ilkokul anıları

entry158 galeri2
    130.
  1. ilk okul birinci sınıftayım daha ilk dönem tabi kardeşiniz o zamanlar da zehir gibi, millet hebele hübele yeni yeni okumayı sökerken ben dostoyevskiler tolstoylar okuyorum. öğretmenin bana tahsis ettiği öğretmen masasında oturup sadece okumayı sökenlere takılan, devlet üstün başarı nişanıyla eş değer kırmızı kurdelemi okşuyorum biraz gurur biraz da zirvede olmanın yalnızlığıyla.
    Sonra işte ikinci dönem altı yanık yağlı tahtalarla kaplanmış sınıfta kağıt dolu çöp kovasını sobaya boşaltmaya çalışırken ufak çaplı bi yangın çıkarıyorum falan ama siz ilk paragrafa odaklanın.
    0 ...
  2. 129.
  3. Bazırları Utandırmalı olan anılardır.

    Küçükken kansızlığımdan ötürü çok daha kolay gribe yakalanırdım. Öyle kolay kolay da geçmezdi gribim.

    Beşinci sınıftayım ve yine gribim. Hoşlaştığım çocuğun arkasında oturuyorum, caner. Ailelerimiz falan da yakın gidip geliriz birbirimize yani öyle kasıntılı bir iletişim yok aramızda. Sümüğünü, çapağını bilirim, gider peçete veririm falan. Neyse. Caner arkasına dönüp dönüp espiri yapar ben de basarım kahkahayı. Dersteyiz, Yine döndü arkasını. Tahtadaki çocuğun taklidini yaptı. Ben her zamanki gibi kısık sesli şuh bir kahkaha atayım derken burnumun tıkanıklığına yaptığım basınçla caner'in yüzüne doğru kocaman bir baloncuk çıktı. Bu sefer o bastı kahkahayı gözümün içine baka baka. Yerin dibine girmiştim. iki hafta gidemedim onlara. Anneme sürekli "beni iyileştir anne gülemiyorum." diyordum.
    Hey gidi zalım caner.
    9 ...
  4. 128.
  5. hiç suçunuz yokken yenilen sıra dayağı. Yakar top oynamak, ip atlamak. Cinolar.
    0 ...
  6. 127.
  7. Beyaz külotlu çorabının içine kakasını yapmış sıra arkadaşı. Hiçbir şey olmamış gibi bütün ders öylece oturmuştu. Sonrasını anlatmiyim. Korkunç acıklı. Zavallı Hülya.
    3 ...
  8. 127.
  9. sınıf arkadaşımı 2. kattan aşağı atmam.
    1 ...
  10. 126.
  11. Bit kontrolünde kafamda bit çıktı diye sıra arkadaşım gözümün içine tükürmüştü. Tuvalette tenefüs boyunca ağlayıp kimselere ses etmeden çantamı alıp sınıftan çıkıp eve gitmiştim. Ablam neden geldiğimi sorunca da hastayım örtmen yolladı demiştim. Evde de gözyaşlarım durmaksızın akmaya devam ediyordu çünkü hem bitli hem de en yakın arkadaşımı kaybetmiştim. Hemen koşup o zamanların trendyolu, morhiposu olan patron çıldırdı her şey bi milyoncudan aldığım kilitli günlüğümü açıp olan bitenleri yazmıştım el yazısıyla. Kendimi eve gelir gelmez zıplayarak yatağa atıp yastığı yüzüme kapatarak ağladığımdan falan bahsetmiştim. Tam acılarım dinmiş annemlerle çarkıfeleği izlerken içerden abim çıkıp geldi, elinde günlüğümü tutmuş yazdıklarımı yüksek sesle 7 kişilik ailemize okuyordu. Yine ağladım yine ağladım...
    çok utanmıştım...
    7 ...
  12. 125.
  13. iki anım var onları unutmuyorum. ilki bizim sınıf kışın güneş görmediği için müdürün odasındaki ufoyu bizim sınıfa almışlardı. Bende küçüktüm bir öğlen arası camı açtığım gibi ufoyu kırmıştım. Çok korkmuştum çocuk aklı o günü unutamıyorum.
