9 yaşındaydım büyük ihtimalle. mahallemizin boşnak kahvesi pek meşhurdu. cine5 te lig maçlarını izlemek olsun içeride ki kavgalar olsun. her seferinde fener maçını kapıya çekilen perdeyi hafif iterek o sik kadar yerden izlerdik. ipne kıraathane sahibi gördüğü an kovalasa da o gerilim zevkliydi. fenerli olmama rağmen galatasarayın uefa yı kazandığı maçı da o kahvede görmüştüm. ne olduğu konusunda pek fikrim yoktu ama yine de sevinmiştim. lan herkesin gözleri doluydu amnk. babam fenerli olmasına rağmen seviniyordu. içimden "babam dönek miymiş" diye iç çatışmalara girsem de acayip bir gündü. bu ortam bir harikaydı dostum. bir gün babama "baba artık vakti gelmedi mi " diye sordum.
-neyin vakti oğlum. diye yanıtladı kendisi.
+ şu kahveye bir girsem nasıl olur.
- iyi gel götüreyim. dedi
kahveye girerken yine dışarıda ki taburelerde oturan dedeler tüm istikrarlarıyla gazete okuyup geyiriyorlardı. aldırmadım ipnelere. sonuçta dedelere sahip çıkalım. içeri girince kahve sahibi bıyıkları ve müdür yardımcısı tarzında saçlarıyla geldi yanıma. saçlarının üstü açıktı yanlarıysa sırma gibiydi mübarek. ne içersin " diye sordu.
- abi kakoo var mı?
+ yok kalmadı. zaten kakaoo zararlı.
- kokao zararlı mı?
+ evet kakkooo zararlı.
kakao kelimesinin telafuzu sikerttikten sonra.
- iyi bir oralet alayım dedim.
oraleti içip oradan uzaklaştım. hayatım boyunca unutamayacağım bir deneyimdi.
ayrıca ben hiç sıtarbaksa gitmedim amnk. orada ağız tadıyla "abi kakaoo var mı " diye sorabiliyor musunuz?
