ilkel toplumda kadinin konumu

entry4 galeri0
    1.
  1. ilkel toplumlarda kadının konumunu bilmeyenler insanlığın davranışlarını da yanlış yorumlamışlardır. ilkel toplumun komünal, eşitlikçi yanını görmeyerek, görmezlikten gelerek toplumu erkeklerin üstün, kadınların boyuneğen konumda olduğu çağdaş sınıflı toplumun benzeri olarak göstermişlerdir.

    oysa, yabanıl toplumda erkek, komünal kardeşliğin bir üyesidir. yani uygar toplumlardaki gibi kadınlarımızın tepesine dikilen eşler ve babalar, egemenler değillerdir. kimileri bu durumu erkeklerin fiziksel üstünlüğüne dayandırmaktadır ki ilkel-yabanıl toplumda her iki cin de bedenlerini ve güçlerini farklı alanlarda kullanmışlardır. kadın yaratan ve önderlik edendir ve kadının yaşamı kutsaldır.
    2 ...
  2. 2.
  3. oldukça belirsiz bir konudur. Burada ilkel olarak adlandırdığımız toplum bilindik, 4 aşama teorisindeki (four stage theory, iskoç Aydınlanması), avcılık ve toplayıcılık ile varlığını sürdüren toplumsa, evet göreceli olarak kadının daha iyi bir durumda olduğunu söyleyebiliriz. Kadına farklı bir değer verildiğini de söyleyebiliriz. Ancak kadının egemen olduğu yada kadın-erkek eşitliğinin olduğu bir toplumdan bahsetmemiz pek mümkün değil. Fiziksel üstünlük, öncelikli amacın hayatta kalmak olduğu bir toplumda, düşünüldüğünden çok daha fazla önemlidir. Basit bir iş bölümü anlayışıyla avcılık erkeğe, toplayıcılık kadına yakıştırılır. Bu durumun geçerliliği tartışmaya açık, öte yandan erkeğin avlanma konusunda daha avantajlı olduğu yadsınamaz. Burada kadının ayda bir defa adet gördüğünü, bunun da hareketlerini kısıtlayabileceğini somut bir örnek olarak verebiliriz. Daha somut bir örnek, doğurganlık ve çocuk bakımı olacaktır. Kadının doğurganlığına -tanrı anlayaşında da karşılığını bulan- bir önem verildiğini görmekteyiz. Ancak bu geçim kaynaklarına daha kolay ulaşan ayrıca koruma görevini de üstlenmiş erkeğin gücü paylaşacağı anlamına gelmez. Toplayacılık ve avcılık karşılaştırıldığında ise ilkel insanın algısında ikincisinin daha büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Burada etin besin olarak değerli bulunup bulunmaması bir tarafa, çok daha tehlikeli dolayısıyla cesaret isteyen bir iş olarak avcılığın farklı bir yere konulduğu açıktır.
    ilkellikten kastımız, yine belli belirsiz bir tarihsel sırayla, takip edersek ilk tarım toplumlarıysa eğer durum yine erkeğin tarafında gözükmektedir. Kadının doğurganlığı ve doğanın cömertliği arasında bir ilişkilendirme yapılmaktadır. Ancak erkek avcı konumunu, savaşçı olarak korumaktadır. Yerleşik hayata geçilmiş bu toplumda kadın tarım alanında çalıştırılarak kolaylıkla verim alınabilecek bir konumdadır. Ayrıca üretkenliğin ayrıcalıklı konumu, ele geçirilen kölelerin devamlılığının sağlanması noktasında ilginç bir hal almaktadır. Böyle bir toplumda iş gücü ve tarım alanı önemli bir meselelerdir. Dolayısıyla insan grupları arasında toprak kontrolü ve iş-gücü hakimiyeti noktasında çatışma çıkması kaçınılmazdır. Savaşan erkeğin ganimetleri arasında kadın önemli bir yer tutmaktadır; yani konumu eşyayla aynı düzeye indirgenmiştir. Yani kadın ayrıcalıklı konumunu bu tarımsal toplumda yitirmiştir (tabi böyle bir konum söz konusu ise). Kadının üstün yada eşit olduğu varsayımı toplumun işlevlere eşit değer biçeceği kabulune dayanmaktadır. Halbuki toplumlarda kimi işlevler daha önemli kabul edilmiştir, prestij değeri de önemli bir yere sahiptir. Bütün bunlar tabiki belirsiz soyutlamalardır, insan doğası üzerine sarf edilecek her laf, belirsiz kalacaktır. Binlerce yıllık medeniyet insanın kendi doğasını ve çevresini fazlasıyla şekillendirmesine, değiştirmesine sebep olmuştur. Dolayısıyla ideal bir duruma dair yapılan her önerme, bir noktada eksik kalacaktır.
    0 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. çamaşır ve kuluçka makinesi, mutfak robotu, şişme bebek!
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük