ilkokul anıları

    56.
  1. ilk kez kız istemeye gittiğimiz an.
    evet evet yanlış duymadınız. ilkokula başlar başlamaz daha okuma yazmayı öğrenemeden kız istemeye gitmiştik.
    ah seda ah. bacak kadar boyuyla aklımı almıştı. sanki ben çok büyüğüm. su yeşili gözler, altın sarısı saçlar. of ki ne of. o zamanlar daha kamışa su inmediğinden farklı şeyler düşünemiyoruz tabi. neyse, son derse girmeden önce yanına gittim. elini tuttum. heyecan falan yok o zamanlar. "ben seni çok seviyorum" dedim. o da aynı şekilde cevap verip yanağıma bi öpücük kondurdu. "evlenelim o zaman" dedim. "peki olur" dedi. evlenmeye karar vermiştik.
    okul çıkışı tuttum elinden bizim eve getirdim. babam kapıyı açtı. şaşkın bi ifadeyle "hoşgeldiniz, girin içeri girin" dedi.
    asıl şoku yaşamamıştı daha. çantamızı, beslenmelerimizi, suluğumuzu boynumuzdan çıkarıp içeri girdik.
    "baba biz evlenmeye karar verdik, öp seda babamın elini" dedim.
    evde bi kahkaha patladı. annem - babam gözlerinden yaş gelene kadar gülüyorlardı. çocukluk işte "sevinçtendir" diye düşünüp mutlu olmuştum.
    babam daha sonra bu işlerin böyle olmayacağını söyleyip, öncelikle kızı istememiz gerektiğini anlattı. o kadar detaylı anlattı ki ikna olduk ikimizde. sonra seda' yı evine götürdü babam. ama gelişi baya gecikmişti. kızın ailesine durumu anlatmış. tabi onlarda başlamışlar gülmeye. bizi üzmemek için anlaşmışlar.
    kız istemeye gidicez. o yaşta öyle günlerde giyilebilecek bişeyim yok. tutturdum takım elbise diye. aldık yaptırdık boyunu falan. şu an gözümün önüne geldi de çok komiktim ya. çiçek çikolata faslını da hallettikten sonra gittik.
    heyecandan dizlerim titriyodu.
    çok iyi karşıladılar bizi. içimden "oldu bu iş" diye sevindim. babam çok geçmeden girdi konuya. o sırada kıpkırmızı olmuşumdur heyecandan. kalbim duracak gibiydi. saflık, çocukluk işte. o kritik cümle kuruldu.
    "efendim sebeb-i ziyaretimiz belli. çocuklar birbirini görmüş beğenmiş, allah' ın emri peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz"
    ters bi cevap gelecek diye korkumdan resmen gözlerimi kapadım bekliyorum.
    el cevap;
    "madem çocuklar birbirini beğenmiş, bize evet demekten başka birşey düşmez. ancak tek ricamız var. önce okul bitsin. daha sonra evlensinler"
    babam bana sordu "oğlum bak ne diyorlar, sen ne düşünüyorsun?" diye.
    mantıklı gelmişti bana "tamam" dedim.
    seda' da "tamam" dedi. içime bi mutluluk, bi coşku dolmuştu. evlenecektim.

    bu mutluluk uzun sürmedi ama. en azından seda açısından. başka sınıfta "melike" diye bi kızla tanıştım. basit bir silgi kavgası çıkarıp seda' nın beni terketmesini sağladım.
    babam seda' yı sorduğunda, "adını duymak istemiyorum, düğün iptal, biz ayrıldık" diye hava yapmıştım.

    hala görüşürüm seda' yla. aklımıza gelir güleriz sürekli. ne günlerdi ya.
    30 ...
  2. 149.
  3. ilkokul ikinci sınıftaydım.
    çok zayıf, cılız, sürekli gülen, bir çocuk.
    başında el örgüsü kocaman bir kurdele,
    üstüme iki beden büyük gelen, siyah önlükle dolaşan bir çocuk.

    babam kırmızı çizme almıştı.
    ne sevinmiş, ne koşturmuştum.
    bir gün okuldan gelirken çamura battım.
    uğraştım uğraştım çıkamadım.
    cılızlığıma mı yanayım, kırmızı çizmelerime mi,
    komşu teyze aldı çıkardı...

