sonraki buluşmanın kaderini belirler. çok heyecan verici bir durumdur. ellerin titrer, soğuk soğuk terlersin, midene kramplar girer ta ki sevgilinin elini tutup ondan birkaç güzel kelime duyana dek. zamanın nasıl geçtiğini anlayamazsın. ayrıldıktan sonra acaba hayal miydi diye sorular sordurur insana.
kendin gibi olduktan sonra sorun yaratmayacak olan buluşmadır. yok kendinde olmayı gösterme çabasına girersen o zaman çekici değil bilakis itici olursun ve karşı tarafın ikinci buluşma düşüncesini oracıkta kaybettirirsin. zaten ilk görüşte gözler birbirine bakım elektrik oluşursa iç bünyede bu birliktelik olumlu gidişattadır.
kız çekingen ise (yüzde 90 çekingendir) erkek tarafı için herzaman problem olan durumdur. kız sürekli susar ve dinler, sizde susarsanız ayvayı yersiniz. sürekli birşeyler anlatın, hatta arkadaşlarınızın başından geçen komik olayları sanki siz ordaymışsınız ve başrol kahramanı sizmişsiniz gibi anlatın, sanşınız artar. kendinizi fazla övmeyin yada eziklik hissetmeyin. güzel kızlar hakkındaki tüm bildiklerinizi unutun. onlarda insan sonuçta senin benim gibi osuruyor, sıçıyor, uyuyor. "rahat olun" diye tavsiyeler duyarsınız ama kesinlikle rahat olunamaz. buluşup evlerinize ayrıldıktan sonra hiçbirşey yapmayın ve bir gün bekleyin. o size çağrı, mesaj vs. atıyorsa bu iş olmuştur hacı. ama kendinize güvenemiyorsanız bir yoklama mesajı atın ve alacağınız cevapta yazan kelimeleri dikkatlice okuyun ve kızın tutumunun ne olduğuna dair yorumda bulunun.
not: bu anlattıklarım 16-24 yaş arası erkekler için geçerlidir.
vucut ölçülerinizin, göz renginizin, el sıcaklığınızın, bakışlarınızın, bacak kalınlığınızın, kaş, göz ve burnunuzun, sözlerinizin , davranışlarınızın en önemlisi nasıl öpüşebildiğinizin ölçüldüğü buluşmadır. memnun kalındığınız merak edilirse yarım saat sonra bir telefon gelir ve 'aşkım şu an nerdesin napıyorsun' denirse buluşma olumlu geçmiştir, haydi kolay gelsin..
annem anlamıştı o gün bir kızla buluşacağımı. sırf bu yüzden evden çıkarken biraz daha para verdi.
randevularına hep erken giden ve geç geleni gelince geldiğine pişman eden ben, o yol boyunca, aval aval etrafa bakarak yürüyordum. yürüdüm, sanki ağaçlar, yollar, çocuklar , evet çocuklar , bir yirmi üç nisan da okullarından ellerindeki türk bayraklarıyla stadyuma kadar yürüyen çocuklar onlarda benimleydi.
yürüdüm, az sonra buluşacağımız yere gelmiştim. bir sigara yaktım, etrafa bakarken , aman allah ım geliyordu. o kız geliyordu.
hani, belgesellerde ceylanlar yürür çimenlerin üzerinde seke seke , o da öyle yürüyordu. ben bakıyordum. o an dünya yıkılsa umurumda olmazdı.
gözleri yaklaştı , daha da yaklaştı. ama bir şey vardı. sanki bir şey. hava birden kararmaya başladı. o yanımdaydı. elini tuttum. etrafta kimseler yoktu. öptüm. ama bir şey vardı.
ilk buluşma , oysa , hem okulda, hem okul dışında olmuyordu, ben çalışıyordum, okulda öğretmenler izin vermiyordu. şehir küçüktü, herkes herkesi tanıyordu.
bu gün ilk buluşma ve elleri elimde, ama bir şey vardı. oysa lisede harita almak bahanesiyle gittiğimiz harita odasında elini tutuyordum, beden derslerinde, bazı dersler de yanına oturuyordum. ders boyunca eli elimdeydi.
ama bu gün başka bir şey vardı.
sonra yürüdük. yürüdük. hiç bir şey söylemedi. ben yine heyacanlıydım. oysa fırlama , hiperaktif ben, sevdiğim kızın yanında , uysal bir kedi, hatta, köpek oluyordum.
sonra konuşmaya başladık. okuldan. birlikte üniversiteye gideceğimizden. hayallerimizden. sonra ailelerden. işte o an anladım bir şey vardı. evet sözlenmişti.teyzesinin oğluyla. öyle ya, biz farklıydık. o farklıydı. mezhep farklıydı.
hemde teyzesinin oğluyla, ve benim için sorun değildiki mezhep, onun içinde sorun değildi. ama ailesi.
