güzel giyineyim derken gardrobun darmadağın olmasıdır, çırpındıkça batma olayıdır ayrıca, güzel olayım iyi görüneyim diye çok seçici olunur sonunda yine en kötü kıyafet kombinasyonu oluşturulur. Ama en çok hatırlanan hiç unutulmayandır.
akılda hep zekice esprilerle partneri kışkırtmak olur. onun bu esprilere sorgusuzca ve şuursuzca gülmesini izleyip tatmin olmaktır amaç. sizin ne kadar akıllı ve eğlenceli olduğunuzu düşündürtmektir bu suretle gerçekleştirilmek istenen.
saçlar taranır, model bir duruş ve gülüş bulunur, pratik yapılır, ayna karşısında aptal aptal sırıtılır işte böyle güleceğim denir. ayaklar yere değer ama ister istemez bir heyecan vardır. yolda yürürken insanların size baktığını, ne kadar renkli ve cazibeliyseniz artık orası meçhul bu insanların sizden pozitif enerji aldıklarını falan düşünürsünüz.
nihayette buluşulur. kızın yüzündeki garip gülümsemyi görürsünüz. bu da mı pozitif enerjimden diye düşünürsünüz. ancak gerçek hiç de öyle değildir. burnunuzun kenarına sıvanmış casus bir sümük parçası kızın dalgalı bakışlarının hedefindedir. elinizi oraya götürdüğünüzde parmaklarınıza küstahça yapışan sümüğü görürsünüz. her şey ortaya çıkar. bütün özgüveniniz tecavüze uğramış gibidir. oturursunuz, konuşursunuz ancak hiçbir şey olmasını istediğiniz gibi olmamıştır.
yeter artık arkadaşlar, durum kabak tadı vermeye başladı işte.
artık ilk buluşmada x yapan xler baymaya hatta sıkmaya başladı. gereksiz başlıklar silsilesine örnek üretmeyi bırakalım yaratıcı olalım artık değil mi?
eğer ki o'nu, sevebileceğinizi düşündüğünüz birini bulduğunuzu düşünüyorsanız fevkalade geçecek bir geceye kapılarını açar bu buluşma. herşeyden önce, beklerken sabırsızlık ve heyecan içinizi kaplar. ne diyeceğim ne konuşacağım diye düşünürsünüz. ancak nihayet karşılaştığınızda herşeyi unutursunuz. güzellikten öte önünüzde duran tutku ve aşk'ın somut halini görünce kelimeler ağzınızdan teker teker dökülmeye başlar zaten... önce rumeli hisarından bir özel tekneye binersiniz karşıdaki, hep en özel kişi ile kendinizi hayal ettiğiniz yere gitmek için. boğazın tam içinde istanbul'un iki yakasındaki güzelliklerinin ortasında gözün hiçbir şeyi görmez yanındaki güzelliğin yanında. içinde bi heyecan, bi kıpırdama, bi bişey... köprünün altından geçerken içinizden dilek tutarsınız 'artık olsun' diye... bileğini gösterir sana, eğer ki ilk o an tenini tuttuysan boğazın rüzgarları size ateş gibi gelir. teknenin dalgalardan mı sallandığını yoksa kalp atışlarının mı seni savurduğunu anlayamazsın. belki de aşktır bu, içini mavi denizlerde serinleten, titreten his...
masanıza oturduğun da bazen sessizlik olabilir. sadece birbirinizin gözlerinize bakarsınız. o an kelimelerin anlatamayacağı hisleri anlatır bakışlarınız... boğaz köprüsünün loş ışıkları ve boğazın lacivert yansımaları, yanınızdaki prensesin yüzüne vururken o ambiansta tüm çevreyi ve etrafını unutursun. bakışların dudaklarına kitlenir, arzular canını yakar... öpersin ve uçurur seni büyülü kokusuyla... sevgiliye kıvrılır kalbinin çarpmaları, gözleriniz gülümser alaca gölgelerde... bir süre sonra kendinizi dünyanın merkezinde hissedip, herşeyi unutup olağanüstü tatlı öpücüklerle boğulursun... şarkılarınız gelir kulaklarınıza. gökyüzüne bakarsın sizin için kayacak bir yıldız var mı diye ... bu hisler için herşeyden önce istanbulun bu en güzel yerindeyken, istanbulda daha güzel olan o kadını bulmanız lazım...
(kaynak: emre i )
Kendimi izdivaç programına çıkan azmış insanlar gibi hissettiğim o gün.işler kötüye giderse boşuna para harcamış olursun,iyiye giderse mutlu olursun iyi ki dersin...
ilk buluşmada yapılacaklar:
Mesajlaşmalardan edinilen bilgiler üzerine; karşı tarafın kıymet verdiği konular hakkında altı boş kalan talihsiz espriler yapmayalım. Muziplik adına yapılan sakar espriler koşarak kaçma ihtiyacı yaratabilir.
Özel konulara fazlaca girilmeden; edebiyattır, sinemadır, iş hayatıdır konuşulsun. Bunları konuşurken takınılan tavırdan ipuçları atılsın karşı tarafa. Aşk, birliktelik gibi ulvi konular ilk seansın meseleleri olmasın mümkünse.
5 yıllık kalkınma planlarımızı, kariyer hedeflerimizi de masamıza yatırmayalım. Geçmiş bahar mimozalarımızdan da fazlaca dem vurmayalım. Bugün neredesiniz, nasılsınız sakince bunlardan bahsedin.
ilk buluşmadan soru-cevap oyunu oynamayalım. Zaten belli başlı meraklarımızı mesajlaşırken gidermiş olmalıyız. Öğrenmek istediklerimizi de muhabbetin gidişatı içinde yakalamaya çalışalım olmaz mı?
Konuşurken küfürlü veya argo sözler kullanmayın deriz. Bunu zaten normal yaşantınızda da yapmayın. Ne kadın, ne erkek kimsenin ağzına bu tarz sözcükler hiç yakışmıyor.
insana son ana kadar 'gitmesem mi lan? mühim bir işim çıkmış olsa mesela? gitmiyim di mi lan? şii gitmiyim bence.' cümlelerini kafasında döndürüp dolandıran olaydır. bir heyecan fırtınası.
üzerine bu kadar tartışılmasını anlayamadığım görüşmedir. herkes mi internetten tanışıyorda ilk buluşma diye bir şey söz konusu şu hayatta. hali hazırda görüşmeler spontane gelişmiyor mu sözlük?
+merhaba geçen gün ahmet'in yanındaydınız değil mi ogün konuşamadık ben melih?
-evet. bir dakka bu bizim ilk buluşmamız!
+yani öyle sayılır aslında...
-ama ben hiç hazırlık yapmadım bu şekilde olmamalıydı öhöööhhüü.
+neyse ben kaçtım.
-^+%&%/&+^%
hesabin hatun kisiye kitlenmesi gereken bulusmadir.
oderse senindir.. odemezse zaten hic senin olmamistir.. ama hemen odemeyi reddetti diye de sey yapmayin.. biraz ugrasin ikna icin.. "lutfen" falan deyin.. evet yapin bunu.
