"bazı din eksenli cemaatler, türk silahlı kuvvetleri'ni kendilerine karşı en önemli engel olarak görüyorlar" açıklaması ile amerika'da ikamet eden emmiye selam etmiş genelkurmay başkanı.
türkiye'nin önüne seçim sandıkları konulduğu ve normalin çok üstünde sayıda insanın saatlerce sıra bekleyerek oy kullandığı bir ülkede siyasi parti lideriymiş gibi oy dilenilen kamu görevlisidir.
Bugün eskişehir'e gelmesiyle şehir içinde bir çok trafik sıkışıklığına istemeden de olsa yol açmış genelkurmay başkanıdır. tabi ki tek o gelmiyor bu tür gezilerde. oru, tuğu, tümü hepsi toplanıp geliyor ve haliyle de koruma sayısı bir orduya eş değer oluyor.
tarihin en büyük ayarlarından birini vermiş ve yine tarihin en büyük laf sokmalarından birine imza atmış kişidir kendileri.
zira olay şu;
Eğirdir’deki Komando Okulu sunumunda yerdeki boş G3 kovanlarından toplayan Bakan Çiçek’e ilker Başbuğ espriyi patlattı: Aman iyi sakla, Ergenekon’dan içeri girersin!
kendisini eleştirenlere hep "tayyip erdoğan'ı savunuyorsunuz ama" denerek karşı çıkılıyor.
ya tamam sayımız çok az ama bu ülkede solcular da var yahu.. ve aslında eleştirilerin başını çeken de biziz. hepten yok saymayın bizi güceniyoruz cık cık cık..
artık türkiye'de darbe denen o boktan durumun yaşanmayacağını hissettiği için bağırarak kendi hatalarını bertaraf etmenin derdinde olan kişi.
bulunduğu mevkinin ciddiyetnin farkında olmayanlardan.
8 saatlik bir çatışma esnasında diyarbakır jet üstünden tek bir uçağın kaldırılmamasının tek nedeni olan zatı şahaneleri.
dün ki açıklamasından sonra alter egosundan bir tyler durden çıkabilecek kişi.
yazık bu ülkenin kınalı kuzularına. yemin ederim ki yazık. sen koskoca genel klurmay başkanı olacaksın. senin sınır karakolun 20 yılda onlarca şehit verecek, defalarca baskına uğrayacak, her yıl katrilyonların harcandığı ordu ve savunma bakanlığı, bir karakolu zırhla kaplayamayacak.
yazık. çok yazık hem de. gerekirse o karakol çelikten inşa edilmeliydi. öyle derme çatma prefabriklerden değil.
yine de kendileri ekrana çıkıp parmağını sallaya sallaya tehdit ediyor önüne gelen herkesi.
kimse yemiyor artık o tehditleri. eğer ki şu gün darbe olsun, hiç beklemez, beş dakika sonra akbaba gibi onlarca düşman tepemizde olur. neticede lafla peynir gemisi yürümüyor. icraat genel kurmay başkanı(m). icraat bekliyor türkiye cumhuriyeti. hala o karakol baraka gibi duruyordur belki de yerinde. yeni bir saldırıda onlarca şehit vermek için. sizler ise televizyona çıkıp konuşun. ama artık dinlemiyoruz sizi. haberiniz olsun.
düzenlediği basın toplantısında yüzündeki öfke ve nefreti türkiye üzerine fâş eden, eleştiriden pek hazzetmediğini iyiden iyiye belli etmiş genelkurmay başkanı.
