis ol. pilotluk neymiş diye iyi bi benzetti. daha bi sürü şey de söyledi.
lan iyi de herkes istediğini söyledi. bişey demedin. bana ne kızıyon. el kadar çocuğa bu kadar yüklenilir mi?
sonuç?
adamın dediği oldu iyi mi? miyendiz olduk.
kendisi, o kadar başarıma, müfettiş geldiğinde hep beni öne sürmesine, her alışverişine beni göndermesine rağmen bana en ufak yumuşaklık göstermemiştir. bunu da anlamamışımdır. amaaaaaaaaa beynimin, çalışma tarzımın oluşmasında en az babam kadar etkisi olmuştur.
yeri cennet olsun.
not: bu entrynin egosal öğeler taşıdığı düşünülse de sadece bir anı aktarmasıdır. o gözle okuna.
Sevdiğim bir ilkokul öğretmenim olmasını çok isterdim gerçekten. Ama sevmezdim kendisini. Hem okuldan soğudum sayesinde, hem de 5 yıl katlandım. Bana okumayı, yazmayı öğretti diye sevmek zorunda değilim onu.
4. Sınıfa gidiyordum. Hiç unutmam. O zamanlar tahtaya çağırıp öğretmen sözlü yapardı. O gün beni çağırdı. Istanbul' un fethinin nedenlerini sormustu. Bilemedim. O güne kadar kimseyi dövdüğünü hatırlamam. Tüm sınıfın önünde yanağına üç tokat attı. Attığı yerden ateş fışkırıyordu sanki. Canım çok yanmış ve ağlamıştım. Tüm arkadaşlarım da bana bakmış, kimbilir ne düşünmüşlerdi.
O güne kadar hiçbir yaramazlığım, saygısızlığım olmamıştı. Sonraki senede de olmadı. Sessiz sakin bir çocuktum. Konuşkan da değildim. Sınıfın düzenini bozacak bir davranışım da olmadı.
Öğretmenler gününde ona hediye almak için babamdan bir ton laf işittikten sonra para almış, bir zuccaciyeciye gidip büyük camdan bir şekerlik almıştım. Normalde hiç harçlık bile almazdım. Ama o hediyeyi alıp vermeyi çok istemiştim. Keşke almasaymışım...
Mezun olduktan sonra yolda sadece bir kez gördüm. Yüzüme uzun uzun baktı. Bir selam bir tebessüm bekledi benden . Gülmedim, gülemedim. Ne zaman ilkokul öğretmeni dense aklıma o gün gelir. Haksız yere attığı o üç tokadın acısı çıksın isterim ondan.
Öğretmen olmama sebep olan öğretmenim.Aynı şehirde yaşamımıza rağmen yavşak oğlu yüzünden kadına ulaşamadım.Benim için çok değerli şu an 70 ki yaşlarda olan ve umarım bir gün onu görüp gururla ona öğretmen olduğumu söyleme şansım olur.
6 yaşındaki bir çocuğu hayattan soğutan kişidir benim için.
Bu nedenle ilkokul öğretmenini sevenlere, öğrencilik hayatım boyunca şaşırarak bakmışımdır. Ama şu an onlara imreniyorum.
Benim için sevilmeyendir. Şu an belki de ölmüştür. Ama zerrece üzülmedigim insandır. Elime verseler bir kaşık suda boğsam yine hırsımı alamayacağım kişidir.
Gece gece aklıma geldi.Adamı hiç arayıp sormadım.Zaten 50 yaşını geçmişti emekli olacaktı en son bizi okutuyordu yanlış hatirlamiyorsam.Hayatta olup olmadığını bile bilmiyorum.En kısa zamanda ilkokula gidip arşivden falan bir çaresine bakıp bulmayı umut ediyorum.Umarım bulmayı basaririm. Çok iyi bir insandı.Insallah başına kötü bir şey gelmemiştir.
Herkese ilkokul çocuğuymuş gibi davranan bu yüzden de itici olan tiplerdir. Eskiden mahkemede şahitlik bile yaptırmazlarmış bunlara çocuklaştıkları için.
insanı öğrenim faaliyetinde şekillendirmeye başlayan ilk insandır.
bu sebepten önemi büyüktür.
iyi başlanmışsa devamı da büyük ihtimalle iyi gelir.
kötüsü ise insanı başta öğrenme arzusundan, sonra hayattan koparır.