iLKOKUL BiRiNCi SINIFTAYIM..yerli malı haftası kapsamında düzenlenen etkinlikte, ben ve bizim sınıftaki bazı çocuklara meyve olma görevi verildi. görevimiz; yüzlerimize, olduğumuz meyvenin BiR maskeSiNi takmak ve sahnede meyve hakkında kısa bilgileri vermek. ben armut oldum.
hazırlık kapsamında maske yapacağız annemle. annem, evde hazır duran canavarlı maskenin arkasına bir armut resmi çizme fikrini ortaya attı. öyle de yaptık...gösteri sıram geldi ve sunucunun \" sırada armutt\" anonsu akabinde sahneye çıktım. o an seyirciler kahkahaya boğuldu. ne olduğunu anlayamadan bir öğretmen gelip maskemi düzeltti. meğer maskeyi, canavarlı yüzü öne gelecek şekilde takarak çıkmışım sahneye. tabii bu olay beni bayağı bir etkiledi. okula gitmek istemedim..
geçmişte yaşadığım bu psikolojik travmanın etkisini hala üzerimde taşırım.
Çarpım tablosunun ezberlenmesi benim bunda başarılı olamamam defalarca bu duruma mecbur kalmam o yaştaki bi bebenin kafasinda oyunlar ucusmali iken rakamlara ne gerek varsa.
din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenime sözlük fırlatmam ve sınıfı terk etmem. evet oldukça garip fakat arkadaşlarımın benimle uğraşması üstüne bir de öğretmenin beni azarlaması ilkokuldaki halimin fena halde damarına basmış olsa gerek.
edit: sonradan özür diledim tabii, birkaç hafta sonracık.
edit2: sözlük tam suratına gelmişti. çikolata kokan bir sözlüğüm vardı.
Sınıf ögretmenimizin(öğretmen denilirse eğer) hepimizi el ele tutuşturup elimizi kalbimize koydurarak cennet mi cehennem mi kapısında olduğumuzu görmemizi istiyordu. Bu psikolojiyle 3 yıl eğitim gördük daha sonradan sınıftan bir kaç arkadaşımla okul müdürüne şikayet ettik okuldan atıldı. Hayır Abi ne istiyorsun 10 yaşlarında ki çocuklardan.
2.sınıftayken olması lazım Matematik dersinde tahtada onda birlik yazarken r harfini yazmayı unutmuşum. Yıllarca arkadaşlarım dalga geçti hala buraya yazarken bile utanıyorum.
Kesinlikle bana okumayı ve çarpmayı öğretmeyen hocamdır.
Not alfabeyi çok şükür öğrendik de çarpım tablosunda hala sıkıntı var...
Buradan sana selam olsun sana nuri hocam.
boyum yaşıtlarıma göre uzundu haliyle sporda da iyi sayılırdım. bedenci sınıf öğretmeniyle konuşmuş beni spora yönlendirmek için kadın tüm sınıfın içinde sen beceremezsin demişti. o zamandan beri yeni bir şeye başlayacak olsam hep yapamayacağımı düşünürüm.
okul çıkışı beni almaya gelen annemi gören arkadaşlarımın 'aaa annesi baş örtülüymüş' diye tepki göstermesi daha ilk okulda bir çok sınıf arkadaşımdan soğumama neden olmuş bir travmadır. ve bu tepki ilkokulda beni, 3 yıl boyunca bitsede gitsek moduna sokmuştu. bu yaşanmışlığın asıl en ilginç yanı ise son on yılda var olduğu düşünülen bu kutuplaşmaların aslında 7'den 70'e dolaylı dolaysız her dönem var olduğu gerçeğidir. bu işin 'ying-yang' ı ise o günden sonra annemi daha çok sevdim
Aşı için gelen hemşireler. Hep nefret etmişimdir gelecekleri dönemden. Şimdi onlar yüzünden kan tahlili için kan verirken bile elim ayağım titriyor. Ardıma bakmadan kaçmak istiyorum hastaneden.