"herkes durduğu yeri bilsin" tadındaki yaklaşımıyla 2001 yılında bush ve neocon abilerinin dillendirdiği "ya bizdensin ya onlardan" şiarını anımsatmıştır. taraf'ın dağlıca baskını ardından ortaya serdiği "bir tezkerenin meclisten çıkmasını kolaylaştırmaya yönelik" olduğu izlenimi uyandıran ihmallerin tartışılmasını, aktütün baskını ardından da mahkeme kararı ile yasaklayarak cevaplamamayı seçmiş "kamu görevlisi"dir. elbette kendisi bunun farkında mı orası tartışılır.
hala aramızda askeri komuta kademesindekilerin öfkelerini dizginlemesi gibi bir mecburiyeti olmadığını hatta bağırıp çağırmasının normal olduğunu savunanların olduğunu öğrenmiş olduk sayesinde. bu tamamen artık emir almaya, azar yemeden iş yapmamaya, darbelere alışmış bir bünyenin vereceği tepkidir. siyasetçi öyle konuşamaz, ama onların kendisini frenlemesini bekleyemeyiz demenin sonunun nereye varabileceğini tahmin edebiliyorsunuz değil mi?
haliyle aynı kimseler tsk'ya yapılan her eleştirinin kin kaynaklı olduğunu düşünüyor. biz sizin gibi değiliz arkadaşlar, kusura bakmayın. düşüncelerimizi açıklamak için kinimizin gazını kullanmıyoruz. ortada bir yanlışlık var, sorular var. anılan kişi nereye sıkışmış olursa olsun bu sorular cevap verilmeyi hakediyor. karşısına basın ordusunu alıp azarlamakla işler düzelmiyor.
ilker başbuğ, tayyip erdoğan'dan bir çok nitelik bağlamında daha iyidir. genelkurmay başkanı oluncaya kadar geçen sürede, öğrendiği yabancı diller, aldığı eğitim, gezip gördüğü ülkeler, aldığı sorumluluklar başbakandan kat kat fazladır. bu niteliklerin de, nitelikli bir hitabet sonucu doğurması gerekir. ama ne görüyoruz:
"rahat!! hazrolll! ulan serserilerr... siz kim oluyorsunuz daaa... akan kannn... son sözüm şudurrr... şimdi siktirin gidin."
dün ilker başbuğ'un, askeri denetlemeyi başarıyla geçirememiş bölüğü azarlar gibi yaptığı basın açıklamasından sonra ben 2 şeyi bekler oldum. hatırlarsınız, tayyip efendi de yine benzer bir edayla küfreder gibi konuştuktan sonra öfke de bir hitabet sanatıdır gibi bir laf söylemişti. bu lafın üstüne ulusalcı kesim "kıçınızdan hitabet sanatı uydurmayın, adam öfkeden ne dediğini bilmiyor" derken, akp'li cevval kesim de "evet öyledir, zaten efendmizin hitabeti çok iyidir" diyerek başbakanı savunmuştu.
şimdi benzer bir tavır burda da var. öyleyse, ya ulusalcı arkadaşlar ilker başbuğ'un bu tavrına da aynı tepkiyi versin, ya da akp'liler dünkü konuşma hakkında çok sertti türü konuşmalar yapmasın. ya da tam tersi olsun, ulusalcılar tayyip'i savunsun ya da akp'liler başbakanın ne kadar berbat bir konuşma tarzı olduğundan bahsetsin. birini överken ötekini yermek olmaz. hadi bakalım, pamuk eller klavyeye.
ordu-millet yalanına belli ki kendi de inanıyor. öyle ki tüm türkiye'yi emir eriymiş, kendisinden düşük rütbeli bir subaymış gibi fırçaladı adam yahu. biri karakolun taşınması için ödenek yok der, diğeri golf sahaları yapımına ödenek ayırtır, biri baskın esnasında golf oynar, diğeri kalkar sanki saldırıyı düzenleyen basınmış gibi basına kayar, hatta kesmez arada bize de kayar. durmak yok paşam, siz de yola devam.
