ilkokul 3. sınıfa gidiyorum o zamanlar. okuldan çıkmış eve girerken bizim bahçede çocukların doluştuğunu gördüm. etrafa bakınırken bisiklet süren bir çocuğu görüp dona kaldım, sonra oda bana baktı o bakışın etkisiyle, hemen eve gidip üstümü değiştirip, patenimle yanlarına gittim. ben ona bakıp gülümsüyorum salak salak, oda bana.ben salına salına patenimle bahçeyi turluyorum oda benim arkamdan yavaş yavaş bisiklet sürüyo.. rahat 10 tur attıp yorulduktan sonra durduk yanıma geldi kulağıma eğilip 'benimle evlenir misin' dedi.ilk evlenme teklifimi ilk aşkımdan aldım böylelikle. neyse ben ne diyeceğimi bilemedim tabi kıpkırmızı oldum. o sırada annemde meğer bizi izliyomuş. ben eve kaçtım ne diyeceğimi bilemediğimden. aklımdan neler geçiyor... hem bu yaşta evlnip çocuk yapmak istemiyorum, hemde çocuğu kaybetmek. eve girince annemle yengem çocuğun benim kulağıma bişeyler fısıldadıktan sonra eve kaçtığımı görünce ' ne dedi o çocuk sana','korkuttu mu' anlatsana diyinceee bende evlenme teklifi etti diyemedim evet korkuttu dedim. ben ne biliyim olayın böyle kapanmayacağını. aradan bir kaç gün geçti annemle alışverişten dönerken o çocuğu gördük. annem :' buydu demi seni korkutan' dedi. ben yok falan diyince ilk bana dönüp ' bir de bana şu çocuğu savunma ,sormasam söyliyeceğin yok, böyle şeyleri hemen gelip bana ya da babana söyliyceksin demedim mi ....' tarzında nutuk çektikten sonra jet hızıyla soluğu çocuğun yanında aldı. annem çocuğu azarlıyor, çocukta garibim sadece bana bakıyor...büyük hüsran... ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemedim. ilk aşkımla yaşayacağım güzel anılar hayali annem sayesinde yerini, kabusa bırakmıştı. o zamandan sonra hiç konuşmadık o çocukla. ama hala yolda karşılaşınca pis pis çaktırmadan sırıtıyoruz.
Hiç bir zaman unutulamayandır. Ansızın akla gelebilendir o. gözlerinin o derinliğini hiç kimsede bulamassın. seni senden alır yıllar sonra duysansa sesi.. üstüne kaç kişi tanımış olsanda o hep bir tanedir. kısaca o hayaliyle bile seni mutlu edebilendir..
hayatta sadece bir kez aşık olunacağını söyleyenler için ilk aşk diye bir şey yoktur zaten bir tanedir eğer değilse o zaman birçok kez aşık olabiliyormuşuz demekki.*
ilk ask her seye inanmaktir. hem de her seye. kayitsiz, sartsiz inanmaktir. asksa eger yasanan ilk ask , tek asktir.
mukemmeldir demiyorum ben. zordur da. o yüzden insanlar ilk askla birlikte son asktan bahsederler. sonrasi yoktur iste. olamaz.
büyürsün ilk askla. hatalarindir, aptalliklarin, pismanliklarindir. agir gelir, zor gelir. her seydir ilk ask cünkü. varsa varsindir, yoksa yoksundur. kalbe atilan ilk ciziktir. ilk yaradir. ilk sizi.
bence hayatta en adaletsiz olandir ilk ask. %1i yasarsin ilk askla. öyle düsük bir orandir. o kadar özeldir yasadiklarin ve bu yüzden o kadar da düsüktür kurtulma payin ya da basari oranin. icine sicmak allah'in emridir.
düyanin kurali degisse mesela cok tecrübeli baslasak ilk aska. hic kaybetmesek onu. ne güzel olurdu dimi.
o zaman ilk ask olmaz miydi ? olmazdi tabi. ama keske olabilseydi.
ilk ask,bes yil önce bugün tanismistik seninle.muhtemelen sen suan esinle ve yeni dogan bebisinle guzel guzel uyuyorsun..ben sana bunlari yaziyorum...seni hic unutmadim..her yil ayni gün gezdigimiz yerlere gider ani tazelerim..bugünde öyle yapacagim gibi...sen artik o parklari o mekanlari cocugun ve esinle geziyorsundur..umarim birgün orda rastlarisiriz seninle..umarim birgün göz göze bakma konusma sansimiz olur.. 1 cümle yeter....sonra sen yoluna ,ben yoluma..
ilk aşk şimdi çok uzağımda. kişisel meseleleri bir yana bırakacak olursam tadından yenmez aşktır. aşk acı verir derler bu hiç te öyle değil. genellikle çocukluk yıllarında yaşandığı için içinde saf duygular barındırır. kabul ediyorum göz yaşları akıtır ama bunlar mutluluk göz yaşlarıdır. yazdan kalma bir günde ya da bizatihi yaz gününün kendisinde yaşanır. akla şezlonglar kumsallar oteller parklar hamaklar çiçekler böcekler kuşlar getirir. üzerine söylenmedik söz kalmamıştır. yine de ben yeterince açıklanamadığını düşünüyorum. çünkü bazı şeyler anlatılmak için değil sadece yaşanmak için gönderilmiştir yeryüzüne.
çocuk saflığında oluşan bir şeydir. şey işte, tanımlanamıyor. bilmiyoruz belki ama, ufak yaşlarda beslediğimiz duygularımız en saf haliyle yaşanan aşktır bana göre. abi deyip gözlerine bakamamak kadar çocukca. 'neden orda oturuyorsun yanımıza gel' diyen servis arkadaşı. ve nice diyalog geçmiştir aramızda onunla. ama hiçbirini hatırlamıyorum. 7 yaşındaydım ve abi diyordum ona. şimdi görsem tanımam muhtemelen.
5 yaşındayken olmuştu ayrılık nedeniyse duvardaki sinek mi arı mı neyse onunla ilgili tartışma sonrası kafasında oyuncak silahımı denememdi hakimliğe ise annesi atanmış ve nafaka olarak oyuncak silahımı almıştı. yanarım yanarım giden oyuncağıma.
filmde tam anlamıyla bir zincir yapmışlar. arif ege bahar'a, bahar mert'e, kemal kısmet'e, aysel kemal'e, azmi nevin'e, nevin asaf'a, asaf nevin'e, sonra hepsi zurnacı ziya'ya. şaka lan şaka, zurnacı ziya'nın ve rasim'in fazla aksiyonu yok.
duygulandıran bir film ama bu kadar saçma sapan ilişkilerin kurulması anlamsız ve zorlama olmuş. bir filmde bu kadar ilk aşkı bir araya getirmek için zorlamak yerine bir hikaye üzerinden gitseydiler daha iyi olurdu.
Seni mi gördüm, çözüldüm geçmiş gibi
Bir karanfil açmış gibi yakamda
Kokladım yalnızlığımı, acıdım kendime sana
Zamanın üzümleri hep şarap olmuş
--spoiler--