    Ve ikincisi ve değişik olanı 3. Sınıftayken okuldan kaçmam. Arkadaşım elinde çomak ( çubuğun çok daha kalını ) birinin gözüne soktum demişti. Bizde korkudan öğle arasında okuldan eve gittik. Salak biz ya yada ben bir bak ne oldu ne bitti. Sanırım öyle birşey yoktu arkadaşım kandırdı. Sonra eve geldim Allah'tan kızmadılar evdekiler ama bir sonraki gün öğretmenimiz (o zaman öğretmen diyorduk) bizi çok azarlamıştı. Müdüre götürecek diye çok korkmuştum. Müdür korkunç biriydi o zaman. Böyle saçma anılarım olmuştu işte.
    7 ...
  14. 124.
  15. Üç kız arkadaştık, ilkokul 2 deyiz bahçede bir tane basketbol potosu var okadar yüksekki kimse oynayamıyor bile orda. Mavi önlüklerimiz vardı arkada kurdele yapardık kuşaklarımızı. Tenefüste bu direğin başına üç kız gelir dönerdik. Kuşaklarımızı tutar döner ve sözler verirdik. Bu direk bizim arkadaşlığımızzın simgesi ve nirgün bu direk yıkıkırsa bizde yıkılırız. Hiç aayrılmayacağız hep şöyşe olacak böylee olacak blabla. O direk o kadar büyüktü ki. Hiç yıkılacağını düşünmemiştik. Okulumuz eski diye yıkılma kararı alındı yeni bi ina yapılacaktı bizi başka okullara nakil ettiler. Gittiğimiz okulda bizim arkadaşlığımız bitti. Bir kişi aramızdan ayrıldı. Okula geri döndük direk falan kalmamıştı herşey gitmiş. Yıllarca o direk yüzüünden böyle oldu diye ona bağladık bu durumu ama yıllar geçti bizz barışmadık. 8. Sınıf artık okul bitiyor karne günü barıştık ağlayarak biz niye yıllarca ayrı düştük diye. Saçma sapan bir anı gibi ama çocukluk işte o direk başındaki anılarımı hiç unutmadım.
    2 ...
  16. 123.
  17. Kantinden tebeşir almaya giderdik hey gidi hey. Hafize teyzeyle ömer amca vardı az sevmezdi ablamla beni. Keşke o günlere dönebbilsek.
    2 ...
  18. 123.
  19. 122.
  20. sırada oturuyorken çantamı sırtama geçirip, suluğumu ve beslenme çantamı raftan *alıp doğruca eve gitmek için zilin çalmasını bekliyordum. zil çaldı, planladığımı gibi suluğumu, çantamı aldım kapıdan çıkacakken... ordan biri dedi bu beşinci ders. hüzünlü şekilde suluğumu, çantamı bırakıp yerime geçmiştim...
    2 ...
  21. 121.
  22. Bikere kizin etegine bastim kizin etegi cart diye yirtildi. Irz dusmani muamelesi gordum lan resmen kiz tarafindan. Ilkokul 2 yin bu arada. Degisik bi aniydi.
    0 ...
  23. 120.
  24. ilkokul a gidiyodum şule hocamız vardı ne yalan söliyim ilk aşkım yanıma gelip defterimi kontrol etmesi yokmu içim içime sığmıyodu neyse konumuza gelelim.

    Annem hastalanmıştı ameliyat olmuştu babamda okula beslenme koymadan yollamıştı 3üncü saat beslenme saatiydi para da vermemişti babam tenefüs arasında yerdik yemeği şule hoca çıkmamıştı sınıftan oda tost yiyodu sonra bana baktı mükemmel bir kadındı sen neden yemiyorsun Onur dedi yok ki öğretmenim dedim tostu masaya bıraktı gel dedi takip ediyorum küçüğüm ama öğretmenim param yok ben kantine gelmiyim dedim gellll dedi gittim bana ne istersin dedi utandım ağzımı açmadım bir daha sordu kafamı öne eğdim yine sordu nedendir bilmem ağladım kantindeki ağbilerin odak noktasıydım ama inanılmaz tuaf olmuştum annesizlik yaşadım bi anda bişi verdi muhtemelen açma aldım koridorda yedim. Annesizlik zor be sözlük.

