hayatta bir kez yaşanan hadiselerinden biridir. ve ele geçen o sıcak para ile ne yapacağınızı şaşırdığınız o anda her şeyi almak istersiniz ama yine de harcamaya da kıyamazsınız ne hikmekse. ama harcaması çok keyif vericidir. ne de olsa alın teri.
aile ve arkadaşlara yemek ısmarlayarak biter ilk maaş.
ancak yemek ısmarladığınız arkadaşınız, daha sonra işe girdiğinde size ilk maaşıyla yemek ısmarlamadıysa çok fena moraliniz bozulur kendinizi enayi gibi hissedersiniz.
belkide o ana kadar elinize geçen en değerli paradır, nasıl kazanıldığını bildiğiniz için harcamak istemezsiniz bir türlü. en azından benim için böyle olmuştur. 1999 yılının aralık ayında 68 milyon olarak hayati istatistiklerimde yerini almıştır.
alındığı ilk gün ıslatılması gereken, hediyelere giden maaştır.
efenim okul sonrası bir şirkette arkadaşlarımdan çok daha iyi bir maaşa işe başladım. iş kolay, parası boldu ve staj hariç gerçek anlamda kazandığım ilk paraydı.
maaşımı aldığım gün kendimi mağazalara attım. kendime ve ailemin kalan 4 üyesine kıyafetler aldım ama öyle birer tane değil. resmen gardrop yeniledim. paketleri poşetleri zar zor taşıyarak eve gittim. herkes şaşkınlıkla bana bakıyor. kardeşlerim ve babam çok sevindi. hevesim kırılmasın diye de bir şey söylemedi. ama saolsun annem, naaptın sen diye söylendikten sonra babamın uyarısıyla hediyelerin tadını çıkardı. ben ondan sonra bir daha öyle alışveriş yapamadım sözlük.
nasıl bittiğini anlamadığım, aklımda olan hiç bir şeyi yapamadığım, ama onca paranın acaba nereye gittiğini hesaplayamadığım,ona buna yemek ısmarladığım, planlarımı ertesi aylara ertelemek zorunda kaldığım, bak şimdi yine hatırlayınca üzüldüğüm, üzüldüğüm için cümleyi toplayasım gelmediği şey *
kendi paramla aldığım lamba, kendi paramla aldığım cd, kendi paramla aldığım saat... diye uzayan bir liste sayesinde ay ortasında ay sonunu düşündüren para.* olsun, ikinci maaşa yarım ay kaldı, bitmiş olsa bile birlikte geçen günlerimiz rüya gibiydi...
aileye, ailede de evin reisi babaya verilmesi gerekendir. nitekim öyle de oldu.
o adam ki dişine tırnağına takıp eğitimlerin en iyilerini aldırmaya çalışmış çabalamış gram sizden maddiyat kısmayıp gözünde sizi dünyanın en muhteşem varlığı yapmışsa, yaptığınız şu şey aslında bir hiç. hiç ki hiç.
almıyorlar. ailenizi çıkarttığınız yemekte bile kendilerini çok garip hissediyorlar. daha dün kıçında bezi ile dolanan bidilik büyümüş de para kazanmış da yemeklere çıkartıyo oluyor. baba da yediremiyor. erkekya. (yerim yer.)
not:
ilk maaşınız size yatırım aracı olaraktan geri dönüyor. ah şu babalar..
hiç bitmeyecekmiş gibi gelir ilk eline aldığında... sonra eksildikçe içinden de bişiler eksililir. nerden gelip nereye gittiğini anlıyamadan da biteer gider. kapayınız efenm ağzınızı...
Beyin yada beden gücüyle üretenden alıp tüketen olmaktan ,
ilk maaş alınışı ile beyin yada beden gücüyle üretip onu tüketen olmaya geçişin başlangıcıdır.
ilk maaş çömez aşamasında alındığı için kuş kadardır.
ilk maaşımı alayım söz ile önceden verilmiş sözlerin sadece ama sadece bu nedenle üzerine yatılmak zorunda kalınır.
ilk maaşının en küçük banknotunu çerçeveletenlerde banknotun kadirşinas olmasına halinde diğerlerini de yanına çekmesiyle çerçeveletenin para babası olduğuna rastlanmamıştır.
ilk maaşın yarısından fazlası eşe dosta iş arkadaşlarına pasta börek çörek olarak geri dönmesi nedeniyle obeziteyi tetikler.
ilk maaş emeğinizin parasal olarak ilk karşılığıdır kişisel dönüşüm tarihin başlangıcıdır.
herkeze bişeyler almak ister. alışveriş yaparken söylemek istersin bu benim param bunu ben kazandım diye .. kısa sürer ama hayattaki ender mutluluklardan bir tanesidir.
sanki çok bol miktarmış gibi tanıdık herkesin merakla beklediğidir, bakalım gelirken eve tatlı getiricek mi der aile, sevgili bana ne alıcak acaba der, arkadaş acaba ıslatırmıyız der, çok göz vardır üstünde bencillik edilse bile boğazında kalır yani o kadar gözün içinde olduğu parayla alınan bir su bile.