terör örgütü kurmak suçuyla yargılanacağı için normal bir istemdir. suçlu bulunursa, ömür boyu alırsa yine nomaldir. keza terorist in üniformalısı da, mekaplısı da aynı bokun soyudur. tabi yargı süreci karar verecek.
bu ülkede genelkurmay başkanları çok saygın insanlardır. asla darbe felan yapmazlar* teşebbüste etmezler. o yüzden ilker başbuğ'un yargılanması çok yanlıştır. (bkz: laikçi söylemi)
hukuk maskaralığıdır.Kenan Evren elini kolunu sallayarak resim yapıyor,apo piçi hükümeti parmağında oynatıyor.insanın o iddianameyi yazarken az biraz yüzü kızarır.
bir oruspu çocuğu imralıda hükümeti parmağında oynatır. bu ülkeyi onun ve pis emellerine karşı savunan bir komutan müebbetle yargılanır. adaletin terazisi yok bence valla yok. asamıyorlar apo piçini. ama komutan ve gazeteciler hakkında ömür boyu istemek basit tabi.. nede olsa sindiriyor her türlü akp bizi. hedef 2023..
Kim Anayasaya ve hükümlerine aykiri gitmisse bunun Cezasi neyse, ve cezayi alacak kisi kimse istenmesi gereklidir.
ilker basbug olarak belli basli derin yapilarin mensubu ya da dolayli olarak yardimcisi olduysa, müebbet hapis cezasi istenmesi gayet dogaldir. Hukuk önünde eylem ve ceza esasi vardir. istersen atatürk ol, ceza gerektiren eylem yaptiysan Cekersin cezani aga.
Hadi diyelim suçta bir payı olsun ve hakkaniyetli hakimler ve savcı tarafından objektif biçimde kanıtlansın. O kenan evren denilen insan müsfettesi, resim yapıyor. Hayatını huzurlu geçiriyor.. Yaptığı 80 devrimiyle, kaç bin vatan evladının hayatını bitirdi. Önce onu hapse atın veya idam edin. Sonra ilker başbuğ'a sıra gelene kadar 2023 olur. ilker başbuğ'un bir suçu olduğu sabit değildir ayrıca. Ergenekon şüphelilerini savunan avukatlar bile cop yediler. Nerede savunma hakkı?
abdullah öcalan ile aynı suçlamayı almamaktadır.
çete kurmak, o çete ile ülkenin bütünlüğüne yönetimine saldırmak... daha uzar.
apo ile ne alakası var çözmek mümkün değil. lan hapiste onca müebbet mahkumu var onlar niye apoyla kıyaslanmıyor? afmı edelim o zaman müebbet apoya özgü bir ceza mı?
bugün savcının mütalaasını anlatan çeşitli yazılar okudum. (2300 sayfayı insanın kendisinin oturup okuması göt ister takdir edersiniz ki)
okuduklarım arasında bir tespit çok ilgimi çekti. konu: ilker başbuğ'un ergenekon terör örgüt lideri olduğuna dair savcının delili.
olay şöyle:
başbuğ genelkurmay başkanı ve yurtdışında. yerine vekalet eden kişi ışık koşaner. bu sırada irtica ile mücadele planı basında yer alıyor. genelkurmay ikinci başkanı hasan ığsız da bu durumu vekalaet eden ışık koşaner'e sormak yerine arayıp asıl genelkurmay başkanı ilker başbuğ'a soruyor ve onun emrini alıyor.
ilker başbuğ da konuyla ilgili soruşturma yapın diyor haa. emir denilen de bu.
savcıya göre bu durum askeri hiyerarşiye aykırı bir durummuş. asil olan yerine o an vekalet edenin emri alınmalıymış. hasan ığsız'ın bu şekilde davranması askeri hiyerarşi dışında bir hiyerarşi olduğunun ve dolayısıyla ilker başbuğ'un örgüt lideri olduğunun ispatıymış.
valla hayretler içerisinde kaldım. kritik bir olay karşısında yapılacak olanı asıl sorumluya sormak daha uygun olmaz mı zaten? acaba türkiye'de başbakan yurt dışında olsa ve kritik bir olay gelişse ilgili kişiler bunu başbakan vekiline mi sorar, yoksa telefon açıp başbakanın talimatını mı alır? hoş gerçi bizim başbakanımız dünyanın her yerinden yetiyor diye de düşünülebilir. susturmak ne mümkün.. ispanya'dan taksim'e cami tartışması yaptığı vaki olmuştu zamanında..
özet: türkiye'de apo piçine özgürlük tartışılırken genelkurmay başkanının terör örgütü lideri olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanması hak ile hukukun aynı şey olmadığının en büyük kanıtıdır. tarih at izi ile it izinin birbirine karıştırıldığı bu günleri unutmayacaktır.