    Şule hoca gibi hocalarımız benim gibi nesil yetiştiriyor. Tamam çok büyük işler başaramıyorum ama en azından insan olmaya çalışıyorum.
    6 ...
  25. 119.
  26. müfettiş ileride ne olmak istiyorsun dediğinde astronot ya da ''yarış arabası fabrikatörü'' demiştim amk.. mallık biiiir. önceki günden sınıfın en çalışkanı olarak hoca bana sıkı sıkı tembihlemişti sana güveniyorum diye. aynı müfettiş sorulara geçtiğinde bana ''cumhuriyet nedir'' i sormuştu.. tam cevap verecekken , ''su mudur süt müdür bina mıdır nedir'' gibi saçma sapan lafa girmişti.. ben de bina mina deyince bi an t.b.m.m.'ye gitti aklım.. binadır dedim amk. sonra sınıfa arkadaşınızın cevabı doğru mu diye sordu sınıf hep bir ağızdan haaaaaayıır.. ben hala ayaktayım bu sırada kulaklara kadar alev alıyom amk.. nedir peki cumhuriyet.. hep bir ağızdan 'demokratik bir yönetim şekliiiiiiii'.. öbür gün hoca çok tebrik etmişti. hala ne zaman görse akıllı oğlum der bana. laf mı koyuyo nabıyo bilmiyom artık.
    6 ...
  27. 118.
  28. Annemin sınıfında okuyordum biraz şımarıktım o vakitler.
    1 ...
  29. 117.
  30. batuhanların amunakoyim.

    kuşkusuz ne fotoğrafı ne de videoları vardır bu anıların çoğunun.
    2 ...
  31. 116.
  32. yanlışlıkla erkekler tuvaletine gittiğim gerçeği.
    0 ...
  33. 115.
  34. Ilkokul ikideyken annem babam o okulda çalışıyor diye 23 nisan'da en güzel en uzun şiiri bana verdiler. Ben de ikinci kıtada unuttum bi güzel. Ağlamak üzereyken alkışlayıp toparladilar. Yapmayın böyle şeyler.
    2 ...
  35. 114.
  36. ilkokulda çekingen, pısırık, iyi kalpli malın biriydim.

    Trafik dersine dayakçı müdür yardımcısı giriyordu. Bir soru sordu, cevaplamak için parmak kaldırdım, tahtaya kaldırdı. Tam cevabı verecekken yaramazlık yapan iki bebeyi de (evet yer ankara) tahtaya kaldırdı, azarladı ve hızını alamayıp tekme tokat daldı bebelere. Evet tahmin edeceğiniz üzere arada ben de kaynadım bana da vurdu en sağlamından.

    Kendimi ifade edemediğim için hala kızarım. Utangaçlık kötü şey.

    Bu da böyle bi anımdır.
    4 ...
  37. 113.
  38. iki kızın arasında oturuyordum. ikizlerdi. ben sağdakine aşık olmuştum. yıllar sonra sağdaki trafik kazasında vefat etmişti. kime maşallah desem çok yaşamıyor. benden uzak durun.
    0 ...
  39. 112.
  40. herkesin bir okuma elması olması okumayı çözene, kırmızıya yavaş yavaş boyaması.
    0 ...
  41. 111.
  42. ilkokul 5 veya 6dayım. okullar açılmış, dersler bir bir başlıyor. rehberlik dersi saatine geldik, ögretmen herkesin oturma düzenini ayarlayacak. benim de hoşlandığım bir kız var. kalbim güp güp, içimden dua ediyorum bu kızla aynı sıraya düşmek için.

