müzik kulağı olan biri, kulağının kalitesine göre bu evreleri hayatının boyunca aynı istikamette izler. ya rock'da kalır metal'e kadar ilerleme şerefini kazanır veya jazz'a ulaşabilecek kadar kısmetli olup nirvanaya ulaşma hakkını kazanır. nihayetinde hepsini dinlemek birer zevk meselesi olmaktan ziyade kulağın hassasiyetine bağlı olan bir meziyettir.
edit: evet hatırlatma sonucu klasik müziği de blues ve jazz'ın arasına sokuşturuyoruz efendim.
gitar, davul, bas gibi bu tür enstrüman kullanılan müziklerde enstrümanist olan birisinin evrim sürecidir. ilk metallica dinler arkasından megadeth dinler sonra yavuz çetin, jimi hendrix dinler bu arada dream theater dinler ve en son olarak jazz dinleyip nirvanaya ulaşır.
doğru sıralamadır. rock ve metal müzik dinleyen insan, şarkıları öylesine dinlemeyip, ezgileri dibine kadar araştırır, hangi enstrumanlar çalıyor, ritimleri nedir, hatta hangi notalar ile çalınıyor ( gerçi notaları öğrenmek yerine, tablature ya da akor ismine göre ezbere bilgi daha yaygın olsa da, zamanla insan bunları da geliştirebiliyor ) grup kimlerden oluşur, tarihte neler yaşamıştır, grup içinde hangi kavgalar olmuştur, kim kimin köpeğini tekmelemiştir gibi en ince ayrıntıya kadar metal dinleyen insan rock'ı da aşarak engin bilgilere ulaşmaya çalışır. e tabi hal böyleyken bir gün edindiği bilgiler yetmez daha da ileri gitmek ister, canı gibi sevdiği ilk göz ağrıları rock ve metal hep durur bir köşede ama içindeki araştırma duygusu onu jazz ve klasik müziğe iter çünkü müziğe olan açlığı bilgilendikçe artacaktır.
müziği aramak ve gittikçe onu bulmaktır. metal müziğin kökeni zaten blues ve jazz oluşturur. bütün metal müzik dinleyenler bigün blues dinlemeye başlarlar.