Ben kuzenimden para almayı unuttum diye yalan atarak para alıp kendi paramla birleştirip bileklik almıştım. Tamam yalan kısmı kötü, ama paranın karşılığını verdim.
Okulda koşu takımı seçmelerinin olduğu gün tüm okulda heyecan kat sayısı artmış ve bizler ise daha sümüğümüzü toplayamazken yarış heyecanına kendimizi fazlasıyla kaptırıp taso ve emzik şeker iddalarına başlamıştık bile... Kız arkadaşlarım bana benim kazanacağımdan emin olduklarını söyleyip duruyorlar ve beni gururlandırıyorlardı. Beden hocamız ilk erkeklerin yarışacağını söylediği ansa tüm gözler sınıfta yakalanbaçta beni yakalayabilen ve benden hızlı olan tek çocuğa çevrildi. Tabiki tüm kızlar gibi bende yakışıklı buluyordum onu. Amerikan kesim saçları ve okul futbol takımının kaptanı olması tüm kızların hayalini süslemesine yeterdi bile. Kızlar şimdiden onun adını bağırarak tezahurat yapmaya başlamıştı. Yarış başladı heyecandan herkes nefeslerini tutmuştu. Fakat birinci kesinlikle o değil sınıfta ondan hemen sonra iyi koşan sınıfın zeki ve inek tiplemesiydi. Herkes nerede olduğunu merak etti fakat hoca farketmemişti bile. Daha biz ne olduğunu anlamadan kızların düdüğü çalmıştı. Herkes yarışa başlamış ama ben ancak hocanın ikazı ile koşmaya başlamıştım. En geride olmama rağmen yolun yarısında liderlik bende olmuştu. Herkes yavaş yavaş yorulduğundan yavaş yavaş tek tük iki üç kişi kalmıştık. Hemen arkamdaki sinirsek ve okulun en güzel kızına birinciliği tattırmaya niyetim yoktu. Depar atmamla aramdaki mesafeyi iki katına çıkarmıştım. Tabiki çöp bidonlarına gelene kadar. Sanki bir civcivin üzerine basmışım gibi bir ağlama sesi geliyordu. Araya mesafe açtığım için hemen bidonların yanına ilerledim. işte o an amerikan kesim saçları gördüm. Ağlıyordu ve karnını tutuyordu. Yarı baygın olduğu her halinden belliydi ismini tekrarlamama rağmen bana değilde güneşe bakıyordu.Yüzünü hafifçe tokatladım. Bana odaklanabildiğinde sadece karnım diyebildi. Bir elini omzuma attığımda hocanın yanına yani bitiş çizgisine doğru sürüklemeye başladım onu. Bitiş çizgisinde sinirsek güzel çığlık attıkça daha hızlı ilerleyip gaza geldim. Sonunda hocanın yanına vardığımız an tüm çığlıklar kesildi. Ve ikimizde yere yığıldık. Revirde gözlerimizi açtığımızda ailesi ona gelecek ambulansı bekliyor benimse annem sabah kahvaltı etmezsem daha çok bayılıp ayılacağımı söyleyip duruyordu. Sonraki gün okula geldiğimde beden hocam yaptığım sportmen hareket yüzünden ikimizde koşuda koruma olarak atadı. iki gün sonra okula geldiğinde yanında annesinin yaptığı kurabiyeleri birlikte yemeği teklif etti. Şimdi ben kendi lisemde oda kendi lisesinde koşu takımı kaptanı... Arada sırada yarışlarda görüşürüz...
Her sabah ona da şu meybuzlardan almak için harçlık arttırma çabaları.
Harçlık artmıştı galiba ama kız bana uzaktı...
Belki bir gün aynı çöp kovasına açarız kalplerimizi derdim ama.
Olmayınca olmuyor.
Ben hiçbir şey yapmamışim ya o zaten ortaokulda ben ilkokuldaydim ilk hoslandindigim kişi böyleydi. O nöbetçiyken izlerdim anca. Ilkokul aşkım bile yok be zamanla da hiçbir şey değişmemis bende. Ama ilkokulda bana aşık olan biri vardi hep vururdu saçımi başımı dagitirdi ben de ağlardim.o zamanlar Pepe olsaydi Insan sevdiğini hiiiç üzeerr mi diye diye öğretirdi ona.
ilkokul 3. Sınıfa gidiyorum o zamanlar. Bir hayvanları koruma günü etkinliği var. Herkes bir hayvan taklidi yapıyor. Bende kedi oldum hoşlandığım çocuk köpek oldu diye. işte başladık taklide. Ben miyavlıyorum falan. Millet beğendi miyavlamamı o hafta geçtikten sonra da istiyolar. E bende kırmıyorum. Sonra benim cocuk bu miyavlamaları görünce benden soğumuş, en yakın arkadaşıma dedi. Yani olası bir cocukluk askı böylece bitti. Bundan sonra da kedilere karşı hep soğuk davrandım. Evet bu en acıklı hikayemdir.
Dedemlerin mahallede bir kız vardı,sene 1990ların başları,ilkokuldayım,mevsimlerden kış,tam kızla konuşuyoruz o ara benim soğuktan akan burnumdan fırt diye bir sümük akıvermesin mi,ışık hızıyla Çektim burnumu ama nafile o tek film karesi cok anlamlı oldu,tabi yıllar sonra hep güldük bu olaya.
o zamanlar bizim oralarda yazın fındık işçiliği yapmak biraz modaydı. biraz zaruri bir modaydı ama neyse. ben de gittim o yaz. hatta 13 yaşında olmama ragmen. normalde kabul etmiyolar küçük cocuklari. ama boyum uzun diye farkedilmedim. tamı tamına 43 gün çalıştık. topladığı para ise bir memurun beş günlük maaşı ya vardı ya ya yoktu. memlekete dönünce gümüşçü dükkânından çalıştığım surenin üçte ikisinin parasına denk gelen bir kolye aldım. Saadet için. ama benden dort yaş büyük olduğu için bir turlu veremedim. utanıyorum korkuyordum ve biraz da çekiniyordum. sağolsun bir arkadaşım vasıtasıyla gönderdim kendisine ve kabul etmiş. lafı uzatmadan konuyu kapatalim. verdiğim kolyeyi iki ay sonra bir kenefte elimde sallanırken sinirden yere çalıp kenefin içine düşerkenki uzumtumu bugün bile kalbimde taşırım.