Bugün callofcu nun hikayesini anlatınca aklıma gelen utanç...
1. Sınıfta okulum ile evim arasında hatrı sayılır bir mesafe olmasına rağmen kendim gider gelir eve bana ait anahtarımla girerdim. Böylesi sorumluluklar alan bir çocuğun altına kaçırmaması gerekirdi. Bazen eve dönüş yolunda altıma kaçıracak kadar sıkışır kendimi süperman olduğuma inandırırdım.
Okul değiştirdiğimde 3. Sınıftaydım. ilk günümü oldukça net hatırlıyorum. ilk iki sınıfı başka bir okulda okumuş ufak tefek sınıfın boy sıralamasında sondan üçteki sırasını ilerleyen yıllarda ısrarla koruyacak bir çocuktum. Öyle de oldum. Beden Eğitimi derslerinde uzayıp giden kuyruğun sondan üçüncü sırasında istikrarla korudum yerimi. Beden Eğitimi hocamız musa eryılmaz idi. Eski süper lig hakemi. Bana savyola derdi. Kısa bacaklı hızlı koşan Zıpır bir çocuk. Daha şimdiki boyuna bir anda geleceği yıllara çok var. Ebenin kaçanları kovaladığı ve diğerlerini de bir nevi kendi safına katmak için 11 e kadar saymak zorunda olduğu bir oyunda Son yakalananı işte bu kısa fakat hızlı koşan ufak tefek sessiz çocuktu.
ilk gün gözüm sürekli bir kıza kaydı. Uzun boylu Jest ve mimikleri nedense insanda inanılmaz bir sempati oluşturan esmer güzel bir kız. O zamanki boyumu santim santim hatırlamıyorum. Ama kızlar çok daha erken geliştiği için aramızda hatrı sayılır bir fark vardı. Örnek olarak 1.50 ye 1.80 diyelim hadi. Kısacası kızla karşı karşıya konuştuğumda göz göze gelebilmek için yukarı doğru geniş açı çizmem gerekiyordu.
Tam olarak ne zaman açıldım ona bilmiyorum. Ama olabilecek en saçma yöntemi sevmiştim sanırım. Kuzenim irem in gazıyla güzel bir zarf aldım. Ve özel bir kağıt. Yazım hep çirkin oldu. Ama özenim görülmeye değerdi. Yine irem in tavsiyesi ile sanırım haluk levent in güneşin kızı şarkısının sözlerini yazdım. Şarkının ismi doğru olmayabilir. O kadar silmeye çalışmışım ki zihnimden bazı parçalar kopuk.
Ertesi gün teneffüs zili çaldığında ben çıkmadım. Defterini buldum sıranın üzerinde ve Zarfı özenle yerleştirdim. inanılmaz bir heyecan yaşamıştım.
Zarfı farketmiş. Beden Eğitimi dersine kadar beklemişler ve kızların soyunma odasında okumuşlar hep beraber. Şu an bile utandım. Elimde olsa şu an o zarfa rpg atarım.
Sonradan öğrendim ki zarfın en başta sınıfın yakışıklı çocuklarından birinden geldiğini sanmış. içim burulmadı değil. Minik yüreğim acıdı işte ne bileyim.
Bir kaç ay diğer kızların imalı bakışlarına maruz kaldım. O herhangi bir şey demedi. Ben de demedim. Zaten cevabı da az buçuk biliyordum. Hiç rencide etmedi, dalga geçmedi.
Zaten şairin dediği gibi aşk; başka ne olsundu hayatın mazereti?
Nedense bu teşebbüsümden halen utanırım. Bu hikayeyi canım ciğerim dediğim bir çok arkadaşım da bilmez. Zaten balarısı dedikleri adamın ardından Bu hikaye çıksa ne tepki verirlerdi merak ediyorum.
Neyse yıllar sonra irem in saçını başını yolmaya karar verdim şimdi hikayeyi okuyunca. anladım ki suclu o. Kuzen dediğin azıcık ihtiyatlı olmaya davet eder insanı....