"belgelerle ihmal" diye yutturulmaya çalışılan sistematik yıpratma operasyonuna yaptığı haklı eleştiri hala bazıları tarafından algılanmayan kişi. gerçekliği bu derece bariz bir hadiseyi hala algılayamamak kötü niyetli olunduğunu gösterir.
aktütün saldırısında, göz göre göre yapılmış olan ihmaller zinciri olayları belgeleriyle kamuoyuna açıklayan basına karşı çok sert bir tavır sergileyen genelkurmay başkanı. daha dağlıca saldırısının ne olduğu açıklanamadı, kaldı ki aktütün açıklansın. ordumuz canımız, kanımızdır, namusumuzdur ama bu yüce kurumun hataları varsa da bunu eleştirmek türk kamuoyunun hakkıdır. bir genelkurmay başkanının çocuk azarlar gibi medyayı azarlaması da yakışıksız bir davranıştır.
hani bazen bir topluluğa yapılacak açıklama öncesi kişi ayna karşısında pratik yapar. paşamız da bu tecrübeden gelen özgüvenle başlamış saydırmaya desibel rekorları eşliğinde. tek fark bu ülkenin yarısını güldürdüğü gerçeğinin farkında olmaması. paşam biz bu naneleri ta osmanlı zamanından dinlerdik be.
medyaya, meclise, iş adamlarına aslında bütün türkiye ye öyle bir açıklama yaptı ki, başbakandan çekinmeyen doğan medyası bile, bir önce ki gün yayınladıkları haberi yalanlamak zorunda kaldı.
herkes taraf gazetesine mesaj verdiğini düşünüyor fakat bence son yaptığı konuşma "kızım sana ayar veriyorum gelinim sen anla" açıklamasıdır.. ya ordunun olduğu saflarda bulunun yada karşısındaa. iş bir hükümet darbesine kadar uzanmaz belki ama herkesin ayağının denk alması gerektiği çok açık. zira akan kandır, gerçektir; o ana kadar yaşayan askerin kanıdır. toprak ülke toprağıdır, kutsaldır.
t.s.k işte bunları anlamayan her türlü zihniyete düşmandır. yazılanları okuyorum da, "beğenmedim, eksi oy aldı, kenan evren olmasın" bıdı bıdı vik vik tarzı şeyler. paşa sizi uyardı, doğru yerde yerinizi alın. ya askerin yanında yada düşman saflarında...
ntv geçenlerde bayağı bi parlatıyordu kendisini. başbuğ çeşitli gazete yazarlarını ve stratejistlerini çağırmış ve terör konusunda fikirlerini sormuş da bu bi ilk olduğundan "ordu bu sefer başka görüşleri de dinliyor" yorumları yapılıyordu. gerçi çağrılan gazeteciler kimdi bilmiyorum ama murat belge falan değildi tabii ki orası kesin. bi de ilk soru olarak şeyi sormuş, "neden pkk hala militan kazanıyor"..
daha bi hafta öncesinde devlet eliyle pkk'ya militan kaydı yapılmıştı oysa. hani adamın teki tüm dtp'lilerin adlarını listeleyip "bunları öldürün" çağrısı yapmış da mahkemeye verilmişti ya, adam beraat etmişti. kimsenin başbuğ'a "o kararla yeni terörist kayıt formlarını biz doldurduk" demeye cesaret ettiğini sanmıyordum.
yine de içimden "eh biraz daha niyeti var bu komutanın ama asker sonuçta.. bi şey yapamaz" demiştim. yanılmışım. meğer en şahininden sıradan bi komutanmış. bugün iki tane darbe tehlikesi üstüne yazı yazdım ama (bkz: darbe için kaşınmak) (bkz: darbe günlükleri 3) taş çatlasın cirmim kadar yer yakabileceğim için bi boka yaramadı tabii ki.
lafı dolandırmayayım, tsk'nın en darbe yapması muhtemel komutanlarından biri olduğunu düşünüyorum başbuğ'un. görev süresi boyunca fazla kışkırtmaya gelmez, sol kesim geri adım atmalı ve konuşmamalı artık bence. hatta bu açıdan taraf gazetesine getirilen yasağı bile olumlu karşılıyorum.
bana korkak denirse de densin, darbeden korkuyorum. hele bi de başbuğ yaparsa ayvayı yeriz, evren'i bile mumla aratacak potansiyeli taşımakta olduğunu gördük çünkü.
