büyük yangınların ilk kıvılcımı. yüreği ısıtan o ilk sabah güneşi, içilen o ilk yudum su ilk sigara nefesi... yavaş yavaş süzülen ilk gözyaşı, ilk ürperti kaplayan....
ilk yetiştirdiğimiz ilk yenilgimiz...ilk kalp atması. duvarların yıkıldığı o ilk an
ilk hayal ilk düş ilk kırıklık ilk yenilgi.... bir utanma duygusu önce
bir şaşkınlık anı uykusuz ilk gece...ilk ayrılık... ilk çırpınma ilk batış hayatla ilk tanışma ve ilk ölüşümüz bazen....
Saftır.kaybedilendir. Muhtemelen daha sonrada aşık olunulucaktır fakat ilki kadar saf temiz olmayacaktır.insan büyüdükçe ilişkisinde hep o ilk aşkını arar ama hiç bulamaz.
nedense hep ilkokul sıralarında yaşanan şeymiş gibi bahsedilir ilk aşktan. oysa ilkokul sıralarında yaşanan şey aşk değildir. o dönem ancak kendi cinsiyetimizin farkına varırız ve karşı cinsinde. anne-babalarımızda ve çevremizde gördüğümüz iki farklı cinsin birbiriyle yakınlaşması bu farkındalık eşliğinde çocuğu etkiler. dolayısıyla ilk gördüğü, gözüne ilk çarpan karşı cinse karşı bir ilgi duyar. işte bu ilk aşk değildir. sadece artık çocuk bu konuda farkındalık kazanmıştır.
ilk aşk daha ileriki zamanlarda belki 25 belki 30 yaşımıza geldiğimiz zaman karşımıza çıkacak bir şeydir. zaten ''aslında'' insanlar ilk aşık olduğu kişiyle evlenir, 2. kez aşık olunmaz. diğerleri salt deneme yanılmadır.
aşkın ilahi bir şey olduğuna inanan birisi her hissettiği yoğun duyguya aşk demeyecek kadar saygılıdır bu kavrama.
bir daha aynı şeyleri hissetmenizi imkansız kılan en tatlı beladır. 10 yıl geçti üstünden, onun gördüğümde titrediği gibi titremedi bir daha elim ayağım, kimseyi sevdiğim için o kadar mutlu olmadım, o kadar masum olmadım o'ndan sonra, eli elime bir "merhaba"nın dışında değmediği halde hala o günkü gibi parlar belki yine gözlerimin içi bugün bile o anı düşündükçe, ordaki "ben"e uzaktan baktıkça. onu düşündüğümde hala aynı titrer içim, bir kere daha görsem keşke, mümkün değil bilirim. ömrümün sonuna kadar sevemem kimseyi onun gibi, hem iyi bu hem kötü. şimdi başka bir kıtanın mevsiminde...yürüdüğü herhangi bir sokakta veya evinin herhangi bir odasında, artık her neresi olursa bir an için bile olsa aklından geçmeyi isterim, çok kısa bir an. sonra unutup gidebilir, ben nasılsa daha ne kadar devamsa yola o kadar hatırlarım.