satılık bir evimiz vardır içi boştu. arkadaşlarla anlaştık tabi o zamanlar efkar diz boyu. 4 kişiyiz 4 şişe carlsberg aldık yanında fıstık fındık çekirdek falan gittik eve başladık müslüm baba eşliğinde içmeye. ağırdı biraz zaten birayı da pek sevmem tadı kokusu kötü gelir. ama yine de şişenin dibini gördüm.
Yaş 11. Saat gece yarısını geçmiş Kapıyı vurup eve girdim, kafam nasıl bozuk anlatamam.
Babam mutfak masasında demleniyor. Dedim yeter! Çok içiyorsun yat zıbar.
O gece iki dişim kırılmış, acısını azaltmak için rakıdan medet umarken gırtlaktan aşağı bir yudum indi.
çatı katında sıcak bi tuborg bir yudum alabilmiştik sonra birayı sallayıp dolaptan soğuk vişne suyu içmiştik müthiş hissettirmişti ne yıllardı sene 2003 biz 13 yaşında veletler.
Hiç unutmam. Ilkokul besteydik.
Sınıf arkadaşlarımdan ikisi alevi idi. Bunlarla belediye otobüsüne bindiydik. Otobüste posette biralar bulduk.
Sakladik. Okul çıkışı mezbahanin orada ağaçlar var. Tenha bir yer.
Irmak var. O sogutlerin altında bira içtim. Begenmedim.
Ulan bir flashbackle o an O gün aklıma geldi ya.
Ilkokul beş ne ya. Vay be.
unutulmaz. ilklerin en lezzetli hatıralarındandır. insanları değil de dünyayı tanımak istenen erken bir yaş ise lirik değil pastoral bir hissiyattır.
sene 1999, bir gece yarısı, yatakhaneden sıvışarak çamlığın tellerinden aşağıdaki sahile kaçıp gündüzden zulanan şarabı moda kayalıklarında gömüş, dünyanın güzelleşmesi ve kapanış.