osmalı zamanında yerleşik hayata geçmiş köylülerle göçebeler arasında medeniyet farkı vardı. çünkü göçebeler o çağa göre daha ilkel ve vahşiydi. osmanlı devleti bile başa çıkamadı. o zamanın ilkel göçebeleri de ilkelliğine bu benim kültürüm diye kılıf uyduruyordu.
cumhuriyet döneminde de şehirli kitle ile köylü kitlenin arası bozuktu.şehirlinin imkanları daha çok olsa da , şehirlinin 4 mevsim çalışma huyu, köylünün 3 mevsim yan gelip yatıp 1 mevsim çalışma huyu da işe tuz biber ekti.
şehirli kitle eğitim alıp makam ve güç sahibi olabildi. amna köylü kitle olamadı. sürekli şehirli kitlenin yaşam tarzına özendiler ama ulaşamadılar. ulaşamayınca da hep bok attılar. aslında şehirli bu çağın adamıydı ve köylü de ilkeldi.
doğudan batıya göç de olunca köylü br anda kendini şehrin varoşlarında buldu ve şehirliyle arasındaki medeniyet farkını çok derin hissetti. bunun kompleksini yaşayan adam evet ben ilkelim bu çağın adamı değilim değişmnem lazım gelişmem lazım . çocukları okutmam lazım diyebilir mi? tabi ki ilkelliğine bu benim kültürüm diye kılıf uyduracak.
dünyanın her yerinde çağın gerisinde kalmış adam ilkel, o çağın adamına da uygar denir. bunun doğusu batısı, kuzeyi güneyi de olmaz. müslümanı hristiyanı budisti de olmaz.
eskiden eskimolarda kadınlar misafirlerinin ayaklarını yıkamak ve her hizmeti sunmakla mükellefti. onlara göre daha uygar olan kanadalılar "durun lan naapıyosunuz bırakın bu işleri devlet su işleri, biraz uygar olun kutup ayılığının alemi yok" dediler. ve bunlar adam oldular bugun.
aynı şey kafkasyada da yaşandı.osmanlılar yarı pagan dağlılara bir çok ilkel adetlerini bıraktırdılar. sonrasında ruslar bunları çok başarılı şekilde eğittiler bugun çok ünlü sanat ve spor adamları oralardan çıkar.
ilkelliğine bu benim kültürüm diye kılıf uydurup bu çağın adamları olmasalar, afganlar gibi dağlarda boklarını avuçluyorlardı.
kültür tanımına bakılacak olursa ve kültür ün bir milletin ya da topluluğun iyi ve kötü tüm hallerini yansıtan bir olgu olduğunu düşünecek olursak pek de yadırganmaması gereken zihniyettir aslında.
masayı sandalyeyi dert etmek yerine insanlığı dert eden zihniyettir.
misafirine 176 parça çatal kaşık bıçak setiyle hava atmak yerine, hizmette kusur etmeyen zihniyettir.
örtüsüne yağ damlatılınca " onu avrupa'dan getirtmiştik ya" demek yerine "canın sağolsun" diyen zihniyettir.
kendisini haksız eleştirenlere bile hoşgörü gösterebilen zihniyettir.
hazımsızlık, kıskançlık, ukalalık, kanaatsizlik hastalıklarını bünyesinde barındırmayan zihniyettir.
peygamberimiz bilim çinde bile olsa gidin alın demiştir. yani bazılarının ilkel , bazılarının uygar olabileceğini 1400 yıl önceden kabul etmiştir. adamın bilimi ile birlikte istesen de istemesen de o ürünün ortaya çıkardığı kültürü de alırsın. tv izleyen adamın dizilere müptela olması ve oradan gördüğü dejenereliklerdne mallıklardan etkilenmesi gibi.
ha sen kendi kimliğine sahip çıkamayacak kadar salaksan asimile olur gidersin o senin problemin. zorla asimile ol demiyo adam sana.
başkasının kültürü çağın ilerisindeyse abi adamlardaki medeniyete bak,
gerisinde kalmış ve ilkelse buna "ilkel" denir. (bkz: ne diyem mahmut mu diyem)
emperyalist ülkelerin sömürmek istedikleri ülke halklarını kimliklerinden kopartabilmek için o ülke entellektüellerine önce kendi kültürlerini aşağılatırlar. her kültürel mirasları bir aşağılama yöntemidir. belli bir süre sonra o millet kendi kültüründen kaçmaya ve sömürmek için bekleyen emperyalist devletin kucağına oturmaya başlarlar.