potansiyelzampara sahilde yürüyordur. denizden gelen bir bayanın çığlığı kulak zarını adeta parçalar. kadın boğulmak üzeredir. potansiyelzampara üstündeki gömleğin düğmeleriyle uğraşmadan, direk gömleği yakasından tutup hunharca yırtar ve denize atlar. bayanı denizden çıkarır. halkın alkışları esnasında gaza gelen potansiyelzampara, kadına ateşli bir suni tenefüs yapar. kadın ayılıp potasniyelzampara'ya sarılır. o sırada kadının iri cüsseli kocası kalabalığın arasından sıyrılıp potansiyelzampara'ya doğru koşar...
potansiyelzampara soluk soluğa uykusundan uyanıp, herşeyin kabus olduğunu anlar. ve güne 1-0 yenik başlar.
yok abi öyle hikayelerimiz. amerikan filminde miyiz amına koyim!
o zamanlar öpüşmek başlı başına bi hikaye geliyor insana. hani "şöyle şöyle yaptım sonra böyle böyle öptüm"den ziyade, "öpüştüm ulan" oluyor hadise.
çocukluk işte. yine de varsa eğer hikayesi olanlar, gıpta ederim onlara. her şeyi sindirerek, farkında bi vaziyette yaşayan adamlara hastayımdır, azıcık kıskançlık eşliğinde.
Lise sona gidiyordum tüm kızlar gelip anlatırdı ben susardım benimde erkek arkadaşlarım olmuştu ama kimseyle öpüşmemiştim. neyse bir gün bir sevgilim oldu. ama çocuk nasıl tatlı bal bal. aynı mahalledeyiz falan 5 ay falan çıktık ama sadece el ele tutuşuyoruz. birgün sabah 7 gibi çıktım evden okula gidicem. bu çıktı bir yerden heyecan yaptım tabi. okula bıraktı beni. okula gitmeden önce ara bir sokak var gündüz bile o sokaktan en fazla bir iki kişi geçer. oradan geçerken ellerimi tuttu yavaşça sokuldu öptü. ama o nasıl birşeydi dünyam ayağımın altından kaydı bayılıyorum sandım. güzeldi yani.