hayatta yaşanılabilecek en büyük rahatlamalardan, mutluluklardan biridir.
yıllardan 1996'dır. milli eğitim bakanlığı yeni bir yönetmelik yayınlamış, "her öğrenci bulunduğu mahallenin bağlı olduğu okula yazdırılacak" şeklinde. esas oğlanımızın mahallesinin bağlı bulunduğu ortaokul ise her suçun kol gezdiği bir noktada. aile tedirgin... daha önceden planlandığı gibi; anne ile birlikte, bağlı bulunulan ortaokuldan daha yakın mesafedeki, caddenin karşısındaki ortaokula yazdırılmak üzere okulun yolu tutulur. müdür başyardımcısı anne'ye "çocuk çok başarılı, bu öğrenciyi okulumuza kazandırmak isterim ancak malesef yönetmelik sebebiyle adresiniz x okulu bölgesinde" der... sonrasında 6 milyon lira ister... şimdi hesaplayabiliyorum, o dönemde 100 milyon liraya esas oğlan'ın babası araba almıştır aynı araba bugün 5000 ytl yani bugünün parası ile 250 ytl istenmiştir. bir başka hesaplamaya göre ise bir kutu kola 20000 liradır, yani bunun üzerinden de kutu kolanın bugün 1 ytl olmasından mütevellit bugünün parası ile 300 ytl yapar. evin babasının maaşına daha bir hafta vardır ancak kaybedilecek zaman yoktur. anne ile esas oğlan okuldan çıkarlar caddede yürürlerken anne "bu okulu istiyor musun?" diye sorar.. "hı-hı" cevabını aldıkta sonra, anne cadde üzerindeki ilk kuyumcuya girer ve kulağındaki küpelerini çıkarır... küpelerini 5 milyon 780 bin liraya satar... üzerindeki para ile denkleştirir ve okula tekrar dönerler... 6 milyon lira verilmiştir, okula yazdırılmıştır... anne; oğlundan bir söz almıştır; "okuyup adam olacak ve ilk maaşıyla annesine o "ödünç" aldığı küpeleri geri ödeyecekti"... evin babası geçen yıllar içinde küpe almayı teklif eder defalarca ama anne "oğlum bana söz verdi o alacak" diyerek reddeder... yıllar geçer esas oğlan okur, bir işe başlar... ilk maaşını alır, memleketine gidip annesini kolundan tutar, "bir yere gidip geleceğiz" diye kuyumcuya götürür... bir küpe beğenmesini ister... anne bir küpe beğenir ancak geçen 10 yılda kulaklarındaki delikler çoktan kapanmıştır... anne bunun üzerine "yüzük alalım tekrar deldirmeyeceğim" der. beğendiği muhteşem bir yüzük alınır. eve dönüldüğünde baba şaşkınlık içindedir... anne'nin "oğlum bana verdiği sözü tuttu" demesiyle evde herkesin gözünden gözyaşları süzülür... baba sadece "seninle gurur duyuyorum" diyebilmiştir... ancak ne olursa olsun, 10 yıl önce yapılan fedakarlığın değeri asla bir yüzük değil, paha biçilemez bir şey... her zaman yürekte kalacak olan bir şey...
-al anacığım hediyen.
+o ne?
-kurdelayı aç bak.
+bak yine eğlenirsen benimle sütümü helal etmem.
-ya bi aç!
+bana sesini yükseltme, sıçtığım bok.
-ya küfretme bi anacım. aç şunu.
+açtım. bu bankamatik kartı. dalga mı geçiyosun benle?
-maaş kartım.
+bu mu hediye?
-ilk maaşımın hepsi senin olsun. istediğin şekilde, keyfine göre harca canım anam.
+...
-...
sonrasını söylemeyeceğim. söylersem ağlarım. umarım, her insan bir gün bu duyguyu yaşar. biliyorum annemin ağzı biraz pis. terbiye edemedim kendisi. ehehehe.*
bir de bayram öncesi şöyle başlıkları sol tarafa getirmeyin lan.
anneden ziyade evladı mutlu edecek davranıştır. ulan ben de adam oldum hissi uyanır. sanki annenin emekleri karşılığını buldu diye bir sevinç hakim olur.