evet efendim yaşanmış hikayeler bunlar. malum randevu ayrıntılarından benim kafama takılan bir konu. uzun süredir ilgilendiğiniz hoş, zarif ve "zayıf" bir hanımefendiyle buluşma ayarlamışsınızdır uzun bir mücadeleden sonra nihayet. sizin 5-6 kilo fazlanız olmakla birlikte hanımefendi bir papatya gibi, bir gelincik gibi zarif ve incedir. bir restaurant ya da kafede buluşursunuz. biraz laflarsınız filan sonra menü gelir ,buluşmadan önce de yemek yememişsinizdir zamanınız olmadığı için ya da heyecanlı olduğunuz için. belki de kimbilir 5-6 kg. fazlanın en kısa zamanda def edilmesi gerekeceği için. neyse menüye bakarsınız parlak bir listedir aslında. hani normalde erkek arkadaşlarınızla (sizin tabirinizle pampalarınızla mı ne) her neyse onlarla gelmiş olsanız ayı gibi silip süpüreceğiniz o koca tabaktaki porsiyonlardan canınız çeker. ama sözü karşı tarafa verirsiniz önce bir centilmen olarak. hanımefendi tereddütsüzdür ve yağsız, bol limonlu bir "yeşil" salata söyler, yanında da mineral wasser- maden suyu siparişi verir efendim. kırmızı şarap bile değil. siz de bu tablo karşısında da yeni bir hayata yelken açacak centilmen olarak "tavuklu salata" ile ne kadar modern, formuna özen gösteren, bakımlı bir metropol erkeği olduğunuzu, hatta karar verdiğiniz takdirde o hafif sevimli göbeği bir haftalık çabayla hemencecik atabileceğinizi hissettirmek istersiniz. büyük tabaklardaki küçük şık salatalar biter, siz de o kadar yavaş yavaş ve dikkatli yemişsinizdir ki hala ayı gibi açsınızdır üstüne üstlük o nezih kafede bu salata için ödeyeceğiniz parayla geceyarısı sonrası atom büfelerde neler yiyebileceğinizi, kankilerinizle ne gibi çılgınlıklar yapabileceğinizi düşünürsünüz. açsınızdır ve hanımefendiden ayrılır ayrılmaz siz gideceğiniz yeri biliyosunuzdur.