    bizim ögretmen çoktan kurmuş kafasında düzeni. başladı isimleri okumaya. önce bizim kızın ismi okundu, ögretmenin gösterdiği boş bir yere oturdu. artık benim adrenalin tavan yapmış vaziyette. öğretmenin ağzından çıkan her harfi 200 kalp atışıyla dinliyorum. 5-6 isimden sonra sıra benim ismime geldi, dönüp baktım kızın sırasına, hala boş. allahım dedim ne olur ben olayım o kişi. tam o anda ismim okundu ve öğretmen eliyle işaret ederek benim kızın yanını gösterdi. ben o ara uçmuşum sevinçten. sınıftakiler ne olduğuna anlam veremiyorlar. e belki de kızla aramızda ilk kıvılcım bu şekilde başlayacak. neyse varımı yoğumu toplayıp geçtim kızın yanına. hemen başladım sohbete, yazdan filan bahsediyorum. nerelere gittin, ne yaptın gibi sorular sorarken bir anda öğretmen bizim sırayı işaret ederek ahmet'e, oraya oturmasını söyledi. benim nabız 200'den 30'lara indi bir anda. şaka olsun dedim, değildi. yine düzgün bir çocuk olsa neyse de ahmet bu, tasoda ütülüp ütülüp annesini çağıran, sokakta kızların yanından ayrılmayan yavşak, şerrefsiz ahmet.

    böylelikle ahmet oturdu yanımıza. sınıfta sadece 1 sırada 3 kişi oturuyor. onda da ahmet, ben ve kız. birkaç gün iyi anlaşmaya çalıştım bu ahmetle. yavşaklıkları bitmedi bir türlü. kızı ortaya oturtuyorum ben, bu ahmet sürekli kendi sağına oturtmaya çalışıyor. kızın silgisi kayboluyor, bu yavşak ahmet benim aldığımı söylüyor. artık ben de dayanamadım bir gün, sıraya sınır çektim. kız perişan halde, aramızdaki husumetten dolayı. ahmete de dedim bu sınırın dışına geçersen kötü olur. durur mu ahmet? yavşaklığına devam etti yine.

    birgün nöbetçi listesinde ahmetle ismimizi yanyana gördüm. yaptım planı kafamda. sınıf öğle arasına çıkınca bir güzel kitledim bunu sınıfa. kız çocuğunun tekiydi zaten, höt desen annesini çağırırdı. dayadım bunu duvara, ver allah ver bastım tekmeği yumruğu. en son kaldırıp askıya astım çocuğu. süveteri, ceketi paramparça oldu. sonra öğle arası bitti tabi. ben kapıyı açtım mecburen. arkadaşlar ahmet'i lavaboya filan götürdü, sonra da eve götürmüşler, annesi geldi okula yine. bu sefer de ders çıkışında sınıf öğretmeni çağırdı beni. ama o, kapıyı kitlemedi tabi.

    bir güzel dayak yedim o gün. ertesi gün sıra düzeni yeniden yapıldı. kızla olan ilişkim yavşak ahmet yüzünden başlamadan bitti. oturma düzeninde sınıfın sakallı erkeği hamdinin yanına düştüm. ve böylelikle ilk aşk maceram sonuçlanmıştı.

    kız 1 yıl sonra başka bir şehire taşındı. adresini, telefon numarasını, her şeyini aldım. buldum da kendisini ama sosyete olup çıkmıştı yoldan. liseden mezun olduktan 3 yıl sonra özel bir üniversiteyi kazanabildi, hala da orada.

    ahmet'e gelince hala aynı yavşak ahmet. hastanede röntgen çekiyor şimdilerde.
    1 ...
  43. 110.
  44. 6. veya 7. sınıf. tam anımsamıyorum.
    okuldan ilk kaçış