çevresi, ama olsundu. peki dedik. ayrıldık. zaten ne paramız vardı. nede ailelerimizi dışlayacak gücümüz. evlendi. ben üniversiteye gittim.
beş yıl sonra, aynı yerde, elimde sigara bekliyordum en yakın arkadaşımı. baktım karşıdan geliyordu. ceylan gibi geliyordu. yanında annesi vardı.konuşamadık.
bakıştık, "nasılsın" der gibi baktım:
"iyiyim sen nasılsın" der gibi baktı.
"boşanmışsın" der gibi baktım
"evet ". der gibi baktı bana
" istanbuldaymışsın" der gibi baktı bana
" evet hayallerimizin peşiden gittim ben" diye baktım ona
"görüşürüz" der gibi baktı bana
"görüşelim" der gibi baktım ona
." ben seni unutamadım " der gibi baktı bana
"benide senin kadar zaten kimse sevmedi" der gibi baktım ona...
karşıdakine hoş gözükmek adına yapmacık hareketlerin olduğu buluşma, iki kat kibar olunur iki kat romatik imajı çizilir, giyime çok önem verilir vs. ama bu iş asla abartılmamalı, yoksa zamanla çelişkiler yaşanmaya başlanır, en sonunda da tekme yenir.
(bkz: ya oldugun gibi gorun ya gorundugun gibi ol)
bir de işin sakarlık kısmı var tabi, aşırı heyecan ve hatasız rol kesme işlemi insanı geriyor bir yerde ve sakarlık yada pot kırmak kaçınılmaz oluyor. mümkünse yürürken adımlara dikkat edilmeli kesinlikle yere düşülmemeli ayrıca masada ele kola hakim oturmak da önemli, ilk buluşmada üzerine bir şey dökmek pek güzel olmuyor.
hatırlayınca şimdi ilk buluşmamızı ölmüş bir hatırayı tekrar canlandırmak, bir siyah beyaz filmi tekrar izlemek gibi hissettiriyor. herşeye dışardan seyirci olmak gibi oluyor. oysa bir zamanlar o filmin içinde ben oynadım. fotoğraflar hariç, mazide şimdi hiç birşey yok.
eller titrer dizler boşalır ayakta duracak hal kalmaz boncuk boncuk ter akar daha onceden konusulacaklar ayarlanmıstır ama o an hersey silinir akıldan sudan cıkmıs balık misali iki tarafta karsıdan konu acmasını bekler damardan olaya giris yapilirsa ilerleyen saatlerde tabiki de tadına doyum olmaz.
adrenalin seviyesini yükseltici aktivitelerde bulunmak iyi bir başlangıç olur.örneğin; ilk buluşmada bindiğiniz roller coasterdan indiğinizde sanki aylardır beraberiz hissi oluşur.
şu şekilde mesajlaşmaya sebebiyet olabilir;
+aşkım ben avcılardayım neredesin?
-beylikdüzündeyim
+tamam bekliyorum
-aşkım hala yoksun?
+tatlım geliyoruz
-aşkım şimdiye gelmiş olmanız gerekti
-aşkım?
+işim vardı da geliyorum
-tamam tatlım
sonra birkaç arama ve şans eseri sevgilinizle karşılaşırsınız.
halbisem sevgiliniz bir saat öncesinden buluşma yerindedir ve çok heyecan yaptığı için buluşmaktan korkmaktadır.
daha öncesinden sarılsam mı, öpsem mi, elini mi tutsam vs vs gibi düşünceleriniz bir anda yok olur. içinizden geldiği gibi davranırsınız, sarılırsınız öpersiniz, saatlerce dolaşırsınız vs vs
ve en önemlisi ise hiç unutamazsınız.
2 gün öncesinde uykusuzluklar başlar. ne giycem derdi yanında gelir. ardından neler konuşulabiliceği düşünülür. kötü giden buluşma ve iyi giden buluşma türlerinin altında seneryolar yazılır. buluşulduğunda da bu seneryolardan biri gerçek olur. umarım herkesin iyi giden buluşma seneryosu gerçekleşir...