    "denizimsi"
    16 ...
  4. 2.
  5. son ders zilin çalmasına yakın saatini zilin çalma saniyesine göre ayarlamış psikopat arkadasların saniyeleri önce kendi çapında daha sonra tüm sınıfı galeyana getirterek bagıra bagıra 4..3..2..1... sıfır... diye saymak, akabinde zaten 5 dk kala sırta asılmış çantalarla itiş kakış yarın bi daha gelmeyecekmiş gibi kapıya hucum ederek coşmak.
    11 ...
  6. 105.
  7. Her teneffüste mutlaka birisini döverdim,
    sonrada çocuklar okul çıkışında toplanıp, beni döverlerdi*
    9 ...
  8. 129.
  9. Bazırları Utandırmalı olan anılardır.

    Küçükken kansızlığımdan ötürü çok daha kolay gribe yakalanırdım. Öyle kolay kolay da geçmezdi gribim.

    Beşinci sınıftayım ve yine gribim. Hoşlaştığım çocuğun arkasında oturuyorum, caner. Ailelerimiz falan da yakın gidip geliriz birbirimize yani öyle kasıntılı bir iletişim yok aramızda. Sümüğünü, çapağını bilirim, gider peçete veririm falan. Neyse. Caner arkasına dönüp dönüp espiri yapar ben de basarım kahkahayı. Dersteyiz, Yine döndü arkasını. Tahtadaki çocuğun taklidini yaptı. Ben her zamanki gibi kısık sesli şuh bir kahkaha atayım derken burnumun tıkanıklığına yaptığım basınçla caner'in yüzüne doğru kocaman bir baloncuk çıktı. Bu sefer o bastı kahkahayı gözümün içine baka baka. Yerin dibine girmiştim. iki hafta gidemedim onlara. Anneme sürekli "beni iyileştir anne gülemiyorum." diyordum.
    Hey gidi zalım caner.
    9 ...
  10. 132.
  11. orta okulu hesaba katmadan 5. sınıfa kadar çok masum anıları barındırandır. hiç unutmuyorum. mesela anlatayım; aslında çok çalışkan değildik ama boyumuz fazla uzun olmadığı için çok iyi anlaştığımız ve birazda çocuk aklı ile birbirimizden hoşlandığımız gamze arkadaşım ile öğretmen bizi yan yana oturtmuştu. kız öyle bir kız ki her şeyden nem kapardı. kötü not aldığımızda birbirmizi teselli ederdik. sınav sonuçlarının cuma günü açıklamasını istemezdik ailemize söylenir hafta sonu ders çalışmak zorunda kalırız diye.
    folklör çalışması olmuştu sınıfça. folklör hocası da gamze ile beni eşleştirmişti yine. aslında çok kavga ederdik. ama sonra bir daha kavga etmeyelim derdi, bende evet haklısın derdim çocuktuk hemen barışırdık işte. derslerimiz kötüydü özellikle resim derslerinde yaptığımız daha doğrusu yapamadığımız resimlere gülerdik.
    baktım iyi anlaşıyoruz sırf ona yaranmak için; müzik dersinde flütle silifkenin yoğurdu şarkısını çok iyi çalmaya çalıştım ve başardım. çocuk masumluğu işte. swf. 5. sınıftan sonra ayrıldı başka okula nakil olayı oldu. üzülmüştüm tabii.
    şimdi halen arkadaşım , arada yazar yazar güleriz hatıralarımıza.
    9 ...
  12. 125.
  13. iki anım var onları unutmuyorum. ilki bizim sınıf kışın güneş görmediği için müdürün odasındaki ufoyu bizim sınıfa almışlardı. Bende küçüktüm bir öğlen arası camı açtığım gibi ufoyu kırmıştım. Çok korkmuştum çocuk aklı o günü unutamıyorum.
    Ve ikincisi ve değişik olanı 3. Sınıftayken okuldan kaçmam. Arkadaşım elinde çomak ( çubuğun çok daha kalını ) birinin gözüne soktum demişti. Bizde korkudan öğle arasında okuldan eve gittik. Salak biz ya yada ben bir bak ne oldu ne bitti. Sanırım öyle birşey yoktu arkadaşım kandırdı. Sonra eve geldim Allah'tan kızmadılar evdekiler ama bir sonraki gün öğretmenimiz (o zaman öğretmen diyorduk) bizi çok azarlamıştı. Müdüre götürecek diye çok korkmuştum. Müdür korkunç biriydi o zaman. Böyle saçma anılarım olmuştu işte.
    7 ...
  14. 6.
  15. sessiz sakin okulun ilk haftasini cubuklar cizip, üzerinde duman tüten rengarenk evler cizip m seklinde kus resimleri boyayarak gecirip ikinci haftaya kazasiz belasiz gelmisken, sinifin en haylaz en uzun boylu göbekli cocugunun silgimi kacirmasi üstüne bir de "alamasss ki alamasss kiii" diye gaza getirici cümlelerle cinlerimi tepeme cikarmasi birinci sinifin ikinci haftasina tekabül eder.

