ilkokulda çizilen resimlerin vazgeçilmezlerindendir. ister yaz olsun ister kış bu tüten baca her daim orda görevini yerine getirmektedir. burdan sevgili öğretmenlere sesleniyorum bu çocukların hayal dünyalarını geliştirmelerine yardım edin.
üst tarafındaki sıra dağların arasına güneşin sıkıştığı evdir.m harfinden martılar uçar pastel gökyüzünde , üzerinde muhakkak bir köprü olur 21. yüzyılda bile köprüsüz nehirlerimize inat...
belki bazen yakınlarda bir cami olur , ama muhakkak evin önünde çitler olur , yakınında bir araba olur ; her aileye 2 anahtar kampanyasını çözmüşcesine.
evler hep tek katlı olur , reel dünyada uzanan gökdelenlere nispet.evin yakınlarında bir salıncak kurulur , apartmana kısılmış çocukların hayallerini süslesin diye..
ama dikkat edersek bu tür resimlerin hiç birinde insan bulunmaz , zira o minik ellerin sahibi bile ruhunun derinliklerinde hissetmeye başlamıştır çoktan , insanın doğayı nasıl mahvettiğini , size en yakın duranların sözde gerçeği söylemek adı altında en güzel hayallerinizin içine sıçacağını keşfetmiştir o yürek bile...
evde validenin terliği , okulda öğretmenin tebeşiri , sokakta polis amcanın heybeti derken anlamıştır hep otorite aşkıyla yanıp tutuşan insanın insana hayatı zindan ettiğini...
evde yaşam belirtisi olduğunu gösteren tek işarettir duman. kapılar kapalı, camlar perdelidir. perdeler genellikle kurdeleyle bağlanmıştır. evin etrafı çitlerle çevrili bahçesinde tek bir ağaç vardır. bazen rüzgar efekti vermek isteyen öğrenci ağacı bir yöne eğik çizer, lakin nedense duman farklı yöne gitmektedir. küçüktür, ne bilsindir. hayalindeki evin önünden dere geçer, dere yukarıdaki sıradağların arasından başlar. hemen üzerinde ışıl ışıl parlayan güneş ve yanında rengi bir türlü ayarlanamayan bulutlar vardır. etrafa çizilen şeyler resim kağıdını doldurmak için yapılmış olması muhtemeldir. asıl önemli olan evdir, yuvadır. insan çizmez, hepsi evdedir, dumanı tüten evde yanan sobanın başında...
bünyeyi isyanlara sevk eden evdir. yeterdir. bir kere de duman tütmesindir. hatta evin bacası olmasındır. içerdekiler dumandan zehirlenip ölsünlerdir de bize bu azap yaşatılmasındır.
uçuşan yapraklar , tepede sapsarı eşşek kadar bir güneş , eteklerinde karlar bulunan sıradağlar , penceresinden ampül görünen bacası tüten ev , m şeklinde çizilmiş 3-5 leylek...
benim gibi resim kabiliyeti fazla olmayan insanların çoğu zaman kurtarıcısıdır. bir süre sonra alışkanlık haline gelir. hoca ne zaman resim çizilmesini istese alakalı ya da alakasız olsun hiç fark etmez, o ev illa ki kağıdın bir köşesine kondurulur. ayrıca m harfi ile çizilen kuşlar ve üçgen görünümlü dağlar da vazgeçilmezler arasında yerini alır.
bu resimlerde mutlaka bir dere gelir uzaklardan. işte entryideki evde bu derenin hemen yanı başındadır. kimse demez ki bu evin bir çocuğu olur dereye düşer ya da dere yatağı taşarda evi sel götürür diye.
vel hasıl evin yapım aşamasındaki çevre verilerine göre konumlandırılması da yanlışlarla doludur.
kaldı ki evin bacasından her mevsim duman tütüyormuş.
belkide orası bir fırın falandır.
kim bilir?