bir çift cafede bir masada karşılıklı oturmaktalar.
Erkek: Necla,ilk görüşte aşka inanır mısın?
Kadın: Evet.
Erkek:Az sağa kaysana madem.
....
Ne komik bir karikatürdü.
'ilk goruste ask boyle basladi adi ustunde yildirim aski hemen evlilik hemen balayi cok cabuk gecti cicim aylari' seklinde sarkisi olan reklami hatirlatir..
aa ne güzel gözleri var , aa ne güzel bir burun bu şeklinde başlayıp tanımadığınız insanın yapısal özelliklerine duyulan beğeniyle kendini gösterir. aslında aşk kavramıyla tanımlanmaması gereken ama beğeniden de farklı bir durumdur zira aa dur şu yanındakinin de burnu ne güzel öbürünün de göğüsleri ay ben ilk görüşte hepsine aşık oluyorum demezsiniz. o kadar kişiden birini seçersiniz.yani ilk görüşte aşka başka bir isim bulunmalıdır.ne biliyim iga (ilk görüşte aşk) oldum falan demeliyiz. türk dil kurumu sana sesleniyorum olaya bi el atıver.
ya olur mu öyle şey, ne tanıyorsun ediyorsun, kimdir ne değildir cümleleri..
aslında belki de en saçma şey, bu hayatta ilk defa gördüğün birinden böylesine etkilenmek..
ama insan bu, ne yapacağı belli olmaz diyorum sadece buna. belki o anlık insanın ileride bir şeyler yaşayacağını o kişiyle düşünmesi falan..
içine de kendi hayalindeki kişiliği yerleştirince tamamdır.
filmlerdeki aşktır; zira bedene veya yüze aşık olma durumundan başka bi şey değildir. dışına vurulduğunuz kişinin davranışsal açıdan kofti çıkma ihtimali de vardır.
inandığım fakat onaylamadığım aşk türüdür. Belkide en gerçek olan aşk türüdür. Çoğunlukla bir karşılığı olmaz yada karşıdaki kişi uygun değildir. Ne mutlu ilk görüşte aşık olupta onunla mutlu olmayı başaranlara.
Hoşlantı duygusunun o anki yoğunluğundan dolayı , bu yanılgıya verilen isme ilk görüşte aşk denir. Aşk böyle birşey değildir. Bunun ilk görüşü son görüşü ya da görüşü var mıdır ki? O an da etkilenilen gördüğünüz duyduğunuzdur, bu da beğenidir bu kadar.
aşk ve sevgi birbirinden bağımsız duygulardır. ilk görüşte aşık olunur ama o his, sevgiye nazaran daha yapay ve geçici bir histir. aşk dediğin, bir filmin fragmanını görüp çok beğendiğin, aylarca beklediğin ve ilk geldiği gün sinemada izlemekten aldığın haza eşdeğerdir. film biter, çıkarsın. aradan belli bir zaman geçer. film gelmeden önce dilinden düşürmediğin filmle ilgili her türlü detaydan zamanla bahsetmemeye başlarsın. biraz daha zaman geçer ulan ben şunu bir kez daha izlesem ya bile demezsin. bu aşık olmaktır. en başta duyulan heyecandır. önemli olan ise birini sevebilmektir.
halbuki yolda yürürken bir başına canın sinemaya gitmek ister ve hiç bir fikrinin olmadığı bir filme girersin. başlarda sıkıcı gelir sana çünkü ne başrol oyuncusunu tanıyorsundur, ne konusunu biliyorsundur, ne de yönetmenin önceki filmlerine dair bir fikrin vardır. ama sen oturup izlemeye karar verirsen, filmin sonunda düşüncelerinin değişme ihtimali hep yüksektir. filmden çıkarsın, aradan iki üç gün geçer hemen bakarsın korsanı düşmüş müdür torrentlere merak edersin çünkü. eğer düşmüş ise aynı heyecanla indirir izlersin filmi. biraz daha zaman geçer sen çoktan filmi beş on defa daha izlemiş ve artık detaylarına girmeye başlamışsındır. her fark ettiğin detayda biraz daha mutlu hissedersin kendini, biraz daha anlarsın filmin anlatmak istediklerini. felsefesini çözmeye çalışırsın. filmle ilgili eleştirileri okursun, sözlükte yazanları okursun. hani giderek daha bir bağlanırsın o filme ve günün birinde bir arkadaş ortamında "hayatımın filmi budur" diye övünerek bahsedersin.
işte sevgi budur. ilk başta o heyecanı duy ya da duyma zaman içinde, heyecan duygusu yerini sevgiye bırakmazsa ilk görüşte aşık olmanın falan hiçbir önemi yoktur. o sadece başlangıçta gördüğün fragmanın büyüsüne kapılmak, efektlerinden etkilenmek, başrol oyuncusunu beğenmek gibi birşeydir. ve bugüne kadar sırf başrol oyuncusu güzel diye hiçbir filme oscar vermemişlerdir. kendinize birini sevmek için şans verin. filmin başından keyif almadım diye sonuna kadar izlemekten vazgeçip o sinemadan çıkmak, hayatında kült olarak yer edinecek filmleri kaçırmaya benzer.
dün
sana bir an once kavuşmayı beklerken, çıkıp geleceğin günü yaşama umuduyla günlerimi geçiriyorum. sabahları uyandığımda içimde doldurulamaz bir boşluk var. bugün de seni bulabilmeyi umacağım bu kadar insan arasında. gözlerine baktığım ve zamanın duracağı anı bekliyorum. tek bir küçük hareket yeterli olacak beklediğimin sen olduğunu anlamak için. gözlerinde kapılıp gideceğim daha önce hiç gitmediğim yerlere. sana dair bir şeyler yakama yapışacak ve aklımdan hiç gitmeyecek. ne olduğunu anlayamadan seni düşünür olacağım her an. zehir gibi yayılacaksın her bir köşesine vücudumun. seninle yaşayacağım, seninle ağlayacağım, seninle mutlu olacağım sadece. etrafta gördüğüm bütün kalp kırıklıklarına rağmen sana bırakacağım tüm iplerini hayatımın. seni o kadar çok seveceğim ki, en küçük bir hareketin bile beni yıkıp geçecek. gülümsemen beni dünyanın en mutlu insanı yapacak. sen benim eksik kalan yerimsin.
şimdi
ne olursa olsun gitmemen için elimden gelen her şeyi yapacağım.
hemen hemen her yerde olabilecek olaydır.
sadece 2 insanın göz göze gelmesi aşkı başlatabilir diye düşünüyorum sözü bir alttaki arkadaşıma bırakıyorum.