    3 kişilik bir kız grubumuz vardı, yediğimiz içtiğimiz, hiçbir şey birbirimizden ayrı gitmezdi.
    her gün okula giderken birbirimizi evlerimizden alır öyle giderdik. en arka sokakta oturan arkadaşım önce diğer arkadaşımı alır sonra bizim eve gelirdi, bizim ev okula daha yakındı çünkü. neyse yine günlerden bir gün toplanmış gidiyoruz okula, cuma günüydü bunu hatırlıyorum. o gün hiçbirimizin okula gitme isteği yoktu, bir de ödev de vardı. yapmamıştık da. bu korkudan ötürü okula gitmemeye karar verdik. sıra geldi ne yapacağımız sorunsalına. bu arada arkadaşlarımdan biri merve, diğeri de fatma. okulumuz da göztepe'de idi, karar verdik, kadıköy'e gidecektik. ama ailemizden günlük aldığımız para kıstlıydı. o yüzden minibüse para vermek yerine göztepeden kadıköye dek yürüdük. hayvan gibi yani, nasıl üşenmedik bilmiyorum, o anki heyecanla. neyse vardık kadıköy'e biraz dolaştık ettik, rıhtım'a vardık. ama içimizde garip bir korku var, sanki bir şey olacakmış, sanki ailemizden birine rastlayacakmış korkusu. bu yüzden sürekli diken üstünde etrafımızı kolaçan ederek ilerledik. aslında öyle daha çok dikkat çekiyorduk farkında değildik. gözümüz vapurlara takıldı. o yıla kadar da hiç avrupa yakasına geçmemiştim. en azından ailemsiz. bilmiyordum yani, fatma da öyleydi. fakat merve'nin kuzeni beşiktaş'ta oturuyordu ve sık sık gidiyordu. bize hadi beşiktaşa gidelim dedi vapurla. bizim heyecan katsayısı arttı tabi, kabul ettik, bindik vapura. biraz rahatladık zira ailemizden uzaklaşmıştık. fakat bu sefer de kaybolma tedirginliği sarmıştı. vapur yanaştı kıyıya, indik, nereye gideceğimizi bilmiyoruz yalnız, merve dahil, az biraz ilerledik. 10 dakika etmeden geri döndük vapura. ne akılsa allahım. neyse vapurda böyle güzel anılar da bıraktık, yaklaşık 3 tane simit aldık(minibüs parası vermeyip martılara atmak üzere 3 simit almak zihniyeti) martıları da besledik. saatten de haberimiz yok yalnız, okul çıkış saatimiz gelmiş bile. koştura koştura minibüslerin olduğu yere gidip minibüse binip eve gittik. üçümüzün de ailesi çalışıyor, o yüzden evde kimse olmuyor ama eve geliş saatlerimizde evi arayıp neyin nasıl gittiğini soruyorlar. geldik eve, herkes dağıldı. annem aradı,konuştum. akşam oldu, annem eve geldi. ama çok sinirli ve hararetli, meğersem diğer bir sınıf arkadaşıma rastlamış yolda, kız da sormuş anneme niye gelmediğimi. o da gittiğimi söylemiş. sonrası hararetli. korku filmi seviyesinde. eve girdi, ve hayatımda ilk defa annemden tokat yedim, çıldırmış gibi bağırıyordu. şimdi sorunu okula gitmeyip ne yaptığımdı. ne cevap vereceğimi de bilemedim. gerçeği söylesem öldürürdü. o kız okula mervenin de fatmanın da gelmediğini söylemiş,bok var gibi. beni alıp onlarla yüzleştirmek için evlerine götürmeye çalıştı. yan komşumuza kaçtım o sırada, annem küplere binmiş gibiydi. uzun bir süre işe gitmeyip beni okula kadar götürdü. o yıldan sonra 1-2 yıl boyunca okuldan kaçmadım korkumdan, o korkuyu da annemi öyle görüşümü de hiç unutmam.

    bu da dursun böyle yaşanan ilk kaçış olarak.
    6 ...
  45. 109.
  46. 1. Sınıfta pikniğe gitmiştik. Çocuğun adını hatırlamakta zorlanıyorum ama bir tepeden inmeme yardım etmek için elini uzatmıştı ben de elini tutmamıştım.
    0 ...
  47. 108.
  48. Düşüyordum sürekli. En şiddetlisi de buzda kaymaya çalışıp sırt üstü çakılmamdı. Kendimi iki saniye öncesine kadar olimpiyat madalyası almış buz patencisi zannediyordum. Düştüm işte, nerdeyse nefes alamıyorum; dolayısıyla konuşamıyorum. A benim beyinsiz arkadaşlarım da gelmiş yüzüme bakıyorlar. iyi misin diye bağırıyorlar. iyi ne kelime zevkten dört köşeyim saçmalamayın. Bir ara sakinleştiler. Böyle Yaklaşık 10 dakika bakıştık. Yüzlerindeki tüm benlerin ve siyah noktaların yerini ezberledim. En son nefesim yettiğince 'öğretmen' dedim de birisinin aklına öğretmen çağırmak geldi. Kendisi şuan oxford'da okuyor.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük