Militarist bir hamurdan pisirilmis toplumun uniformaya tapmaya zorlanan bireyleriydik. Marşlarla coştu kanimiz askeri geçitlerle daha da bir yükseldik. Askeri baş taci ettik, kendi oyunuzla başa getirdiğimiz, demokratik haklarimizi temsil etsin diye koltuga oturttugumuz hükümetten yana içimiz sıkılsa başa çağırdik, gel bizim oyumuz aklımız bes para etmez kurtar bizi diye haykirdik. Paşa oglum benim diye büyüttük oğullari, silah verdik ellerine asker gibi yürüttük 23 Nisan törenlerinde. Kadınlari asker yolu gözlemekle asker anasi olma yolunda eğittik.
Büyüdük asker olduk, bir kısmımız doğuda parça parça bir kısmımız kışlalarda el ense yatmakta. Ordu evlerimiz, ortanın üstü yaşam kalitemiz, çoğu şimarik çocuklarımız ve barış fikrinden uzak çatışmacı benliklerimizle biz herşye kadiriz. Yeri gelir 12 eylul olur bazilarinca coşkuyla karşılanır demokrasiye çektiğimiz perdelerimiz, yeri gelir çağa uyarak internetten girişiriz demir prangalarla demokrasiyi bogma isine. Biz askeriz hem yönetir hem korur hem döver hem söveriz...
iste bu fikirdeki bir toplumun aci donüşümüdür olanlar. Tutuklanan başbug dönüşümün eşiğindeki türkiyede ilk kurban olmustur. Öncülleri bu vatanı onlarca yıl geriye götürmüştür ardcillari olmasin diye, halkin secimi sabah radyolarda verilen haberle hice sayilmasin diye, denizler mahirler asilmasin, küçük çocuklarimiz paşa olmasin diye tutuklanmıştır. Üzüntü verici bir durumdur, başbuğ'u bu ulkenin militarist bilinci yetiştirmistir. O sadece binlerce askerden briidir, yetki onda iken ne yaptiysa yapmistir. Üzüntü verici kısım ise bir başka askerin de aynını yapacak kadar üstün ve demokrasi koruyucusu misali davranacağı gercegidir. Bu ülke, vatani korumaya değil demokrasiyi, düşünceyi, sözü vs. Korumaya asker yetistirmistir. Yani kisacasi kimse yerini ve haddini bilememis, gorev taniminda kalmayi denememistir.
git gide totalitarizme doğru gittiğimizi gösteren hadisedir. bu ülkede muhalif oldun mu içeri tıkılman artık olağan hale geldi. yazıları yüzünden hatta basılmamış kitapları yüzünden tutuklanan gazeteciler, sırf protesto gösterisi yaptı diye içerde olan öğrenciler, 60 lı ve 70 li yıllarda faal olan örgüte üye olmakla ve evlerinde marx kitapları bulundurmakla suçlanan üniversiteliler ve sözlükte yazdılarından dolayı dava açılan insanlar nereye doğru gittiğimizi gösteriyor. iktidar kimseye ters söz söyletmemeye çalışıyor muhalif olanın başını ezip tepesine biniyor.
tutuklanma haberi resmen açıklanmadan yandaş gazetelerin sitesinde duyurulmuş olması zaten sonu belli olan filmi ele veriyor. yakında yazdıklarımızdan dolayı kapımızı polis çalarsa şaşırmayalım.
balyoz ergenekon internet andıcı ve şimdi de bu. saçma sapan gerekçeler daha doğrusu uydurmalarla ülkesini seven ve onun için çabalayanları sindirme çabasından başka bir şey değil.
--spoiler--
Anayasa Madde 148 (Ek fıkra: 12/9/2010-5982/18 md.) Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile
Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar.
--spoiler--
ilker başbuğ gitti
gitti yaban ellere
aldı iblisin oyuncakları
aldı götürdüler
saçlarını yaktılar
öldürmek istediler
öldüremeyince
tıktılar bir mahpusa
başı yere eğilsin diye
ancak gene eğilmedi
çıktı en yüksek yere!
kaçma şüphesi ve delilleri karartma şüphesi olmadığı halde tutuklanan diğer tüm tutuklulara yapıldığı gibi, haksızlık yapılmıştır. adaletin siyasallaştığının kanıtıdır. zira, aynı adalet nedense iktidar ve yandaşlarına aynı şekilde işlememektedir. deniz feneri gibi ayyuka çıkmış bir yolsuzluk davasında bile üç sene sonra utanma belasına sanıklar hakkında tutuklama yapılmasını, üç savcının görevden alınmasını, üç ay sonra da sanıkların salıverilmelerini yaşadı ülkemiz.
anti-militarist, liboş ve cemaatçileri su yüzüne çıkartmış olay.
bunların ecdadı 82 anayasasına "evet" dedikleri için olaya "demokrasi, adalet" açısından bakıyorlar da yemezler. kokuşmuş, hastalıklı ruhların yaptırımları ile bu ülkenin götünden kan alınmaya devam edilecektir. biz bu olaya tepki gösterirken mevzu bahsimiz 'vatan - millet' minvalindedir. giriş kısmında bahsettiğim sıfatların ki gibi çıkar amacı kollamadandır.
şimdi bu bahsettiklerim nolur kokuşmuş fikirlerinizi alın ve siktir olup gidin. çok pis küfür ederim. laikim çünkü ben, edepsizim ya, senin en ufak boşluğuna kadar diyaframdan soluk alırım.
bu olayı da 'hobarey' diye karşılayanları tekrar görererek ulusal kimlik tartışmalarına tekrar start veriyorum, buyrunuz...
bu günlerin degil son yılların en büyük bombasıdır. önceden bir orgeneral adliye' ye gittigi zaman ortalık birbirine karışırdı. ama şimdi degil bir orgeneralin adliye ye gitmesini, tutuklansa bile haber yapılmıyor. hele ki şimdi emekli orgeneral, eski genelkurmay başkanı içeri alınmış son yılların en büyük olayı degil de nedir ?
edit:şimdi hizbullahçılar evlerinde çekirdek çıtlıyarak bu haberi izliyolar.
satılmış kalemlerin yorum özetleri: efenim türk yargı sistemi ve demokrasi açısından artık türkiyenin değiştiğinin göstergesidir. bu yüzden olumlu bir gelişmedir. artık dokunulmazlık zırhı kalkan herkes yargılanıp, hüküm giyebilir.
yazacak çok şey var da yeri burası değil. ilker başbuğ orgenerallik akabinde genel kurmay başkanlığı yapmış 2002-2010 yılları arasında tsk nın en üst kademelerinde görev almış bir askerdir. akepe iktidarı döneminde bu görevleri yapan başbuğ, aynı dönemlerde örgüt kurmak ve yönetmek suçundan hüküm giyiyor. ibretlik!
tsk'nın teorik olarak lağvedildiğinin göstergesidir.
allah'ıma çok şükür artık ülkemizde kısa zamanda terör olayları da bitecektir bu gelişmeler doğrultusunda. huzurlu, neşeli, güneşli günler akp ve erdoğan sayesinde bizleri beklemektedir. they can !