verdiği insan gerçekten insansa ilişkinin seyrini pozitif anlamda değiştirecek olan kızdır.
erkek milleti denilen varlık bir süre sonra direkt hedefe kitlenecek ve ilişki içerisinde saçma sapan stratejilerle kızı yatağa atmaya çalışacaktır. bunu yaparken kendinden geçecek, kendisi olmaktan zaman zaman çıkacak, yalanlara başvuracak, olduğu gibi görünmeyecektir.
ilişkide verilmediği süre zarfında artık bütün amaç bu olacak, erkek alabilmek için binbir takla atacak; zaman içerisinde bilerek yada bilmeyerek sevgiyi, aşkı, bilmemneyi sadece sanrısal olarak kızı elde edebilmek maksatlı motivasyon aracı olarak kullanacaktır.
kız sonunda verdiğinde de ilişki erkek için bitecektir, istediğini elde etmiş bir varlık olarak yeni hedeflere yönelecektir.
ancak; kız ilk buluşmada verdiği zaman bu tarz kasışlar ve stratejiler ortadan kalkacak, erkek kendi olduğu gibi davranmaya başlayacak ve ilişkinin maksadı gerçekten ilişki; kadın-erkek ilişkisi olacaktır. iki yüzlü ve yapmacıklıktan uzak gerçek bir ortak yaşam sahası sağlanacaktır.
tabii ki türk erkeğinin genel anlamda; oha lan ilk günde verdi diye saçmalaması normaldir. bu yüzden bu şerefe ve güzelliğe ancak zihni güzel adamlar nail olacaktır. sevecek, sevilecek, sevişecek, aşkı yaşayacak, mutlu olacaklardır.
bireysel düşünceleri olgunlaşamamış toplumsal sınırlarda takılı kalmış diğerleri de kendi aralarında geyik yapacaklar, ömürlerinin en güzel zamanlarını internetten porno izleyerek, 31 falan çekerek veya aşkı, sevgiyi, kadının güzelliğini bir yana koyup internette bekaret zart zurt hakkında saçmalayarak geçireceklerdir.
gelmişi, geçmişi, zekası, düşünceleri, tadı ve güzelliği olan kadın olgusunu bekarete indirgeyip erkeğin erkek, kadının kadın olma maksadı olan sevişmenin adına "vermek" diyen taşralı arap mantaliteli ataerkil zihniyete ayrıca selam ederim.
aldım verdim ben seni yendim. yıllar önce, hani herkes arkadaş ( biliyoruz be sezen aksunun şarkı sözü) hani herkes masumken takım seçmek için oynadığımız bir oyundu bu. vermek derken kastetiğimiz neydi o zamanlar hatırlamıyorum, oyunun yarısında hep mızıkçılık yapar atılırdım oyundan, yookk övünmüyorum mızıkçı olduğum için, bir sürü oyunun sonunu öğrenemedim o illet yüzünden. ama eminim vermek kelimesinin koca kocaman adamlar tarafından böyle kullanılacağını bilseydik, utancımızdan yerin dibine iner, kulaktan kulağa oynardık. yanlıs başlıkta mıyım ben?
türkiye de veren kız olarak anılır. oysaki kadının özgürlüğü vücudunu tanıması ve vücudunun özgürlüğü ile başlar. yani kadının vücudu kendisinindir. kimsenin değil. istediği kişi ile sevişebilir. cinsellik sağlıklı bireyler için ihtiyaçtır kimin kiminle kaçıncı gün seviştiği kimsenin umurunda olmamalıdır. oysa ülkemizde kadınların arkasından veriyor mu bu gibi sorular soran , sevişmeyi sikişmek, kadının sevişmedeki rolünü vermek olarak adllandıran düşünce değişmediği sürece bu kadınlar anlaşılamayacaktır. kızkardeşinin sevgilisini potansiyel dayak atacak lavuk , kız arkadaşını sadece amcıktan ibaret sanan düşünce değişmediği sürece bu kadınlar anlaşılamayacaktır. eşim bakire olsun düşüncesi değişmediği sürece bu kadınlar anlaşılamayacaktır. ha böyle düşünen bir çok kişi ise kadınlar ve ilişkiler hakkında ki gerçek düşüncelerini gizleyecek kadar bile zekaya sahip olmadıkları için nasırlı ellerle ortada fink atacaklardır. elizabeth ve elenora ile hayatlarının büyük bir kısmını harcayacaklardır. evlenince kadınların görevleri arasında "sikişmeyi" ilk sıralarda tutacaklardır. lan olum bırakın milletin namusunu 2 bacak arasında aramayı da evli çiftler arasında ki tecavüz oranına bir bakın. bakire olmadığı için öldürülen kadınlara bakın, hayattan soyutlanan evlere kapatılan kadınlara onları kapatan hayvanlara bakın.