okulun ilk günü herkesin içinde tokat atıp kulağımı çeken mal hoca.. gerçi bu öğretmenlerin hepsi psikolojisi bozuk birer pislikler.. normal bir tane bile bulamazsın.
o hocaları. analarını sikin hem de. insanı eğitimden soğutmak için her yolu denediler. bazıları başardı ve okudu, orası başka mesele.
bir de cılız iki kafadar vardı. uyanık geçinen tipler işte bilirsiniz. aynı kutudan iki pipetle meyve suyu falan içerlerdi. bunlardan efendi görüneni bir keresinde benim sırama geçmemi engelleyecek bir yerde duruyordu. çekil yerime geçicem gibi bir şey söyledim. çekilmezsemli konuştuydu galiba. sonra itti kaktı bir şeyler yaptı. ben halen sakinim. sonra çüküme vurdu afedersiniz, halen sakinim. bakın halen. ayırmaya çalışan bizden iki yaş büyük ama aynı sınıfta olduğumuz iri yarı öğrenci. bu cılız bana yumruk falan sallamaya çalışıyor ama başaramıyor yanlış hatırlamıyorsam. sonra ben boştan bir salladım, gözü falan morarmıştı. annemi falan çağırdılar, annem orada durumu idare etti. olayı anlattığımda iyi yapmışsın, sana vurana sen de vur falan dedi. ama ben bir daha bana vuran herhangi birine kolay kolay vuramadım. çok zor durumda kaldığımda ancak. hep vurmak harici çözüm yolları aradım. birini zorunluluktan morarttığımda 'ooo ne dövmüş helal la' falan yorumları yapılıyordu, şişinemiyordum bile. aksine üzülüyordum. ben niye böyleyim la?
bir de ilkokul 5'e kadar karşı cinse düşman gibiydim. sonra hafif ilgi duymaya başladım. orta okulda hoşlantıya benzer bir şeyler oldu ama gidip söyleme isteği uyandıran bir durum olmadı. lisede bir kız arkadaşım olduysa da ben kendimim, bundan taviz vermem düşüncesiyle ayrılma noktasına geldik, ayrıldık. üniversitenin başlarında başkası için değişmek adına çaba göstermeyi, bunu istemeyi acziyet olarak görüyordum. şuan ise başkası ile birlikte uyum içinde yaşamak için gerekirse değişme yoluna gidilebileceğini, tek başıma bu hayatın tadını bir şekilde çıkaramayacağımı düşünüyorum. ileride çocuk istemiyorum şuan, bakalım düşüncem gelecekte değişecek mi? veya belki de dışarı taşmış bir sperm tanesi, kim bilir?
Sevdiğim kızı en yakın arkadaşımında sevdiğini öğrenince travma başlar gibi olmuştu ama sonra yine en yakın arkadaşım olmaya devam etti. çocukluk işte...
Kopya materyalimi yakalayan insancık bir ay boyunca tehtit etmiş oraya buraya getir götür yaptırmış en son benle çıkmak istediğini söylemişti (ilkokul 4) mecburen gidip ögretmene itiraf ettiydim kopyamı o sapkınla çıkcagıma. Ogünden sonra kopya çekemedim çok büyük travma.
ilkokul birinci sınıfa usulünce gidip gelirken sınıftaki psikolojisi bozuk okumayacağı taaa o zamandan belli olan kızın sınıfın en arka sırasında otururken tuvaletini tutamayıp sıranın arkasında sıcma eylemini gerceklestirmesidir efendim. bende büyük travmalara neden olmustur. üstünden 15 yıl gecmesine rağmen unutamamısımdır efendim. evet.
ilkokul 3'um bizim serviste duygu diye bi Kiz var kakul kestirmisti bende cok begendim eve gidip hemen bende kendime kestim tabi egri bugru sonra annem beni tekrar kuafore goturdu o da kiSacik birsey oldu tabi hala fotograflarda gordukce agliyorum.