    o zamana kadar ki yaklasik 6 yillik hayatimi az konusan bir cocuk olarak ciliz sevimli ve narin diye tanimlanabilecek bir vücutla gecirmeme ragmen icimde bir yerlerde ortaya cikmasi an meselesi olan esasinda basa bela sinirim o olayla siniftaki karizmama karizma katmistir.
    zira sinifin en simarik cocugunu yere yatirip önlügünün icine attigi silgiyi "ay icine atti terbiyesiz" diye kiz triplerine mahal vermeden bir hamlede almak, üstüne cocuga bi tane patlatmak ilkokulda 5 yil boyunca kendine harbi kiz payesi edinip bas köseye gecmene yetiyor.

    sonra efe* her dansa davet oyununda bir kere gözüme girmeyi denemis, ama ben hep burak'i secmistim.
    hala göbekli erkeklerden hoslanmam.
    7 ...
  16. 120.
  17. ilkokul a gidiyodum şule hocamız vardı ne yalan söliyim ilk aşkım yanıma gelip defterimi kontrol etmesi yokmu içim içime sığmıyodu neyse konumuza gelelim.

    Annem hastalanmıştı ameliyat olmuştu babamda okula beslenme koymadan yollamıştı 3üncü saat beslenme saatiydi para da vermemişti babam tenefüs arasında yerdik yemeği şule hoca çıkmamıştı sınıftan oda tost yiyodu sonra bana baktı mükemmel bir kadındı sen neden yemiyorsun Onur dedi yok ki öğretmenim dedim tostu masaya bıraktı gel dedi takip ediyorum küçüğüm ama öğretmenim param yok ben kantine gelmiyim dedim gellll dedi gittim bana ne istersin dedi utandım ağzımı açmadım bir daha sordu kafamı öne eğdim yine sordu nedendir bilmem ağladım kantindeki ağbilerin odak noktasıydım ama inanılmaz tuaf olmuştum annesizlik yaşadım bi anda bişi verdi muhtemelen açma aldım koridorda yedim. Annesizlik zor be sözlük.

    Şule hoca gibi hocalarımız benim gibi nesil yetiştiriyor. Tamam çok büyük işler başaramıyorum ama en azından insan olmaya çalışıyorum.
    6 ...
  18. 106.
  19. Bir kez yanlışlıkla terlikle gitmiştim. Öğretmenim bile bana gülmüştü.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük