annenin pasta tarif defterinden tarif alınır ve ilk kez kek yapılmaya çalışılır.
fakat tarifin bir sorunu vardır anne olduğu için tarife un yazmamıştır.
tabi ilk kez yapacaklar için o tarifte artık en doğru ya da en yanlış bilgilerin ayrımına gidilmeden aynen uygulanılır.
harfiyen yerine getirilerek yapılan kek fırına atılır evde de teyze vardır o da beklemektedir .
eve yayılan güzel kokular annenin aferin benim fzldglye demesi falan süper bir şey .
keki fırından bir alırım ki su bildiğin su böyle kaşığı aldım hooopppppp şelale gibi akan su akabinde geçen diyalog
+anneeeeee buna ne oldu böyle ?
- e un koymadın mı?
hemen tarife bakılır unutulan var mı diye
+ yazmıyor un denir.
- e salak unsuz kek mi olur ?
nerden bileyim deyip zırlamalar .
ah sözlük ondan sonra ikinci keki hiç anlatmıyım isterseniz .
o da bildiğin fazla undan kurabiyeye evrim geçirdi.
şimdi mi? kek üstüne mastırımı yaptım artık pastahane açabilirim .
Ben bir arkadaşımla yapmıştım. Gereğinden fazla kabartma tozu dökünce kalıptan taştı. Tabi yılmadık üstten alıp tekrar fırına... sonra yine aynı hikaye. Böyle böyle pişti. Neyse keselim filan dedik ama kalıptan çıkmadı. Yağ sürmemişiz. *
Kekte sünger gibiydi zaten lezzeti de eh işte. Kıyıp atamadık öyle güle güle yedik.
O kek dünyanın en güzel keki değildi ama en mutlu eden kekiydi. Hoş hala dalga geçiyorlar ama olsun.