ilk mektup

entry1 galeri0
    1.
  1. heyecanla yazılmasına rağmen ilk aşkına verilemeyen mektuptur...

    masmavi gözleri olan beyaz tenli bir kıza aşık olmuştum. kız çok güzeldi ve yaklaşamıyordum. benden bir üst sınıfta okuyordu. bir teneffüs arasında karşılaşmıştım onunla. adını öğrenmeliydim ama nasıl diye düşünürken göker diye çift dikiş bir arkadaş vardı o bilir mutlaka diyerek yolunu kestim çocuğun. baba şu nöbetçi kızın adı ne yaa dedim. bak sınıfa giriyor dedim şimdi öğrenirim dedi. 10/b sınıfına girmesiyle çıkması bir oldu aslıymış adı dedi. o an o isim beynimin her yerinde yankılandı. aslı aslı aslı diye. cidden aşık olmuştum haa! defterlere adını karalıyordum. kaç yaprak heba ettiğimin çetelesini tutmadım ama istisnasız her sayfasında aslı yazıyordu.

    hiç unutmam küçük ibonun dizisini izliyoruz ailecek. yasemin koşalın kızı var dizide aslı diye. aslı kızım gel buraya diye seslendi. o an masayı yumrukladım bilinçsizce. anne babam ne oldu oğlum dediler yok bişey yaa dedim. ama anlamışlardı. gülerek kesişmelerinden anladım. arabesk sessizliğinden sıkılmıştım, konuşmalıydım artık. ama nasıl? hiç birşey aklıma gelmiyordu. bizim çocuklarla konuştuk mektup yaz dediler. aklıma yatmıştı. hem konuşma stresi çekmeyecektim, hem de yüreğimden geçenleri bir çırpıda anlatacaktım. insan bu tür şeyleri korkudan erteler ya, ben de cuma gününe ertelemiştim mektup işini. çünkü reddedilip rezil olursam iki gün görünmem hiç değilse diye düşündüm.

    niyahet saatler perşembeden cumaya vurmuştu. o gece hiç uyuyamadım heyecandan. devamlı bişeyler karaladım. yazdım sonra beğenmeyip karaladım üstünü. hem karalayıp hem yazmıştım yani. sabahın dördüydü. yazdıklarımı temize geçmem gerekiyordu artık. bir oturuşta üç sayfa yazdım. okudum birkaç kere yazdıklarımı. tamam olmuştur diyerek zarfın içine koydum. temiz olmam lazım deyip sabahın beşinde banyoya girdim ki, hayatımda ilktir. ben ki ayda bir yıkanırım, suyu pek sevmem ama aslı için harbi harbi yıkandım abi. çıktım jölelendim. karga bokunu yemeden çıkıp okula gittim. sayesinde okulu da seviyordum artık... neyse çorlu stadının arkasında toplandık arkadaşlarla. mektubu yazdım dedim. herkes şunu da yaz, bunu da yaz diye diye mektubun sayfalarını dörtlemiştim. ilk ders geçti. 10/b' de bittim. cesaret edemedim. ikincisinde de, üçüncüsünde de veremedim mektubu. tamamdı, iyice karar vermiştim. ne olacaksa olsundu artık. dördüncü ders verecektim. zil çaldı. bizim gökerin yanında bittim. baba kızı buraya çağırsana diye kütüphanenin önünde beklemeye başladım. iki dakika sonra beni çağırmışsınız diyerek bitti yanımda. o an ikimizin ilk ve son yakın temas kurduğumuz andı zaten. allahımm masmavi atmosferinde nefessizlikten tıkanmaya başlamıştım. birkaç kere baktım gözlerine ve birkaç kere soyutlandım zamandan. konuşmayacak mısınız dedi. acele ve panikle mektubu cebimden çıkartıp bu sana olan hislerimi yansıtıyor dedim. kız baktı ve yok teşekkürler deyip gitti. öylece kalakalmıştım. beynimde iki kelimesi çınlıyordu. yok teşekkürler!

    bu çınlama bir hafta kadar geçmedi. sonrasında zaten okulun bitmesine bir hafta vardı ve ayrıldım çorludan. istanbula eve dönmek için trene bindim. yolda walkman'ı takıp aslının hayalini kliplendirirp dinledim iç yakan şarkıları. ceketimdeki mektubu çıkartıp son defa okudum ve velimeşe civarında yırtıp pencereden attım ilk mektubumu.

    şimdi keşke diyorum, keşke atmasaydım. neler yazdığımı o zaman neler hissettiğimi okurdum arada. o zaman ki duygularımla şimdiki hislerimi karşılaştırıp ortalamasını alırdım diye hayıflanırım arada...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük